Ya ruh diye bir şey yoksa?
Ya sadece beden ve beyinden ibaretsek? Beyin düşünür ve beden itaat eder. Bunlar daha önce kafamı fazla kurcalayan şeylerdi. Acı sinirler sayesinde iletilirdi falan filan... Duygular, düşünceler yalnızca beyinden ibaret olsa...
Ya ölünce? Beyin ölümü gerçekleşince?
Biz bir hiç miydik?
Annemi bir daha görmemek korkutucuydu. Cennete gidip annem ve babamın mutlu olduğu o ülkede onlara sıkıca sarılmak kulağa bu kadar mükemmel gelirken... Ya hepimiz hiçlikten ibaretsek?
Baba, lütfen annemle yukarda mutlu olduğunu söyle!
"Yine yemiyorsun." Sıçrayarak ona çevirdim başımı. Gülümseyerek tabağımdaki makarnayı işaret etti. "Kes kibarlığı ve bana iğrenç makarna yaptığımı itiraf et, hadi." Gülümsedim.
"Dalmışım. Makarnan harika." Bu onu daha çok gülümsetirken önüne döndü. "Demir nerde?"
"Sahibinde henüz. Yarın onu bana bırakacak. Gelmek ister misin?" Omuz silktim. Yarının ne getireceğini bilemezdik. Belki eve dönerken denize düşüp boğulacak ve hayatımı sonlandıracak, hiçliğe karışacaktım.
Ürperdim.
Hayır. Öldüğüm zaman cennete, annemle babamın kolları arasına gidecektim.
"Cennete inanıyor musun?" diye sordum başımı ona çevirip. Başını hafifçe iki yana salladı.
"Ruhlara inanmıyorum." Bingo! "Beyinlerden ibaretiz. Beyinler ölüyor. Ama, sırlar hariç, düşünceler ölmüyor. Annenle baban ölünce sana," İşaret parmağıyla alnıma dokundu. "bunu miras bırakıyorlar. Orada hep seninleler. Sen onların karışımısın. Zihnin, bedenin... Hepsi onlardan dünyaya bırakılmış bir miras. Aslında insanlar -bana kalırsa- öldükleri zaman toprağa karışırlar ve bu onların sonu olur. Ama şu da yanlış. 'Milyarlarca insan arasında bir nokta olarak önemsizim.' Bastığın toprakta bile iz bırakıyorsun. Aslında seni ve varsa ruhunu ölümsüz kılacak tek gerçeklik bu. Cennet değil." Yanaklarımı şişirdim.
"Cennete inanmak istiyorum."
Elini göğsünün sol tarafına koydu. "Cennet burada. Birinin sevgisini kazanırsan, cennet güzel bir şey olduğuna göre, bu cennet olmalı."
Cennetine girmek istiyorum.
*
Günlerden Pazar.
Demir beni evime bıraktığından beri söylediği hiçbir şey aklımdan çıkmıyordu. Bir yandan cennete inanmak istiyor, bir yandan onun cennetine inanmak istiyordum.
Ne güzel olurdu kalbi cennet bir adamın kalbini kazanmak.
Yeis daldı odama. Yatağımda doğrulup ona baktım. "Üzerini giyinip kapıya gel."
"Ne? Neden?" Umutlanmıştım. Cennet kapıda olabilir miydi?
"Seninle işim var." Kapıyı kapattı.
*
"Ne oldu?" dedim kapıya çıkıp. O da üzerine bir ceket almış, tek ayağıyla yerde ritim tutmuştu. Ritimli değildi bu, gürültüydü. Yere hızlı hızlı vurup duruyordu.
"Gel." Birkaç sokak yürüdük. Beni tek katlı, üstünün bir kısmı açık kalmış harabe bir gecekonduya soktu.
"Ne yapacağız burada?" dedim korktuğumu sezerek. Korkak bir insan hiç olmamıştım ama Yeis eğer annesiyle beni kıskanıyor falan ise...
Cebinden sigara paketi çıkarttı.
"İçtiğini bilmiyordum." dedim gözlerimi ona dikip. Güldü.
"Annem de bilmiyor. Kırk takla atıyorum almasın kokuyu diye. Fark ederse Sarp'tan sinmiş diyeceğim." Kıkırdadım. Aptal.
Ben de paketimi çıkarıp sigara yaktım. Birkaç sigaradan sonra yere vurduğu ayağı sakinlemişti. Çıktık dışarı, iki adım attık ya da atmadık. Karşımızda Demir. "Selam." dedi beni fark edince. Yol ortasında durduk. Onu cumartesi hariç gördüğüm ilk gündü.
"Selam." diye karşılık verdim. Bakışları Yeis'i buldu.
"Kaan mı?" dedi alaylı bir ifadeyle. Anlaşılan geçen gün kapıyı Yeis açtığı halde tanımamıştı. Ama ben de güldüm.
"Hayır, Yeis. Kuzenim." Yeis'e elini uzattı. Yeis ona soğuk soğuk baksa da elini sıktı, geri çekildi. Yeis yeni tanıştığı herkese böyle bakıyordu. Bana da böyle bakmıştı. Alışmıştım.
"Anladım. Neyse, sonra görüşürüz. Bugün uğrayabilirsin." Kedi için dediğini biliyordum. Sadece başımla onayladım. Yanımdan geçip gitti. Geçerken kokusu vurunca gözlerimi yumdum. Kalbinin kokusu dışarı vuruyor olabilir miydi? Belki de cennet kokusuydu?
"Arkadaş olmak için fazla büyük değil mi?" Yürümeye başladık. Omuz silktim.
"Çok iyi bir adam."
"Güven vermiyor." Tekrar omuz silktim ve cevapsız bıraktım. Orası beni ilgilendiriyordu. Beyni cehennem, kalbi cennet olsa, yine kollarına koşabileceğim tek insan oydu. Zihnime tükürmek istedim. Aciz orospu çocuğu.
*
Zihnime inat, gitmedim evine. İster mazoşist piç deyin, ister tebrik edin. En azından kafam rahat olacaktı. Kendimi cezalandırarak...
Ve sonra ne oldu tahmin edin?
Pazartesi günü iş saatini bilmediğim için akşamı bekledim, 21.30'da kapısındaydım. Zile basıp beklemeye başladım.
Kapıyı açtı, asansöre binip yukarı tırmandım. Tuhaftı. Bu asansöre ilk bindiğimde korkudan altıma sıçacaktım. Şimdi kendimi cennete giden yolda hissediyordum.
Asansörden indiğimde kapı açık bekliyordu. Sonunda girdim içeri. Kedi beni tanıyıp bacaklarıma sürtününce kucağıma aldım onu. Demir küçük bir tebessümle beni izlerken gülümsedim. "Merhaba," kızararak etrafıma bakındım. "Habersiz geldim ama..."
"Sorun değil. İçeri geçebilirsin." Başımla onaylayıp içeri adımladım, kendimi koltuklara bıraktım. Yanıma gelip oturdu. Yine o oturunca kedi benden vazgeçip onun kucağına tırmandı. Cennete bir kedi. "Hayır kedicik, bugün yerin orası." Kediyi kucağıma bıraktı. Arafta bir kedi.
Kendime cehennem kelimesini daha çok yakıştırıyordum ama kötü bir insan olduğumu da düşünmüyordum. Cehennemde yanar gibi, her gün acı çeksem bile... Son birkaç gündür kendimi iyi hissediyordum. Cennetle cehennem arasındaki o ince araf çizgisinde yürüyordum. Cennete ulaşmaya çabalıyordum. Karşımdaydı ve güneş yüzüme vuruyordu. Cehennem aksine yakıcı değil, aydınlatıcıydı. Yine de içeri girebildim mi, emin olamıyordum. Demir zordu.
Kedi okşamaya başlamamla birlikte mırlamaya başlarken ortam sessizdi. Kalp çarpıntılarım kulaklarımı doldururken, ağzımı araladım. Kelimeler dışarı fırlamak için çırpınıyor, çırpınıyorlardı.
"Demir." dedim ıkınır gibi bir sesle. Bakışları bana döndü. Hissettim ama ben de dönüp bakamadım ona. "Cenneti istiyorum." Raylardaki Demir karşıma geçti. Ve bedenim raylara zincirlendi. Bir tren üzerime üzerime yürürken, Demir durmuş, beni izliyordu. Kurtaracak mıydı?
![](https://img.wattpad.com/cover/108388011-288-k43571.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues (Gay)
Teen FictionDÜZENLENDİ! "Cennet... Cennet senin için yeniden can buldu Sarp. Seni gördüğüm gün yıllar sonra kalbim yeniden hızla tekledi. Göksu'dan sonra ilk defa bu kadar hızlı çarptı. Kalbimin cehennemi beynime hücum etti ve kalbim senin için beyaza boyandı."...