29.Bölüm 'Gizemli?'

2K 120 2
                                    

Pure Stupid!

29.Bölüm

''Sanki o?Onu daha önce görmüş gibiyim.''

Ellerimi saçlarıma götürüp çekiştirdim.Tanrım,beynim o yüzü çok iyi biliyor.Onunla daha önce karşılaştığıma yemin bile edebilirim.Zaman dilimin ucuna kadar gelip,dudaklarımdan dökülemediğinde tuttuğum nefesi bıraktım.

Chanyeol'un konuşmaya başlamasıyla tüm düşüncelerim dağılmıştı.

''Duymadım bir daha söyle.''

''Hava kararıyor.Çadırın nerede?''

Alt dudağımı kemirirken bir yandanda öğretmenin bana çadırdan bahsedip bahsetmediğini anımsamaya çalışıyordum.Lanet olsun,bu aralar çok fazla unutkanım,değil mi?

''Emin değilim,dostum.Hocaya sormaya gidiyorum.Sonra görüşürüz.Tamam?''

Omzunu patpatlayıp cevap vermesini beklemeden koşmaya başladım.Bir kaç metre uzaklaştıktan sonra aklıma gelen şeyle kafamı yeniden arkaya çevirmek zorunda kalmıştım.

''CHANYEOL!''

Duymuş olmalı.Etrafa bakınmaya başlamıştı.

''BURDAYIM!''

Bana döndü ve ne istediğimi soran gözlerini gözlerime kenetledi.

''BAEKHYUN'U ARA!ONUNLA KONUŞMAN GEREKİYOR.MUHTEMELEN O SALAK ÇOKTAN UNUTMUŞTUR.''

Yavaş yavaş çiselemeye başlayan Yağmur yüzünden yine koşuyordum.Lanet olası öğretmenlerin kaldığı otel buraya birkaç kilometre ötedeydi ve bunun için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.Maç alanına vardığımda bir köşeye bıraktığım çantama uzanıp kafamın üzerine tuttum.

En azından böyle durumlar için bir telefon numaralarını bırakabilirler,değil mi?Tabi ya.Erkeğiz biz.Sallayan mı var sanki?Kızların kolunu bacağını sivrisinek ısırsa olay olur,erkeklere ayı saldırsa bir şey olmaz erkek o derler.Bizim bulunduğumuz yer sadece erkeklere özeldi ve sağolsun survivor adasını aratmıyordu.Kızların kaldığı bölüm işte adeta cennetin dünya üzerindeki haliydi.Yanlarında akan bir akarsu vardı ve orada yıkanıyorlardı.Bazı erkekler onları görmek için varlıklarını yokluklarını verebilecek olsada,girişteki 6 koruma her an suratlarını dağıtmaya hazır bekliyorlardı.

Evet,kızlara prenses muamelesi yapılıyor ve erkeklere bir piç gibi davranılıyor.Bizi çamurun pisliğin,turuncu küçücük çadırların olduğu,beton gibi soğuk toprak parçaları ve ısınmak için sadece 25 çadırın ortasına yakılmış bir ateşin içine atmış gitmişlerdi.O da yağmur yağdığında sönüyordu zaten.Evet ben daha burada tek bir gece bile geçirmemiştim ama futbol takımının anlattığına göre her şey böyleydi.

Traş köpüğüme kadar yanımda getirmiştim,hazır babamın parfümlerini almak için odaya gittiğimde anneminde birkaç elbisesini alabilirmişim.Güzel bir yüzüm var zaten,kırmızı bir kurdele ve kıllı bacaklarımı kapatacak uzun bir elbise iş görebilirdi.Sol omzumdaki melek travestiye benzerdin diye bağırsada umursamadım.

Sonunda öğretmenlerin kaldığı otele vardığımda başımın üzerindeki çantayı indirdim ve ellerimi dizlerime koyup derin derin soluklandım.

''Mrs.Mi Rae'yle görüşebilirmiyim?''

''Bir saniye..Tam ismini alabilir miyim?''

''Park Mi Rae.''

Bir süre önündeki bilgisayarla uğraştıktan sonra burnu üzerine düşmüş gözlüğü hafifçe kaldırıp konuştu.

''Kayıtlarımızda öyle biri yok,beyefendi.''

Kaşlarımı kaldırdım.

''Emin misiniz?Geçen hafta gelmiş olmaları gerekiyor.''

Bir ismi daha vardı dedim kendi kendime.Lanet olsun neydi ki?Yabancı uyruklu bir kadının Kore'de işi ne ki zaten?Ah Tanrım!La..La...Re? Kafamı ellerimi koyduğum mermere vurdum.

Danışmadaki kadın ''Beyefendi?'' diye fısıldadı.

'Hatırla,Kris.Hatır!Hatırla!''

''LAUREL!'' Sesimi kontrol edememiş istemsizce bağırmıştım.Önümdeki kadın korkmuş olacakki yutkunmuş ,kafasını yeniden bilgisayara eğmişti.

''Ne var?Ne bağırıyorsun?''

Kollarını gögsünde birleştirmiş,altında ayıcıklı pijaması ve üstünde beyaz bir tshitle benim yarım kadar olan Laurel,hemen yanımda duruyordu.

''Hocam?'' dedim şüpheyle, kördüğümü aratmayan saçlara bakarken.Bu kadın,gerçek hayatta tam bir afetti ve bütün erkek öğrencileri tek bir gülümsemesiyle dize getirebilirdi.Ama bu?Evrim mi?Evrim gerçek mi?Darwin'e hak vermeli miyim şimdi?

Kafamı iki yana salladım.

''Hocam yüzyıllar öncesine dönmüşsünüz.'' Kıkırdarken söyledim.Ama o tabiki anlamamış boş boş bakmaya devam ediyordu.

''Bir gün evlenirseniz saçlarınızı toplamayın ve mümkünse hiç pijama giymeyin,hocam.Sadece bir öğüt.''

Ağzı yarım metre kadar açıldı ve bacağıma ağır bir tekme geçirdi.

''Terbiyesizleşme,Wu Yi Fan.Bunu hatırlatmaktan nefret ediyorum ama 'Ben.Sizin.Öğretmeninizim.''

Gözlerimi devirip acı içinde bacağımı tutarken kendi kendime söyleniyordum.

''Neden geldin?'' dedi yeniden.

''Bana kalacağım yeri söylemediniz.''

Gögsünde bağladığı kollarını indirip,hafifçe kafasına vurdu.

''Doğru,söylemedim değil mi?''

''Dur şimdi..1.çadırda:Min Ho ve TaeMin kalıyor.2.sinde JongHyun ve KiBum.......17.çadırda ...Ah evet!Orada bir çocuk tek başına kalıyor.Babası hassas biri olduğunu söylemişti.Onu rahatsız etmemelisin,anlaşıldı mı?Ve sanırım adı....YiXing.Zhang Yi Xing.''

~Pure Stupid~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin