-15-

24.9K 2.1K 1.9K
                                    

Mutfağa girdi adam, masayı süzüp yanağının iç kısmını dişlemeye başladı. "Bana iş bırakmamışsın." dedi küçük bir tebessümle.

"Masa hazırlamaya alışığım. Ev işi de yaparım." Babam yapmadığı ve annem olmadığı için mecburen ben yapıyordum bu işleri. Babamın parası boldu, istese temizliğe falan birilerini çok rahat çağırabilirdi ama babamınki işin orospuluğuydu. Ben yapıyordum ve eziyet çekmem hoşuna gidiyordu adamın.

"Vay." diye mırıldandı, masayı izlerken alt dudağını hafifçe dişledi. Fark etmeden yaptığı bu hareket yutkunmama sebep olurken iç geçirip masaya yerleştim.

"Sevdin mi?"

"Keşke kız olsaydın." Kaşlarımı kaldırdım. Gülerek başını iki yana sallayıp karşıma oturdu. Bu kız olsaydım benimle olacağı anlamına falan mı geliyordu ki? "Gerçi böyle de evde kalmazsın. Artık kızlar yemek yapabilen erkeklerden hoşlanıyorlar."

"Ya erkekler?" Şaşkınlıkla bana baktı.

"Ne?"

"Hiç. Şaka yaptım." dedim umursamaz bir tavırla. Omuz silkti.

"Gay olsaydım senden hoşlanabilirdim. Sevimlisin, yemek yapabiliyorsun, kalçan güzel..." Kaşlarımı çattım. Sırıttı. "Şaka yaptım."

"Ben kız olsaydım senden hoşlanırdım. Yakışıklısın, evi çevirebiliyorsun, yapılısın..." Yapmacıktan gülümsedim. "Şaka yaptım." Güldü.

"Geç kalacağım. Hadi kahvaltımızı yapalım." Başımla onayladım. Önümüze dönüp sessizce kahvaltı yapmaya başladık. Karşısında bir şeyler yemek zordu açıkcası. Mesela karnıma ağrılar giriyordu, yutkunmak zorlaşıyordu... İç geçirip çayımı hızlıca içip ayağa kalktım. Bakışları bana döndü. "Bitti mi?" Başımla onayladım. "Saçmalama ne yedin ki?"

"Aç hissetmiyorum." Omuz silkti.

"Eve bırakayım."

"Ben giderim."

"Okul?" Omuz silktim.

"Bugün gitmeyeceğim galiba." Kaşlarını kaldırdı. "Canım istemiyor."

"Bir sorun mu var?" Başımı iki yana sallarken başımı eğdim. Bir sorun varmış gibi yaparsam dertleşirken onu biraz daha fazla görebilirdim. "Nerde kalıyordun sen?"

"Amcamın evinde."

"Burayı evin sayabilirsin. Bir kişiyi daha taşır bence. Tabi istediğin zaman, burada da bir ağabeyin var." Gülümsedim.

"Teşekkür ederim." Gülümsemek yordu beni. Gözünde öksüz bir velettim o an. Baba ilgisinden yoksun, yalnız, acınası... Raylardaki ben o kadar küçüldüm ki demirlerin arasına düştüm. Demir ise elini uzatıp beni iki parmağı arasına sıkıştırarak raylara geri yerleştirdi. Bu güçsüzlüğümün simgesiydi. Kendi başıma başaramayan ufaklıktım ben. "Demir bana böyle yaklaşmak zorunda değilsin."

"Nasıl?"

"Güçsüz biriymişim gibi. Ben sen olmadan da yapabilirim." Gülümsedi.

"Güçsüz değilsin sen. Çok güçlüsün. Sırtlandığın şeyler büyük acılar. Senin yerinde olsaydım muhtemelen kaldıramazdım. Sen gerçekten çok güçlü bir çocuksun." Beceriksizce gülümsemeye çalıştım. Cennete girmeye çalışan bir çocuk.

"Dün ayaklarımı ısıttığın zaman kendimi cennette gibi hissettim. Baba gibiydin yine. Ben sırtlandığım tüm acıları tekrar sırtlanmaya razıyım. Senin için. Bana ödül olan cennet, sensin." Birkaç saniye öylece bana baktı, ayağa kalkıp yanıma geldi. Eliyle saçlarımı sıvazlayıp tek kolunu boynuma dolayarak beni omzuna bastırdı.

"Burada kal Sarp. İşe gidip geleceğim. Yaralarını sarmak istiyorum." Benim hayatımdaki her sarılan yara daha büyük neşterlerle doğranmıştı.

Yine de güvenmek istiyordum. Aptallıktı belki ama ben bu adamın cennetine inanmak istiyordum.

"Tamam." dedim boğuk bir sesle. Kollarımı titrek bir şekilde beline dolayıp kokusunu derince soludum, geri çekildim. Evden çıktığında kendimi yatağına atıp ağlamaya başladım.

*

Akşam için yemek hazırlayıp evini temizledim. Gece için minnetimi sunmak istemiştim. Saat dört gibi kapı çalınca koşarak kapıya ulaştım, elim kulpu yakaladı, tek elimle saçımı düzeltip kapıyı açtım.

Karşımda bir kadın duruyordu. Kucağında da kedi olan Demir vardı. Kaşlarımı kaldırdım. Deniz kız mıydı ya?

"Merhaba?" dedi şaşkınlıkla bana bakarak. "Demir gelmedi mi?"

"İşte henüz." diye cevap verdim. Sonra kenara çekilip kadına yol verdim. Deniz direkt salona yönelip koltuğa yerleşirken kediyi yere bıraktı. Yanına yürüyüp karşısına oturdum.

"Adın neydi?" dedi bana şefkatle gülümseyerek.

"Sarp. Siz?"

"Deniz ben. Demir'in en yakın arkadaşıyım." Gülümsedi. "Kendimi bildim bileli arkadaşız. Annem tanıştığımızda 4 yaşında olduğumuzu söylüyor." Gülümsemesine karşılık verdim.

"Biz henüz tazeyiz. Birkaç aydır konuşuyoruz." Arkadaşız demeye dilim varmamıştı. Aramızdaki ilişki arkadaşlıktan daha farklıydı. Baba-oğul ilişkisi gibiydi biraz sanki.

"Sana güveniyor olmalı. Evi emanet ettiğine göre." Şaşkınlıkla ona bakmaya başladım. Olaya hiç bu açıdan bakmamıştım. Adam evini bana emanet etmişti. Bana güveniyordu.

Tam o sırada kapı çalınca ayağa kalkıp kapıya ilerledim. Bu sefer gelen oydu. Kapıyı açtığımda bana gülümseyip başıyla selam verdikten sonra girdi içeri. Salona geçmeden direkt odasına yöneldiğinde seslendim. "Arkadaşın geldi." Duraksadı, kısa bir an bana bakıp salona döndü. İçeri girdiğinde ben de peşinden adımladım. Sarılıyorlardı. Cennette bir kadın. Cehennemde bir çocuk.

"Özlemişim seni." dedi Deniz gülümseyerek. Demir cevap vermeden sarılmaya devam etti. Ben de sessizce koltuğa yerleştim. En yakın arkadaşıydı, kıskanacak bir şey yoktu. (Kıskancından çatlıyordu jdbjsn)

Onlar da aynı koltuğa yerleştiler. Kedi Demir, Demir'in kucağına atladı. Demir kafasını severken gülümsüyordu. Deniz ayaklandı. "Neyse seni de gördüm, kalkayım ben. Görüşürüz bir ara." Demir başıyla onaylarken ayağa kalktı. Deniz bana dönüp gülümsedi. "Kendine iyi bak Sarp."

"Sen de." dedim gülümseyerek. Cennetten uzakta, kendine iyi bak.

Deniz gittikten sonra Demir odasına geçip üzerini değiştirdi, yanıma gelip karşıma oturdu. "Ee, neler yaptın bugün?" dedim gülümsemeye çabalayarak.

"Bütün derslerim doluydu. Yoruldum. Sen?"

"Hiç. Oturdum öyle." Anam ağlamıştı ama olsundu. Evi pislik götürüyordu. Her yeri temizlemiştim, yemek yapmıştım....

"İyi bari, okula da gitmedin zaten. Keyfine bak bugün." Gülümsedim. Birden durgunlaştı, bakışları yüzümde dolandı. "Resmini çizmek istiyorum."

"Fazla çirkinim." dedim yüzümü buruşturarak. Hayır, çokta çirkin bir çocuk değildim ama çizilecek kadar yakışıklı da değildim.

"Değilsin Sarp. Çizmek istiyorum. Ama..."

"Ama ne?" dedim bakışlarımı yüzünde gezdirerek. Dudaklarını birbirine gömdükten sonra araladı.

"Boydan."

"Tamam, fiziğim iyi." Güldüm.

"Ve..."

"Ve?"

"Giyinik değil."

Daddy Issues (Gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin