~Mihael~
Bir süre kimse konuşmadı. Aramızda tek duyulan sesler bizim nefes alıp verişimiz ve kedinin mırıldamalarıydı. Ben hala bankın tahtalarına bakıyordum. Ölmek istiyorum tanrım ne kadar mal bir insanım ben! Suratım pancara dönmüştü. Yanaklarım yanıyor, kulaklarım uğulduyordu. Bana bir şeyin değişmediğini söylemesi değişmediğini göstermez ki. Gözlerim sulanıyor. Kendimi tutuyorum, ağlamamak için.
Ne yapmalıyım? Daha doğrusu ne yapabilirim?
Bundan sonrasının da yapabileceğim bir şey var mı ki?
Evet, ona sevdiğimi itiraf edebilirim!
Yüzümü yüzüne yaklaştırdım, dudaklarımızın arasında santimler kala aramızda olan bütün her şeyler adına hayatımın kumarını oynayacağım “Sana en büyük sırrımı vereyim mi?” dedim fısıldayarak.
Adeta zaman durdu. Nefeslerimiz yavaşladı sanki. Kedinin mırıldamaları, yaprakların hışırtısı, her şey.
Yapmalı mıyım? Onu öpmeli miyim?
Bunu yaptığım anda arkadaşlık çizgisinden çıkacağız.
Ya her şey alev alacak, ya da kül olup rüzgârda yok olacak.
Peki bunu yapabilecek kadar cesaretim var mı?
Part II yi en kısa zamanda yazıp koyacağım <3 seviliyorsunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Free!
Romance"Büyük bir hataya düşmek ve içinizi kaplayan o pişmanlık.. Zaman asla geri çevrilemez ve ne zaman geri dönüp baksanız o pişmanlığın acı duygusu içinizi kaplar. Her seferinde daha çok incitir, kendinizden tiksinirsiniz yalnızlığa itilir ve olmadığını...