AK IRMAK SAVAŞI

20 3 0
                                    

Ulfric'in destek sözünü verdiği 6 bin asker gelmişti. Diğer kamptaki askerlerle toplam 20 bin asker olmuştu orda. Gözcülerin dediğine göre 6 lejyon kuşatmadaydı. 60 bin lejyoner vardı. Balgruff'un toplam 25 bin askeri vardı emrinde. Toplam 45 bin. Hala sayıda eksiklik vardı.
10 mancınık, 5 balista vardı.(Balista: Kocaman yay, 10 metrelik oklar atan kuşatma aleti.) Taktik şuydu. Vincentius süvarilerle önden giricek daha sonra geri çekilicekti. Sonra piyadeler ve okçulara kalıyordu iş. Lejyonun başında Gaius Publinius Quintus vardı.
Harald en öndeydi. Artık lejyon görünüyordu. Vincentius'la işaret verdi. Vincentius bağırdı. " Kargılı ağır süvariler öne, hafif süvariler arkaya." Süvariler dörtnala arkadan girdiler. Lejyon neye uğradığını şaşırdı. Kan gölüne dönmüştü ortalık. Vincentius işareti verdi ve süvariler toplanıp geri çekildiler. Harald kılıcını çekti ve klasik savaş emrini verdi " Zafer ya da Sovengard." Harald en önde alana atıldı. Atının üzerinden atladı. O ara baltasını çekti ve lejyonerin kafasına baltasını sapladı. Arkadan Halfdan ve Thyra geldiler. Vincentius yandan girdi. Ve atından indi. En güvendiği süvari Donmar'a seslendi. " Donmar sol kanadı koru." Donmar kafasını salladı ve biçmeye başladı. Vincentius iki kılıcını da çekti. Harald takla attı. Kılıcıyla adamın bacağını kesti ve baltasını adamın göğsüne sapladı. Rhaskos ok atmaya başlamıştı. Attığını vuruyordu. Halfdan kılıcıyla sağlam iş görüyordu. 4 lejyonerle aynı anda dövüşüyordu. Kalkanıyla ikisinin kılıcını karşıladı ve bir askerin yüzünün yarısını kesti. Vincentius iki yan hamleyle adamın bağırsaklarını yere döktü ve aynı adamın ensesine kara kılıcını soktu. Savaş çetin geçiyordu.
Siegfrid balyozuyla lejyonerin kafasını kırdı. Adam kanlar içinde yere yığıldı. Uthred ise hançerini lejyonerin gözüne soktu ve sonra kılıcını adamın gırtlağına soktu. Lejyonun çoğu gitmişti ama hala vardı. Sol kanat çökmek üzereydi. Harald, Thyra'yı buldu. " Thyra sol kanadın düşmesine izin verme. Rhaskos, Halfdan benimle. Siegfrid ve Uthred sağ kanat. Vincentius Siegfrid ve Uthred sana emanet. Durmak yok." Harald ejderha gücünü çağırdı. Ejderha içindeydi. Cesetlerin üstünden hoplayarak kılıcını lejyonerin alnına arkadan sapladı. Baltasıyla kılıcı karşıladı adamın karnında bir çizik attı ve baltasının tersiyle adamın alnına vurdu. Adamın kafatası görünüyordu. Thuum atmaya başladı. Ordunun daha yarısını yok etmeden Quintus koçbaşıyla şehrin kapılarını kırmış, şehre giriyordu. Harald " Sovengard bu tarafta şimdi ya zafer ya da Sovengard." dedi ve askerler daha da coştu. Quintus'un elit birliği içeri girmişti. En çok bunlar sıkıntıydı. Kuzeyli ordusu arkadan deşerek geliyorlardı. Ölümden kaçmak isteyen lejyonerler şehre giriyordu. Artık lejyon bitiyordu. Birçok kişi şehre girmiş Balgruff'un şatosuna doğru gidiyordu. Harald artık kapılara dayanmıştı.
Balgruff'un şatosuna kadar çarpıştılar. Harald yanına oğullarını, Rhaskos'u, Vincentius'u, Halfdan'ı ve Thyra'yı aldı. Şatoda kanlı bir düello hakimdi. Quintus, Balgruff'la dövüşüyordu. Quintus'un elit birliği ise Balgruff'un adamlarını biçiyordu. Harald ve ekibi şatoya girdiklerinde baltasını askerin birine attı. Uthred hançerini attı. İki hançerli asker Harald'a odaklandı ve Harald'ı bir kolona kıstırdı. Harald'ın kılıcını tuttu. Harald diğer elini hançerin önüne koydu. Hançer Harald'ın elini deşti. Asker hançer saplanmış eli Harald'ın gözüne saplattı. Harald çığlık attı. Hançeri çektiğinde Harald'ın gözü yoktu. Siegfrid arkadan adama balyozla vurdu. Adam ölmüştü. Harald yılmadı eline kılıcını aldı ve Quintus diye bağırdı. Kılıcıyla göğsünü deşti. Harald kılıcı göğsünden çekti ve Quintus'un kafasını kopardı. Olaylarda Thyra'nın yanağında bir kesik vardı. Rhaskos hançerlenmişti ama zırhı onu korumuştu. Diğerleri turp gibiydi. Balgruff " Teşekkürler Harald. Sen olmasan şehrim bitmişti. Ölmüştüm." dedi. Harald " Önemli değil amca. Sura için yaptım bunu. Savaşa intikam için katıldım." dedi. Dışarı çıktıklarında İmparatorluk askerleri ya ölmüş ya da teslim olmuşlardı.
Thyra hem savaşçı hem de şifacıydı. Harald'ın gözüyle ilgilendi. Gözüne siyah bir bez yapıştırdı. Vincentius " Teslim olanlara ne yapalım ?" diye sordu. Harald " Sadece 3 kişi bırakın gerisinin kellesini alın. Kelleleri bir çuvala doldurun ve o 3 kişiyle beraber yollayın. Quintus'un kellesine bir ekleme yapmam gerek." dedi ve Harald gitti.
Quintus'un yanağına bir kurt kafası çizdi hançeriyle. Kelleleri çuvala doldurulmuş askerlerle beraber yollanıyordu Issızkent'e.
ISSIZKENT
Skyrim'in başkenti Issızkent'ti. İmparatorluk orduları bu şehirdeki Dour Kalesi'nden General Tullius tarafından yönetiliyordu. 3 asker Dour Kalesi'ne gittiler. Askerlerin biri " Efendim, Ak Irmak'tan haber getirdik." General Tullius " Noldu ? Bu haliniz ne ? Çuvalın içinde ne var ?" Asker " Efendim, Ak Irmak kuşatılırken Harald Kankurdu ve ordusu arkamızdan saldırdı. Balgruff savunmada durmayı seçti. Gaius Publinius Quintus koçbaşıyla kapıları kırdı. Ya içeri girecektik ya da ölecektik. İçeri girdik. En sonunda Kankurdu esirlerin kellelerinin alınacağını söyledi. Size bu iki çuvalı yolladı." Çuvalın birinde Quintus'un kellesi, diğer çuvalda ise askerlerin kelleleri vardı. Tullius bir nara attı. Sağ kolu olan Kuzeyli Rikke ise şaşırdı ve bir nara attı. Tullius'da bir nara attı ve kılıcını çekti. 3 askeri de öldürdü.
MİĞFERYELİ
Hadvar, Ulfric'e bir ulak yolladı. Ordunun bozguna uğradığı haberini verdi ulak. Ulfric Hadvar'ı Miğferyeli'ne çağırdı. Savaş şimdi daha da kızışacaktı.

Buz Diyarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin