İyi okumalar :) .
Bu arada multimedia daki Cody ama Cody biraz daha kaslı :D
.-.-.--..--.-.-.-..-.-.-.-..-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-
~Mihael~
Hayır, buna cesaretim yok. Bu pozisyondan bir şekilde sıyrılmam gerekiyor.
Eren’in şaşkın bakışları altında esir alınmışken üfledim. Evet, evet, Erenin dudaklarına üfledim ve kendimi kahkahalarla geriye çektim. Kulaklarım hala uğulduyorken karnımda bir uyuşukluk vardı. Eren hala olayı idrak edememiş gibi bana bakıyordu. “O-o surat! Ufffffff görmen lazımdı” dedim zoraki kahkahalarım arasında.
Bir süre güldükten sonra Eren’in de benimle birlikte güldüğünü fark ettim. Gözlerim dolmuş, karnım ağrıyordu. Elimin tersiyle gözlerimdeki yaşı sildim. (YN. Ne yani gerçekten öpecek mi sandınız :P )
Eren’in bakışlarını üzerimde hissedince dönüp ona baktım. Eren’in gözleri, o gece kadar karanlık olan gözleri, benim dudaklarıma tam anlamı ile kilitlenmişti. “No -noldu bir şey mi var?” dedim panik olmuştum. “Yo hayır sadece dudağındaki yara tekrar açıldı sandım.” dedi gözlerini kaçırarak. Ve kucağındaki kediyi ola bildiğince nazik bir şekilde yavaşça yere bıraktı. “Hadi gidelim. Okula geç kalacaksın.” Dedi ve bana bakmadan ayağa kalktı. Bende onu takip ettim.
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Yürüyorduk, yürüyorduk ve yine yürüyorduk. Az önce yaptığım şapşalca hareket aklımdan çıkmıyordu. Hele onu göz ucu ile her gördüğümde, midem pişmanlık kelebekleriyle doluyorken, kuyruk sokumumdan doğru belime sıcak bir uyuşukluk yükseliyordu. Hangi akla hizmet ben bunu yapmaya kalkmıştım ki? Ya çocuk beni sevmiyorsa? Ya biseksüel olmadığımı düşünmeye başladıysa? Kendin kaşındın abicim adam gibi dursaydın hiçbir bok olmayacaktı. Eren birden elimi kavradı. İster istemez gözlerimi kocaman açarak ona baktım. Elimi kaldırıp dudaklarına yaklaştırırken napacağımı bilemez olmuştum. Böyle bildiğin kal geldi. Saliseler içerisinde sırtımdan bir sıcaklık yükseldi. Ayaklarım uyuşuyor, yüreğim deli gibi çarpmaya başlıyordu. Eren benim elimi bir lort zarafeti ile öptü. Bildiğin öptü. Panik olmuştum. Ne elimi çeke biliyor ne konuşa biliyordum. Tek yaptığım öylece bakmak oldu. Bacaklarım yavaş yavaş jöle kıvamına gelirken Eren’in elimden dudaklarını çekip göz kırpması bana bir asır gibi gelmişti.
“İntikam.” Dedi Eren.
“N-ne?”
“Bana yaptığın şeyin intikamı. Aslında zevkliymiş. O yüz tipi harbiden görülmeye değerdi.” dedi. Suratında muzip bir gülümseme vardı. Eğlenmiş gibi duruyordu.
Hışımla elimi çekerek yapmacık bir tripsel ses kullandım. “Haa kendini büyük görme bücür!” dedim. Harbi kaşınmıştım.
“B-bücür mü? Bir dakika bunu bana 1.72 boyunda birimi söyledi demin acaba?” ukala bir ses tonu ile cevap vermişti.
Biraz tartışma olayın üzerini kapatacak gibi görünüyordu. “Olay burada boy değil yaş, benden iki yaş küçüksün. Ayrıca o 1.74.” dedim.
Bir yandan yürüyor bir yandansa tartışmaya devam ediyorduk. “İki yaş mı? Oha 365 günü nasıl 730 güne çıkardığını sor bilir miyim acaba? Ayrıca ben sadece hazırlık okuyorum normalde birinci senemde olmalıydım.”
“Hazırlık mı? Ne hazırlığı?”
“İngilizce hazırlığı okuyorum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Free!
Romans"Büyük bir hataya düşmek ve içinizi kaplayan o pişmanlık.. Zaman asla geri çevrilemez ve ne zaman geri dönüp baksanız o pişmanlığın acı duygusu içinizi kaplar. Her seferinde daha çok incitir, kendinizden tiksinirsiniz yalnızlığa itilir ve olmadığını...