Issızkent
General Tullius Ak Irmak'ta ordusu bozguna uğrayınca deliye döndü. Harald'ın kellesini istiyordu artık. Hem Titus Mede'den hemde Aldmeri'den yardım istemişti. Elfler ordu yolllayacaklardı.
Harald'ın Kampı
Harald artık Kan Kurdu olarak değil Beyaz Kurt olarak anılıyordu. Genç yaşına rağmen dertten,tasadan, savaştan yorulmuştu. Saçına aklar düşmüştü. Önceden arkadan kuyruk yaptığı saçı salmıştı. Sakalını arada bir hançeriyle kısaltıyordu. Sura'nın ellerinin saçını karıştırdığını hayal etti. Sura'nın son sözünü hatırladı: " Seni seviyorum." Gözleri tekrar yaşardı. Elleriyle kendi kızını ve hayatının anlamını toprağa gömmüştü. Thyra komutan çadırına girdi. "Harald niye ağlıyorsun ?" diye sordu. Harald'ın yanına yere oturdu ve Harald'ın başını omzuna dayadı. "Kardeşim sen olmasan ne yaparım ?" diye sordu. Thyra "Bunu sakın deme şimdi bana sakince neden ağladığını söyle." Harald " Doldum, bittim, savaşın sürmesi umrumda değil. Tek istediğim Sovengard'a dönüp Sura'ya kavuşmak. Ama Titus Mede'nin kellesini almadıkça kılıcım onun kanıyla buluşmadıkça bana rahat yok." dedi ağlamaya devam ederek. Thyra "Biliyorum. Ona acı çektireceksin. Babanın,kardeşinin,Sura'nın, Freydis'in intikamını alacaksın. Ama şimdi İmparatorluk itlerini parçalara ayırmamız lazım Kurt. Sen sürünün başındaki yaşlı Beyaz Kurt'sun. Bizde sürüdeki diğer kurtlarız. Eğer sürünün başındaki Beyaz Kurt, İmparatorluk ve Thalmor yüzünden ölürse sürü intikam için yaşar. Tamriel'de ne bir lejyoner kalır ne de herhangi bir elf. Eğer ölürsen bu ordu Elf soykırımı yapar. Tamriel'de yaşayan tek elf kalmaz." dedi. Harald ağlamaktan kızaran gözleriyle Thyra'ya baktı. "Sen benim kardeşimsin biliyorsun. Çok teşekkür ederim dinlediğin için." dedi. Thyra "Önemli değil. Evet biliyorum. Şimdi toparlan kendine gel. 5 dakika sonra dışarı çık. Kampın dışarısında gözcüler yakalanmış 3 tane. Sorgulamasını bizzat alacağını düşündüm." dedi. Harald,5 dakika sonra kamptan çıktı. Kılıç kemerinin arkasına astığı hançerini çekti. " Siz kimsiniz ?" dedi ve cevap alamadı ama kükrüyordu sanki. Böyle ses tonuyla daha önce sadece savaşlarda konuşurdu. Tekrar aynı soruyu sordu cevap yok. 3.ye sorduğunda askerin biri " Biz ölümüz" dedi. Harald hançeriyle adamın boğazını kesti. Ve tekrar sordu " Siz kimsiniz ?" Askerin biri Harald'ın yüzüne tükürdü. Hançeri adamın gözünün içine soktu. Daha sonra hançeri boğazına sapladı. " Bunu bağlayın." dedi. Adamın zırhını çıkardılar. " Şimdi konuşacak mısın ? Ben mi konuşturayım ?" dedi. Ses yine yoktu. Hançeriyle gözcünün vücudunda 10 kesik açtı. Harald askere ismini sordu. Askerin ismi Octavius'tu. " Tullius ne planlıyor ?" diye sordu Harald. Octavius " Destek birlikler geldi. Kampınıza bir baskın yapacaklar. Herkes kılıçtan geçirilecek. Senin kelleni istiyor." dedi. Harald " Benim kellemi çoğu kişi istiyor. Titus Mede, Thalmor, Süikastçiler, paralı askerler, İmparatorluk komutanları. Daha fazla da sayabilirim. Bu ordu kaç kişilik ?" dedi. Octavius " 4 lejyon tümeni, 3 Kara Elf- Yüce Elf tümeni, 5000 Khajit ve Skyrim'deki 5000 lejyoner." Harald lanet okudu. Kendi askerlerinin sayısı 20 bindi. Düşmanın 50 bin askeri vardı toplam. Octavius " Bu ordu birmiş gibi hareket ediyor. Tek komutada toplanmış. Equallen adında üst düzey Aldmeri komutanı yönetiyor. Ordu kampı şuanda Markarth Ovasın'da konaklıyor. 10 güne yola çıkacaklar." Rhaskos " Onları o ovaya gömelim. Cesetleriyle kargalar ve kuzgunlar ziyafet çeksinler. Thalmor'dan ve İmparatorluk'tan intikam istiyordun. Al sana intikam. Kana karşılık kan." dedi. Vincentius "Sen cehennemin dibine bile gitsen senin arkandan gelirim. Şuan Ak Irmak'ın dışındaki ovadayız. Markarth Ovası dağlarla çevrili. Eğer burada durup tuzak kurarsak daha iyi olabilir. Ama gidip savaşalım diyorsan seninle gider kanımın son damlasına kadar savaşırım." dedi. Halfdan söze girdi. " Kurt intikam istiyorsa alacak. Şu ana kadar her savaşta birbirimizin arkasını koruduk kolladık. Kan akıttık. Kan döktük. Sen savun diyorsan buraya bir asker bile adım atamadan ölür. Eğer saldır diyorsan oradan bir asker bile sağ çıkmaz." dedi. Thyra " Eğer bu orduyla orada meydan savaşı yaparsak ki yapmama emri vermenden yanayım. Ama verirsen Sovengard'a kadar dövüşürüm." dedikten sonra Halfdan'ın elini tuttu. Harald bağırarak söze girdi. " Eğer sizden bu savaşa gitmenizi istersem intihar etmenizi istemiş olurum. Ama bu kozu geri çeviremem. Vincentius bu gözcülerin kellesini Markarth'taki casusumuz komutanın masasına ulaştırsın. Thongvar Gümüşkan'a söylesin. Kurt enikleri yemek için geliyor." dedi. " Şimdi sizden bir söz alacağım. Kimler benimle Sovengard'a gelecek ?" diye sordu. Herkes silahını kaldırdı ve hep bir ağızdan " Zafer ya da Sovengard" sözü çıktı. Çadırına çekildi. Ulfric'e bir mektup yazdı.
Miğferyeli Mevkibeyi Ulfric Fırtınapelerin,
Artık zamanın geldiğini düşünüyorum. Ordunuzun başında Markarth'a gelin. Ovada 50 bin düşman kaynıyor. Orduyu yenip Markarth'ı kuşatmayı düşündüm. Ama asker sayım az. Galmar'ı ya da sizi Ak Irmak'taki kampıma bekliyorum. Gece baskınıyla kampı yakmayı düşünüyorum. Sizin fikirleriniz nedir ? En azından bir şehir almamız gerek.
Harald Beyaz Kurt, Ejderdoğan, Fırtınapelerin komutanı.
Miğferyeli
Ulfric, " Galmar ne düşünüyorsun ? Harald orduya gece baskını yapıp şehri kuşatalım diyor. Bence iyi fikir." Galmar " Şehri kuşattık diyelim. Falkreath Mevkibeyi Sidgeir ordusunun başında gelirse ne olur ? Ya da General Tullius ordusuyla gelirse ne olur ? Düşüncem şu ben Falkreath'ı halledeyim. Sen de bütün orduyu topla ve saldırıya geçelim. Sen Markarth'ı hallederken bende Falkreath'ı hallederim.
Ulfric ordusunu topladı. Kışhisar, Vadikent, Akçay, Seheryıldızı Mevkibeyleri'de askerlerini topladılar. Thongvar Gümüşkan paralı askerleriyle beraber içten saldıracaktı. Ulfric 10 mancınık, 4 balista istedi. Ulfric Markarth Ovası'na geldiğinde Harald'ın kampına ulaştı. Harald'ın kampı dağın başındaydı. Gözlerden uzak.
Vadikent Mevkihanımı Laila kadındı. Ama zırhını giymiş kılıcını kuşanmıştı. Yanında oğulları vardı. Ulfric " Planın ne Harald ?" diye sordu. Altlarında ordunun kampı vardı. " Okçuları dağın düşman ordusuna en yakın patikaya yerleştireceğiz. Alevli oklarla çadırları yakacaklar. Süvariler kampın düşmanın az olduğu yer yani batı kapısından saldıracaklar. Geri kalan piyadeler ise Sovengard bekçisi Tsun'la savaşıyormuş gibi savaşacaklar. Başlamadan önce balista ve mancınıkları araziye götürttüm şuanda gizliler. Savaş borusu öttüğü zaman mancınıklar ateşlenecek. Sonra bir kez daha ötecek savaş borusu. Bu okçuların ve süvarilerin işareti. 3 kez öttüğünde piyadeler savaşa girecek." dedi. Balgruff " Peki mancınıklar ne olacak ? Kendi adamlarımızı mı yakacağız ?" diye sordu. Harald " Hayır amca. 2. boru öttüğünde mancınıklar ateş etmeyi kesecekler." dedi. Ulfric "Ordu komutanı sensin Harald. Görevleri dağıt. Saldırı onayı veriyorum. Gece bu iş bitiyor." dedi. Harald " Ak Irmak Mevkibeyi Balgruff ordunun sağ kanadı sizin. Kışhisar Mevkibeyi Korir sol taraf sizin. Seheryıldızı Mevkibeyi Skald, süvariler sizindir. Vadikent Mevkihanımı Laila oğullarınızdan Saerlund okçuların başına. Diğer oğlunuz Rhorlak benim oğullarımla beraber yan yana savaşacak. Mevkihanımı Laila mancınıklar sizde 2. boru sesini duyunca ateşi kesin."
Gece
Harald yanındakilere " Vakit geldi." dedi. Yanındakilere. Halfdan boynuzu uzattı. Harald uzun olarak bir kere üfledi. Sesin ardından gökten ateş topları yağmaya başladı. Askerler yangın deyip etrafa koşuşturuyorlardı. 5 dakika sonra 2.boru üflendi. Süvariler saldırıya geçti,okçularaya başladı. Mancınıklar susmuştu. Katliam başlamıştı. Elf komutanı ne olduğunu anlamadan toplanma emri vermişti. Harald boruyu öttürdü. Bu sefer kendi kılıcını ve sırtına astığı Sura'nın kılıcını çekti. Kılıcını kampı işaret ederek. " Sovengard orada. Şimdi Hücum." diye bağırdı. Ve kampa atladılar.
Harald iki kılıcıyla katliam yapıyordu. Kılıcını elfin alnına sapladı. İkisiylede adamın kafasını kopardı. Ama geç kalmışlardı. Bütün ordu toplanmıştı. Ve elf saldırı emrini vermişti. Harald " Kalkan duvarı diye bağırdı. Mızraklılar diz çöktü. Diğer saf gôvde kısmına kenetlendiler. Diğer safda kafaları korumak için kalkanları kaldırdılar. Okçular hala düşmanları indiriyorlardı.
Vincentius en önde ilerleyen ordunun sol tarafından girdiler. Mevkibeyi Skald geri çekil emri verdi. Ordu kalkan duvarına saldırıya geçmişti. Harald kendi kılıcını beline takmış. Eline Sura'nın ona verdiği düğün hediyesini almıştı. Çelikten yapılma kurt armalı bir kalkandı. Duvar dayanmaya çalışıyordu. Harald bağıra bağıra " Alabora olmuş geminin üzerine..." dedi. Halfdan söze girdi. " Tırmanın çelik kalpler ile..." Siegfrid söze girip" Denizin dalgası keser buz gibi..." bunu söyledi. Devamını Balgruff getirdi: " Geliyor eceliniz bir ok gibi." Ulfric devamını getirdi bu naranın. " Birlikte olduğunuz her bakire..." bu sözden sonra bütün askerler "Ölecek öyle ya da böyle." dedi ve kalkan duvarı açıldı. Düşmanın etrafını sarmışlardı. Ordu burada yok edildi. Elf komutanı atına bindi kaçmaya çalışıyordu. Harald kılıçlarını yerine yerleştirdi. Komutan atına binmişti. Harald yayı gerdi ve atışını yaptı. Atı öldürmüştü. Elf komutan yerden kalkamıyordu. " Vay,vay,vay. Komutan ne hallere düşmüş. Skyrim'den çıkış yok sana." dedi ve baltasıyla elfin kafasını kesti.
Elfin kafasıyla beraber Ulfric'in yanına gitti. Ulfric " Şehri kuşatmanın vakti geldi. Şafakta kuşatıyoruz. Büyük bir zafer kazandık. Biraz dinlen. Çok kahramanlık yaptın bu savaş." dedi ve Harald çadırına çekildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Diyarı
FantasySkyrim. Buz'un,soğuğun yurdu. Bu diyarda hayatta kalmak için savaşmak gerekir. Tamriel adlı kıta tek bir İmparator tarafından yönetiliyor. Elsweyr,kedi ırkı Khajitler'in diyarı. Ulu Kaya,büyü gücü fazla olan Bretonların diyarı. Nehirli Vadi,Orman E...