Pazartesi günü okula geldiğimde son zamanlarda yaptığım gibi oyalanmadan sınıfa doğru rotamı çizdim zihnimde, kafamı eğip yürümeye başladım aceleyle. O çocuğa denk gelmemek için yapıyordum bunu.
Neredeyse bir bedene yapışacakken kendimi frenledim. Başım hâlâ eğikken yanından geçmek üzere sola adımladım ama o da sola adımladı ve içimden bir ses bunu kasıtlı yaptığını söyledi. Beceriksizce gülümsemeye çabalayıp sağ tarafa adımladım ama yine sağa adımlayarak önümü kesti. Başımı kaldırma zahmetine girip yüzüne baktığımda donup kaldım. Kaan'dı. Bu ilk kez yüz yüze gelişimizdi.
"Selam." diye mırıldanırken eli saçları arasına daldı, gülümsedi. Göz devirip yanından geçmeyi denedim ama bir kez daha yolumu kesti.
"Rahat bırakacak mısın?" Bakışları tavanda dolanıp bana geri döndü, başını iki yana salladı. İç geçirdim. "Ne istiyorsun?"
"Arkadaş olmak?" Alayla güldüm, kolumla onu yana itip yürümeye başladım. Kolumu yakaladığında hızla ittim onu. Bu tavrımı beklemiyor olacak, geriye sendeledi.
"Canımı sıkıyorsun!" Birkaç kafa bize dönerken yutkunduğuna şahit oldum. Hızla önüme dönüp acele adımlarla uzaklaştım oradan, sınıfıma girdim. Cidden...
*
Başımı sıraya gömdüm. Kesinlikle sayısal için doğmamıştım. Matematik kadar başarısız olduğum bir alan varsa o da tartışmasız Fizikti. Bir de Kimya. Biyolojim o kadar kötü değildi aslında. Hatta seviyor bile sayılabilirdim. Ama benim alanım İngilizce ve Edebiyattı tartışmasız.
Demir'in suratı canlandı zihnimde. Gözlerimi sıkıca yumarken yumruklarımı sıktım. O gün sözlerim üzerine olduğu yerde aralık bir ağızla bana bakmayı sürdürmüştü. Ben de aceleyle terk etmiştim orayı. Üzerinden iki gün geçmişti neredeyse. Ve ben utançtan kıvranıyordum hatırladıkça. Karşısında o kadar aciz durmak acıtıcıydı. Bir daha gerçekten gitmeyecektim oraya. Gidersem yüzsüzün önde gideni olurdum çünkü. Babam dışı konularda gururlu bir insandım. Yüzsüzlüğüm yalnızca babam karşısında ortaya çıkardı. Artık yüzsüz yanımı çıkartmak zorunda kalacağım bir neden yoktu hayatımda. Acıttı.
Zil sesi sıçrattı beni yerimde. Elimi karnıma atıp ovuşturdum. Karnım ağrıyordu. Yemek almam gerekiyordu, kahvaltı yapamamıştım. Ve bu üçüncü teneffüstü. Dördüncüsünde kantin tıklım tıklım olacaktı. Ama ben Kaan'a katlanamazdım. Ya çocuk yüzünden sınıftan çıkamıyordum! Baş belası.
Bekleyerek önüme yemek dizemeyeceğimi anladığımda ayağa kalkmak zorunda kaldım.
Kantine indiğimde Kaan arkadaşlarıyla bir masada oturmuş gülüşüyordu. Popüler biriydi. Bu bile ondan uzak kalmam için yeterliydi.
Süt ve simit alıp kantin çıkışına yöneldim. "Sarp!" Gözlerimi yumdum, bu anın bir rüya olmasını diledim.
Duymamış gibi yapıp çıkışa yöneldiğimde tam arkamda hissettim bedenini. Eliyle belimden yakaladığında sırtım göğsüne yapıştı. Hayır, bu anın rüya olmasını dilerdim!
Arkadaşlarından birinin ıslık çaldığını duyana kadar şoktan çıkamadım. Hızla ona dönüp boş olan elimle göğsünden ittim onu. "Rahat bırak beni!" Ellerini kaldırdı havaya.
"Özür dilerim!" Göz devirip arkamı döndüm, aceleyle dışarı çıktım. "Sarp."
"Adımı ağzına alma." diye homurdanırken ona bakmadan yürümeye devam ettim.
"Deniz çocuk mu demeliyim?" Yürümeye devam ettim. Rıhtıma gittiğimi biliyor muydu? "Ya da köprü?" Durdum. Siktir.
Yavaşça ona döndüm. Tek kaşım istemsizce yukarı tırmanırken gülümsedi. "Senin ağzına sıçarım." dedim işaret parmağımı ona doğrultup.
"Ah, kusura bakma." derken elini saçlarından geçirdi yine.
"Nerden biliyorsun?" Başımı istemsizce yana doğru sallamaya başladım. Sinirlenince böyle oluyordu.
"Babanla babam arkadaştı."
"Instagramım?"
"Telefonundan gördüm."
"Amacın ne peki?"
"Sadece arkadaş olmak."
"Sikerler o işi. Dökül." Üzerine yürümeye başladım. Geriye kaçmadığı için dibine kadar yürümek zorunda kaldım. Boyu benden birkaç santim kısa kalıyordu.
"Seni temin ederim, yalnızca arkadaş olmak istiyorum." Bakışlarını yerlerde gezdirdi. Direkt gözüme bakmakta zorlanıyordu. "Babanı severdim. Harika bir adamdı."
"Babamı tanımıyorsun. Şimdi," İşaret parmağımla göğsüne vurdum. "Bu dakikadan sonra ne adımı duyacağım ağzından, ne seni etrafımda göreceğim. Anlaştık mı?" Bakışlarını kaçırdı yine. "Güzel." Arkamı dönüp yürümeye devam ettim.
*
Kendimi odama kilitlemek pahasına da olsa, o rıhtıma inilmeyecekti. Henüz salıydı ve ben kafamda plan yapmaya çalışıyordum. Oraya gidemezdim. Kendimi tutacak bir şeye ihtiyacım vardı. Biriyle plan yapayım desem, arkadaşım yoktu. Sonra yengem geldi aklıma.
Mutfağa geçtiğimde yemek yapıyordu. Tezgaha yaslanıp onu izlemeye başladım. "Bir problem mi var?" dedi gülümseyerek. Ben de ona gülümseyip omuz silktim.
"Cumartesi film gecesi mi yapsak?"
"Arkadaşlarınla buluşmuyor musun o gün?" Yutkundum. Of ya.
"Hayır. Bu hafta değil." Başıyla onayladı.
"Genelde her cumartesi buluşuyorsunuz ya..."
"Hayır." diye tekrar ettim. "Buluşmayacağız."
Yeis girdi mutfağa. Büyük kuzenim. Bir bardak su alıp kafaya dikti. O süreçte gözü gözümdeydi. "Cumartesi günü film gecesi yapalım mı?" dedi yengem ona dönerek.
"Olur." dedi bardağını tezgaha bırakarak. "Sinemaya gidelim mi değişiklik yapıp?" Yengem bana baktı. Başımla onayladım.
"Güzel." dedi yengem. Yeis'e baktığımda bana göz kırpıp mutfaktan çıktı. Ben de odama döndüm. Kitap okusam iyi olacaktı.
*
İlk cumartesiyi atlattım. Sinemada olduğumuz için zor olmamıştı. Eve geldiğimizde saat 22.48'di. Instagramıma girip Demir adını arattım. Soy adını bilmiyordum.
Uzun çabalar sonucu bir profil buldum. Profil resmindeki ona benziyordu biraz ama gizliydi. İstek yolladım. Nasıl olsa ben olduğumu anlamayacaktı. Sıradan bir stalk hesabı gibiydi işte. Bir saatti aşkın süre bekledim ama bir türlü onaylamadı. Beklerken uyuyakalmışım.
*
Sabah uyandığımda instagramdan bildirim vardı. Kalbim ağzımda atarak girdim. DM gelmişti. Hızla girdiğimde göz devirmek zorunda kaldım. Başka bir fake hesap. Ama adı Kaan'dı zaten.
Rıhtımda yoktun.
Kural ihlali. Sana beni rahat bırakmanı söylemiştim. Cidden ne zaman pes edecekti?
Bırakamıyorum... Kahretsin. Çattık resmen!
Neden? Seni anlamıyorum!
Bir erkek için fazla hoşsun. Gözlerim hızla irildi, bir ara yuvalarından fırlayıp çizgifilmlerde olduğu gibi odanın iki yanına dağılacaklar sandım. Telefon elimde öylece duruyordu. Görüldü olmuştu ama yazacak bir şey bulamıyordum. Elimle ağzımı sıvazladığım sırada ikinci mesajla titredi telefon. Senden hoşlanıyorum, Sarp. Derin bir nefes alırken sesim titredi. Üçüncü mesaj. Ah, diğer kuralı da ihlal ettim. Özür dilerim.
Ve...
Engel.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues (Gay)
Teen FictionDÜZENLENDİ! "Cennet... Cennet senin için yeniden can buldu Sarp. Seni gördüğüm gün yıllar sonra kalbim yeniden hızla tekledi. Göksu'dan sonra ilk defa bu kadar hızlı çarptı. Kalbimin cehennemi beynime hücum etti ve kalbim senin için beyaza boyandı."...