-18-

25K 2K 1K
                                    

"Annen duysa ne olur?" dedim Yeis'e bakarak. Sigarasından çektiği dumanı konuşmaya çalıştığı için öksürerek dışarı saldı.

"Sigarayı götüme sokar."

"Baban?"

"Babam siklemez." dedi duvarları izleyerek. Sen de mi...

Duvar dibine çöküp yeni bir sigara yaktım. Marlboro Light'a geçmiştim. Çünkü Demir de bundan içiyordu. Özenmek değil, onunla ortak nokta oluşturmaya çalışıyordum.

"Benim babam da umursamamıştı. Genlerinde var galiba." Güldü. "Aşk konusunda ne düşünüyorsun?" diye sordum bir anda. Genelde sigara içerken hep sohbet ederdik.

"Kullanmıyorum." Kıkırdadım. Gülümseyerek bana döndü. "İnsanlar artık sevmeyi bilmiyor. Sevgi yıllar öncesinde dalından koparıldı. Bir mezara karıştı."

"Dede gibi konuştun." Gülümsemesi genişledi. "Ya sevginin varlığına inanan  bir çocuk, kendi cinsiyetinde birinden hoşlanırsa?" diye sordum. Yüzümü buruşturdum. Sanki bundan tiksinir gibi davranarak ölçtüm onu. Bana kaşlarını çattı.

"Bakma öyle. Herkesin sevmeye hakkı var. Dünyada sevgi tohumunu kalbinde büyütebilen insanlar da var. Küçükken hepimiz düşüp toprak yutmuşuzdur nasıl olsa. Eşcinseller de -bence onlarda karşılıklı aşk şansı sıfır olsa da- o tohuma sahip. Tek gerekçe o tohumu filizlendirmeyi başarabilmemiz."

"Karşılıklı aşk şansı sıfır derken?"

"Ben sevgiye inanıyorum, aşka değil. Derler ya aşk iki kişiliktir diye. Düşünsene sen birini delicesine seviyorsun, o da aynı anda seni seviyor. Vay amına koyayım."

"Milyonlarca sevgili var Yeis-"

"Hangisi birbirine gerçekten aşık Sarp?" Başını iki yana salladı. "Bak biri aşık olup açılıyor. Diğeri de sevilmekten haz duyup kendini kandırıyor. Hadi yüzde bir karşılıklı aşk gerçek diyelim. Eşcinsel birinin sevdiği kişinin de eşcinsel olma ihtimali? Dört bireyden biri gay. Sana denk gelme şansı yüzde kaç? Hadi o yüksek olsun, karşılıklı hislerinizin olması milyonda kaç, bana bunu anlat." Haklıydı. Ve bu beni korkutuyordu. Demir sevgimden beslenecekti ve ben oturup bir gün bana aşık olmasını bekleyecektim. Titreyen alt dudağımı dişledim.

"Yine de belki-"

"Baksana, şu adam..." Başımı hızla kaldırıp ona baktım. Çekingen görünüyordu.

Hangi adam olduğunu bildiğim halde "Hangi adam?" diye sordum.

"Demir miydi?"

"Ha o mu?" Başıyla onayladı. "Ne olmuş Demir'e?"

"Ne var aranızda?" Kaşlarımı kaldırdım. "Yani o yaşta bir adamla ne işin olabilir ki?"

"Arkadaşım, ağabeyim, babam gibi." Güldü.

"Yeme beni Sarp." Yaptığı ima yüzümün kızarmasına sebep oldu.

"Ne demeye çalışıyorsun?" Bahsettiği şeyi ilk ben söyleseydim 'Sen de bu konuda düşünüyordun ki hemen oraya kaydırdın' diyecekti.

"Aranızda nasıl bir ilişki var? Sevgili olmak için fazla büyük değil mi?"

"Eşcinselliği kabul ediyorsan-"

"Pedofiliyi de mi kabul etmeliyim?" dedi kaşlarını kaldırarak. Öyle söyleyince ağır oldu. Bakışlarımı kaçırdım. "Yanlış bu Sarp. Yanlış yoldasın. Ona nasıl güvenirsin hem? 16 yaşında bir çocukla çıkmayı midesi kaldıran bir adam daha neler yapar."

"Çıkmıyoruz." Kaşlarını kaldırdı. "Ben ondan hoşlanıyorum. Onun yaptığı bir şey yok."

"Hislerini biliyor ama, değil mi?" Başımı eğdim. İç geçirip elleriyle yüzünü sıvazladı. "Seni kullanıyor."

*

Demir'in dizlerine yattım. Parmakları yavaşça saçlarımda dolanmaya başladığında gözlerimi kapatıp anın tadını çıkartmaya çalıştım. Her ne kadar konuyu açmak istemesem de Yeis içime kurt düşürmüştü. Düşündükçe o kurt içimde varlığını belli edip karnımı kemirmeye başlıyor, ağrılar salıyordu o bölgeye. Aşk kelebek ekmez miydi mideye, bendeki neden kurttu ya?

"Demir?"

"Efendim?"

"Vaziyetimiz..." Cevap vermek yerine saçlarımla oynamaya başladı. "Seni rahatsız etmiyor mu?"

"Neden etsin ki? Kız ya da erkek olman benim için bir şey ifade etmiyor. Kalp taşıyorsun. Sevgi yoksunu değilsin. Bu yeterli." Gülümseyerek saçlarımdaki elini yakalayıp dudaklarıma indirerek öptüm. Tepki vermedi.

"Ya pedofili?" Sustu, sustu... İç geçirdi.

"Seninle yanlış bir şey yaptığımızı düşünmüyorum. Yalnızca sevgine karşılık vermeye çalışıyorum. Seni öpüyor muyum? Hayır. Sana dokunuyor muyum? Hayır. Canını yakıyor, seni üzüyor muyum? Hayır. Seni seviyor muyum?" Sustu.

"Seviyor musun?" dedim başımı yüzüne doğru çevirip. Gülümsedi.

"Seviyor muyum?" Kaşlarımı kaldırdım. Parmakları tekrar saçlarımı buldu. "Hayır. Çok seviyorum."  Saçlarımla oynamaya devam etti. "Keşke biraz daha büyük olsaydın."

İç geçirdim. "Keşke." Eğilip saçlarımdan öptü. Bu sıcaklayıp gözlerimi kapatmama sebep olurken gülümsedim.

"Ben de seni çok seviyorum Demir. Herkesten, her şeyden çok. Uzay kadar. Hatta evren. Hatta..." biraz duraksadığımda kıkırdadı.

"Daha büyük bir şey bulamadın mı?" dedi çocuk sever gibi gülümseyerek.

"Hayır. Demir beni yumruk kadar cennetine sığdırdın ya, sana çok teşekkür ederim."

"Ne yumruğu canım, senden de kocaman orası. Ama ben kimse gelmesin diye seni defalarca kez doldurdum oraya. Sadece senin, söz veriyorum." Kollarımı beline dolayıp doğruldum, başımı boyun girintisine oturtup sıkıca sarıldım ona. O da kollarını belime sarıp beni yine hapsetti cennete. Mükemmelliğe inanmayan bir insanken, mükemmelliğe hapsolmuştum.

*

"Ona pedofilinin sorun olup olmadığını sordum. Aramızda sadece sevgi olduğunu açıkladı." dedim Yeis'e. Başıyla onaylarken düşündü.

"Sana dokunuşlarına dikkat ediyor musun?"

"Temas meraklısı biri değil. Saçlarımla oynuyor, bazen parmaklarımla oynuyor, sarılırken ellerini belime koyuyor..." düşündüm. "Bu kadar."

"İyi bari. Sana dokunmaya kalkarsa arkana bakmadan kaç." Başımla onaylasam da, öyle yapmayacağımı biliyordum. Raylarda elimi tutarak yürümeme yardım eden adamın parmak uçlarına aşıktım ben.

Daddy Issues (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin