ULU HROTHGAR

25 2 0
                                    

2 gün olmuştu dağa tırmanmaya başlayalı. Geceleri gitmek istemiyordu. Bu dağda ne olacağı belli olmazdı. Ayaz trolleri, kurtların olduğunu düşünüyordu. Köy sakinlerine göre 3 günde varırdı Ulu Hrothgar'a. Hava soğumuştu. Ateşini yaktı ve erzağını yedi. Sura' yı düşündü. Düşünürken uykuya daldı. Ama rüya onu rahat bırakmadı.
Rüyasında bir savaşın bittiği zamanı gördü. Yağmur yağıyordu sanki ama yere düşen yağmur suyu değil kandı. Kan yağıyordu. Çok kayıp vermemişe benziyorlardı ama Sura ağlıyordu. Harald' ın önüne bir ceset geldi. Üstü beyaz ipek bir örtüyle örtülüydü. 1.60 boylarında renkli gözlü sarışın bir kız ve yanında eşi olduğu anlaşılan esmer,dalgalı saçlı,1.70 boylarında sırtında bir balyoz asılı birileri vardı. Biri daha vardı. Harald'la aynı boyda, kumral saçlı, ela gözlü, o anda gözlerinden ateş fışkırıyor​du. Belinde kara bir kılıç, elinde bir kalkanı vardı. Kılıcını çekti ve hem kılıcını hem de kalkanını havaya kaldırarak "İNTİKAM" diye bağırdı. Sırtında balyoz olan erkek Sura'ya sordu. " Ne yapacağız ?" Sura " Kılıcı ve kalkanını bedeninin üstüne koyun." Kılıcında kurt simgesi vardı ve kalkanında da kurt simgesi vardı.
Sura " Canımın içini defnedelim ve sonrada İmparatorluk'tan intikamımızı planlayalım. Şehirlere haber gönderin Kurt düştü" dedi ve Harald sıçrayarak uyandı.
Sabah kahvaltısını ederken rüyasını düşündü. Harald kalkan kullanmazdı ama Sura'nın canım dediği kimdi ? Kurt onun ailesinin simgesiydi ve ailenin erkekleri savaşta yaptığı kahramanlıktan sonra bir lakap kazanırdı. Acaba kendisi mi ölecekti ? O an için bilmiyordu. Kampı topladı ve yürümeye başladı.
Yolda 1-2 kurt ve bir ayaz trollüyle karşılaştı. Troll ona tam gelirken trollün gırtlağına ok gönderdi ve troll öldü. Öğlen saatlerinde Ulu Hrothgar'a vardı. Kapıdan içeri girdi , 4 tane yaşlı adam vardı. Biri öne çıktı. " Ejderdoğan, hoş geldin. Eğitimini tamamlamak için geldin. Ben Üstat Arngeir. Senin sorularını yanıtlayacağım." Harald, " Ben nasıl Ejderdoğan'ım bu nereden geliyor ? Ejderhaların geri dönüşüyle benim bir ilgim varmı ? Tiber Septim'de Ejderdoğandı ama o neden ejderha öldürmedi ?" diye sordu Arngeir " Senin damarlarında ejderha kanı akıyor. Sen bir ejderhanın soyundansın. Ejderhaların geri dönüşüyle senin tabiki de bir ilgin var. Ejderdoğan, bir ejderha öldükten sonra onun bilgisini,savaşçılığını,ruhunu emer. Her ejderha öldürüşünde daha çok güçleneceksin.
Her insan nidayı yani seda sanatını ejderha dilinde Thuum' u öğrenebilir ama bu yıllar alır Dovahkiin. Senin içindeki ejderha kanı bu Thuum'u öğrenmeni daha da hızlandırıyor.
Tiber Septim zamanında ejderha yoktu yanlız o da bir ejderdoğandı. Senin içindeki ejderha kanı, ejderha ile savaşırken gün yüzüne çıktı. Ejderha öldükten sonra o ejderhanın ruhunu içine çektin. Biz o nidayı kullandığını hissettik. Bir Thuum 3 sözcükten oluşur. Bütün sözcükleri öğreneceksin. Şimdi  eğitime hazır mısın ?" dedi. Harald hazır olduğunu belirtti.
    1 ay. Tam tamına 1 ay. Nida atarak ve içindeki ejderha sihrini çağırarak geçirilen 1 ay. Bu 1 ay Fus ile birleşen "Ro" sözcüğünü öğrendi ve Kasırga Koşusu Thuum'unu tamamen öğrendi. Fus ve Ro sözcüklerini birleştirip daha güçlü hale geldi ve 1 ay  içerisinde Balgruff ona bir mektup yollamıştı. Düğün hazırlıkları 3 ay sürecekti. Kırsakallılar'dan bayağı bir şey öğretmişti. Sabah saatlerinde Arngeir, Harald'ı yanına çağırdı. " Ejderdoğan, son bir sınavın var. Jurgen Yelçağıran'ın Boynuzu'nu buraya getir. Ve sınavını geç. Ustengrav'a doğru git." Jurgen Yelçağıran, çok önceden yaşamış bir Thuum ustasıydı. Bir ordu komutanıydı. Yapılan bir savaşı kaybetmiş ve Tamriel'in en yüksek bölgesi olan Arz'ın Soluğu'na inzivaya çekilmişti. Dağın aşağısınada Ulu Hrothgar'ı kurmuştu.
     Harald yola koyuldu. Amacı kaderini yerine getirmekti. O boynuzu bulmalıydı.

Buz Diyarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin