Multide karakterlerimiz var. Bir arkadaşımız karakter tiplemelerini yanlış anladığı için bu şekilde erkeklerimizi tanıtıyorum size!!
İyi okumalar...
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
“Tanrım! Bu haliniz ne?” diye bağırdı Mary.
Eh, haklıydı da. Mihael sarışın Erende beyaz olduğu için yanmamıştı sadece kızarmışlardı hemde domates misali.
“Ah Mihael…” dedi mutfaktan çıkan Shannon.
Eren mahcup bir hava ile kafasını eğerken Mihael sadece pişkin pişkin sırıtıyordu.
“Ben yurda döneyim.”dedi Eren alçak bir sesle.
“Hiçbir yere gitmiyorsunuz! Yukarı çıkıp ecza dolabından krem alıp yanık yerlerinize sürüyorsunuz. Çabuk yukarıya!” diye bağırdı Shannon.
~Eren~
Böyle bir ailem olması için neler vermezdim.
Bana bu şekilde kızacak, benimle bu şekilde ilgilenecek, en azından “Anne, baba” diye hitap edebileceğim insanlar, ben asla bunları yaşayamayacağım. Benimle en fazla anneannem ilgilenecek bu şekilde, en fazla Uras bana bağıracak.
Eve döndüğümde beni “hoş geldin oğlum.” Diye karşılayacak bir annem hiç olmadı hizmetçiler tarafından selamlanır sadece hizmetçilerle sohbet ederdim.
Ailemin yanında asla konuşma izni tanınmadıkça konuşmaz, sadece onların istediği insanlarla arkadaşlık yapardım karşılığında ise bana rahat bir yaşam, istemediğim kadar para verirlerdi.
Kısacası itaat ettiği sürece ödül bisküvisi alan bir köpektim. Fakat dışarıdan bakıldığında biz saygı değer bir aile, imrenilesi insanlardık. Hiçbir zaman evde anlaşmazlık olmaz herkes mutluydu. Evet, dışarıdan Demiröz ailesi böyleydi.
------------
~Akşam saat dokuz civarı~
~Mihael~
Pastanenin kapısından gelen takırtıyla aşağıya indiğimde Elisi gördüm. Elinde dün ona verdiğim ajandayla gelmişti. Belli ki bir şeyler öğrenmişti.
Tanrım çok heyecanlıyım.
Kapının yanındaki saksıdan anahtarı alıp kapının kilidini açıp kepengi kaldırmamla elisin bana sarılması bir oldu.
“Ne oldu!” diye bildim sadece. Tanrım kesin kötü bir şey diye içimden geçirirken bende Elis'e sarıldım.
“Mihael sana söyleyeceğim ama sonuna kadar dinleyeceğine yemin et.” dedi Elis anlını omzuma koyarken.
Ne öğrendi bu kız. “Tanrı aşkına ne öğrendin.” Dedim sessizce.
Benden yavaşça ayrılıp elime ajandayı ve Eren’in eski telefonunu verdi.
“Eren zamanında genel evde çalışmış. Sonra kişisel olarak evlere gitmeye başlamış.”
Sinirlenmeye başlıyorum.
Saçmalık.
“ Sonra birden kaybolmuş. İki yıldır ortalarda yok dedi konuştuklarım. Yani kanada ya muhtemelen bu yüzden gel-“ Elisin sözünü kestim.
“Tamam, yeter Elis.” Onunla yüz yüze konuşacağız. Elisin anlına bir öpücük kondurdum. “Eve dikkatli dön eve vardığında beni çaldır. Teşekkür ederim.” Diyip bir şey söylemesine izin vermeden okula doğru koşmaya başladım.
Onunla nasıl konuşacağımı biliyordum. Onu öldüreceğim.
Ayaklarımdan doğru vücuduma bir uyuşukluk yükselirken koşmaya devam ettim.
~Eren~
Gelen mesaj sesi ile irkildim. Mesaja baktığımda Mihael’ın attığını görünce heyecanla açtım.
“Aşağıya gel.” Evet, tek yazan buydu.
Endişelerime yer vermeden hızla aşağıya indim ve yurt terliklerimi değiştirme zahmetinde bile bulunmadan dışarı çıktım.
Mihael’ın öylece durup burnunu çektiğini görünce bir şeyler olduğunu anladım.
İçim adeta yanıyor.
Ne yapmalıyım?
Ne yapa bilirim?
Onun yanına yaklaşırken “Mihael.” diye bildim sadece.
Sesimi duyduğunda kafasını kaldırıp direk gözlerime baktı. Ayın ışığında parlayan gözleri buraya gelene kadar ağladığını beli ediyordu.
Kalbim acıyor.
Onu kollarıma almak sarılmak için yanına ilerliyorum.
Aramızda santimler kala cebindeki elini dışarı çıkarıp bana uzattığı, şeye baktım.
Ajandam. Sakladığıma emin olduğum şey.
“S-sen nasıl…” diye bildim sadece daha fazlasını söylemeye ne cesaretim ne de nefesim yeter.
Mihael ise sadece göğsüme anlını dayayıp ağlamaya başladı.
Sessizliğin hâkim olduğu bu gecede bir süre böylece dikildik.
Ardından Mihael’ın incecik dudaklarının arasından bir dizi kelime döküldü.
“Senden nefret etmek istiyorum. Hayır, nefret ediyorum…”
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Bir daha ki bölümde olaylar kızışacak!!
Evet sizi seviyorum okurlarım ama ne yazık ki vote atmayan yada yorum yazmayan o kadar çok kişi varki tamam bölümü beğenmediğiniz için atmıyorsanız anlıyorum ama bari neden beğenmediğinizi yazın ben burda adam yemiyorum! Ve biliyorsunuz ki benim burada popüler olma gibi bir çabam da yok ben sadece kendimi ifade edip hayallerimi sizle paylaşmak için yazıyorum ve kendimi geliştirmek için. Bana eksiklerimi söylemezseniz ben nasıl kendimi geliştireceğim?
bunu yapmak istemiyordum fakat yeni bölüm 20 vote sonra gelir en uzun ve iyi yoruma bir sonraki bölümü ithaf edeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm Free!
Romance"Büyük bir hataya düşmek ve içinizi kaplayan o pişmanlık.. Zaman asla geri çevrilemez ve ne zaman geri dönüp baksanız o pişmanlığın acı duygusu içinizi kaplar. Her seferinde daha çok incitir, kendinizden tiksinirsiniz yalnızlığa itilir ve olmadığını...