EJDERHA

37 3 0
                                    

2 gün sonra Ak Irmak'a vardı. Son kamp yaptığı gece Ejder Taşı'na baktı. Sembolleri daha önce görmemişti ama okuyabiliyordu. Sembollerde harflerle beraber okuyabiliyordu. Ve okumaya başladı. " Het nok un. Mahlaan drogge. Erei suleyk se. Alduin vokrii." Ortak dilde açıklamasını bir kağıda yazdı. " İşte tam burada. Yenilmiş Kuzeyliler yatıyor. Kükrüyorlar. Alduin'in canlanmasından." Helgen'de gördüğü siyah ejderha Alduin'di. Şimdi hatırladı. O cihan yiyendi. Sadece eski dilde Dovahkiin yani Ejderdoğan yenebilirdi. Ejderdoğan'ın geri dönüşü... Doğru muydu ? Alduin o yüzden mi Helgen'deydi ? Belki ejderdoğan Ulfric'ti yada orada bulunan herhangi bir Kuzeyliydi. Alduin, ejderha Akatosh'dan doğan ilk ejderhaydı. Yaşayan en güçlü ejderha olmalıydı. Kehanette şöyle bahsedilirdi: "... Ve tomarlar gösterdi, o simsiyah kanatları su yüzüne çıkınca kardeşlerin savaşı! Alduin, kralların laneti. Cihana bakar iştahla kadim bir gölge gibi..." Harald şimdi daha iyi anlıyordu.
Harald, Ertesi gün akşam saatlerinde ancak varabilmişti Ejder Konak'a. Mevkibeyi Balgruff çalışma odasındaymış. Saray büyücüsüne taşı verdi ve Harald ne ödülü alacağını sordu. Büyücüde Mevkibeyi'nin vereceğini söyledi. Harald'ın sırtına biri atlamıştı ve o Sura' ydı. Macerasını sordu, Harald da anlattı. Bir asker acele acele Balgruff'un odasına gitti. Daha sonra Balgruff, Sura ve Harald' ı yanına çağırdı. Balgruff " Şehrin dışındaki gözetleme kulesine bir ejderha saldırmış. Sura adamları topla ve yola çık. Harald, biliyorum Ak Nehir'e çok iyi hizmet ettin. Helgen'den de sağ kurtuldun. Adamlarımla git ve o ejderhayı yen." dedi ve yola koyuldular.
Sura, Harald ve 20 asker gözetleme kulesinin önüne geldiler. Dağıldılar ve etrafta araştırma yaptılar. Etrafta otlar yanmıştı. 5 tane yanık ceset buldular. Harald hâlâ sağlam duran gözetleme kulesine girdi. Kuleden bir asker Hadvar'a " Geri dön hala buralarda bir yerde o-" cümlesini bitirmeden ejderhanın kükremesi geldi.
Ejderha siyah değil yeşil-kahverengi karışık bir pulu vardı. Helgen'deki ejderhanın pulu siyah bir zırh gibiydi. Bu ejderha o değildi. Ejderha ateş üflemeye başladı ve iki asker yanarak öldü. Ejderhaya ok atmaya başladılar. Ejderha yere indi. Harald yayını hızlıca sırtına astı. Kılıcı ve baltasını eline aldı. Sura'dan uyarı geldi. " Ejderhanın gözlerine bakmayın sihri sizi öldürür." Askerin biri doğrudan ejderhanın gözüne ok atayım derken ejderhanın gözüne baktı ve öldü. Harald direk ejderhanın gözlerine baktı. Harald'ın çimen yeşili gözleri, kırmızı olmuştu. Eskisinden daha iyi savaşıyordu. Ejderhanın içindeki korkuyu hissetti. Ejderhanın kafasına bir yan kesme vuruşu attı kılıcıyla ve ejderhanın kafasının üstüne zıpladı. Baltasını ejderhanın kafasına gömüyordu. Askerler ve Sura ejderhanın bacaklarına saldırıyordu. En sonunda ejderha nın bedeni yere düştü. Ejderha ölümcül vuruşu yedikten sonra " Dovahkiin" diye kükredi. Öldürmüşlerdi. Kılıcını ve baltasını yerlerine koydu. Yayı kırılmıştı ama yenisini yapacaktı.
Sura ve askerler tam ölü ejderhanın yanına gelirken ejderhanın pulları havaya uçuşmaya başladı. Harald, ejderhanın ölüsünden bir güç emdi. Ejderhanın sadece iskeleti kaldı. Sura, Harald ejderhadan güç içine alırkenki gözlerini gördü. Gözleri hala kırmızıydı. Ejderhadan geriye iskelet kaldığında yani güç alımı bittikten sonra Harald'ın gözleri normale döndü.
Askerler kendi aralarında fısıldaşıyordu. Askerin biri konuşmaya başladı. " Size ne diyeceğimi bilemiyorum. Siz Ejderdoğansınız. Nida atmayı deneyin." Yelkıran Höyüğü'ndeki öğrendiği kelimeyi hatırladı Fus. Ve o sözcüğü tekrar içinde hissetti ve bir dalga gönderdi. Sura " Sen ejderhanın ruhunu emdin. Ejderdoğansın sen. Tiber Septim, Talos olmadan önceki gibi. Thuum yani nida atmayı başardın." dedi ve Harald'a sımsıkı sarıldı. Askerleri bu bölgede bıraktılar ve o gece kamp yaptılar. Kuşluk vaktinde yola koyuldular.
Ak Irmak'a geldiklerinde bir nida gibi bir ses duyuldu. Önce şimşek çaktı ve sonra "DOVAHKİİN" sesi duyuldu. Hadvar ve Sura, Mevkibeyi Balgruff'un şatosuna gittiler. Mevkibeyi şöyle söze girdi. " Çağrıları duydunuz bu ne anlama geliyor ? Kırsakallılar... Gözetleme kulesinde ne oldu ?" dedi. Harald" Gözetleme kulesi bayağı hasar aldı. Ejderhayı öldürdükten sonra ejderhanın ölü bedeninden bir güç benim bedenime geçti." Balgruff " Ejderdoğansın sen. Kırsakallılar, Seda Sanatı'nın ustuları seni eğitmek için Ulu Hrothgar' a davet ediyorlar. Bu çok büyük bir onur. Geriye konuşacak iki konu kaldı." dedi. Sura " Hangi konular amca ? Bırak da zaferin tadını çıkarsaydık." Balgruff " İlki Harald Kankurdu'nun fedailiğe yükseltilmesi." Fedai mi ? Mevkibeyinin kişisel koruması. Fedailer ikiye ayrılırdı; saray içi ve saray dışı. Harald saray dışı fedaisiydi. Balgruff " İkinci konu ise sizin düğününüz. Şimşek çakıp DOVAHKİİN sesi yükseldiğinde başarılı olduğunuzu anladım ve şehrin dışına bir malikane yaptırmaya başladım. 2-3 aya biter malikane. Harald, Ulu Hrothgar'a gidip eğitim alırken bizde düğün hazırlıklarını tamamlarız." dedi. Sura buna çok mutlu olmuştu. İçten içe aşık olduğu adamla evlenecekti. Harald zaten sevdiği kadınla evlenecekti. İkisininde yaşı 23'tü. Ve dünya şuan onlara güzeldi.

Buz Diyarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin