Film sonunda bittiğinde esneyerek ona çevirdim bakışlarımı. Hâlâ televizyona odaklıydı. Sonunda başını bana çevirdi. "İzlediğim en gereksiz filmdi." Güldüm.
"Hayatımdan iki saat çaldı. Neden sıkıldığını söylemedin?" Omuz silkti.
"Sevmiş görünüyordun." Güldüm. Saate baktı. "Of, saate bak." Tam 00.00. Gözlerimi kapatıp dilek tuttum. Cennette saatler...
"Bayağı geç olmuş." Ayağa kalktım. "Yarın okulumuz var bir de. Kalkayım ben."
"Kalabilirsin." Şaşkınlıkla ona baktığımda bakışlarını kaçırdı. Yeni tanışmış sayıldığım bir adamla bir gece. Hoş, babamı hiç tanımıyorken onunla yıllarımı geçirmiştim. Bu adam hakkında daha fazla şey biliyordum. Daha bir baba gibiydi. Yine de ayıp olurdu yani.
"Yok ben kalkayım."
"Sen bilirsin tabi." Kot ceketime uzanıp üzerime geçirdim.
"Sağol her şey için." dedim gülümseyerek. İki saattir birlikte çerez yiyip film izliyorduk. Ama teşekkürüm öncesini de kapsıyordu. Hayatıma girmeseydi ot gibi yaşamaya devam edecektim. Hayatıma düşen cenneti bu adam.
"Yok canım, ne yaptım sanki." dedi omuz silkerek. Kapıya yürürken bileğimi hafifçe yakaladı. Dönüp ona baktığımda en ciddi ifadesiyle bana bakıyordu. "Sarp beni baba gibi görmene kötü bakmıyorum. Yine de bir ağabey olarak söylüyorum ki, bir problem olduğu an buradayım, bil bunu." Gülümsedim.
"Teşekkür ederim." Bileğimi tutan eli üzerine koydum elimi. "Babamdan daha baba olduğun için bana. Cennetini açtığın için." Raylardan itmediğin için. "Beni mutlu ettiğin için. Sağol, sağ ol Demir." Ekledim. "Ağabey." Gülümsedi.
"İyi geceler Sarp."
"Sana da."
"Ah, bıraksam iyi olacak."
"Gerek yok."
"Saat epey geç ama. Sokaklar serseri kaynıyor. Kadıköyde yaşıyoruz." Omuz silktim.
"Alışığız buraya işte." Gülümsedi.
"Olsun olsun." Ceketine uzandı askılıktaki.
"Gerçekten gerek yok. Yorma kendini."
"Sen de beni yorma da kal o zaman." dedi bir anda. Bakışlarımı laminantta gezdirdim. Ölçüp biçtim kafamda. Defalarca kez belki geldim bu eve, yemeğini yedim iki kere, çerezinden yedim, sarhoşken yanında oturdum, o kadar dışarıda da görüştük, beni arabasına da aldı... Adam zararsızdı. Hem o uyuyakalana kadar bekleyebilirdim.
"Peki." dedim sonunda. Ceketimi omuzlarımdan düşürdüm.
"Gel sana gecelik bir şeyler ayarlayalım." dedi, yürümeye başladı. Peşinden yürüdüm, odasına girdik. Odasına sırf beyaz renk hakimdi ve sadeliğiyle birlikte çok güzel bir odaydı. Yengeme arkadaşımda kalacağımla ilgili mesaj attım. Elime beyaz bir tişörtle siyah eşofman altı tutuşturdu. Kendi de kendine kıyafet ve yastıkla pike aldı. "Ben salonda uyurum. Bir problem olursa haber ver."
"Şey, salonda ben uyurum. Sen odandan olma bir de." Güldü.
"Sorun yok. Az uyuyakalmadım orada." Başımı iki yana salladım.
"Hayatta rahat edemem öyle. Burada yat." Bana el sallayıp odanın çıkışına yöneldi.
"Seni koltukta uyutmayacağım."
"Beraber uyuyalım!" Kendim bile ne dediğimi anlamadan yerimde sıçrarken o da duraksadı, ciddi olmamı sorgular gibi bana baktı omuz üzerinden. Sonra gülerek önüne döndü, yürümeye devam etti. Siktir ya!
"İyi geceler Sarp." dedi odadan çıkarken. Aceleyle üzerimi değiştirdim, kıyafetlerimi katlayıp beyaz berjere koydum. Sonra salona koştum. Kendine yer yapıyordu. Belime zor tutunan eşofmanı çekiştirerek karşısına dikildim. Yavaşça beni süzdü. Utandım.
"Ben salonda uyuyacağım. Ya da birlikte. Sen seç."
"Sarp cidden sorun yok."
"Benim için var." Gözlerini devirip tişörtünü üzerinden sıyırdı. İri gözlerimi oldukça yapılı vücudunda gezdirdim, hemen bakışlarımı ayaklarıma diktim. O vücut... Kahretsin.
Üzerini giyinene kadar karşısında öyle ayaklarımı izleyerek bekledim. Sonra odasına yürümeye başladı. Ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde bekliyordum. "Gelsene." diye seslendi bana odadan. Sevinçle yanına koşup yatağa girdim. O da ışığı kapatıp yatağa girdi, birbirimize arkamızı döndük. Yatak zaten çift kişilikti. Temas etmeden bile uzanabiliyorduk. Birden ürperdim, omuzlarım sarsıldı. Omuz üzerinden bana döndüğünü hissettim. "Ne oldu?"
"Ayaklarım üşüdü." diye uydurdum. Ayaklarımı ayaklarıyla yakalayıp baldırları arasına alarak ısıtmaya başladığında, yemin ederim cenneti hissettim. Hayatının en güzel dakikası ne deseler, o anı söylerdim. İyi ki tanışmışız dedim o an. İyi ki baba yerine layık görmüşüm bu adamı. Çocukluğumun hayaliydi ve adam gerçekleştiriyorlardı. Raylardaki adam ilk defa tam dibimde bitti, kolları arasına alıp sevgiye boğdu beni. Ve işte, cennet...
Kolumla kendimi geriye iterek sırtımı göğsüne yasladım. "Sıcacıksın." diye de bahane ettim. Cevap ya da tepki vermedi. Yalnızca ayaklarımı ısıtmaya devam etti. O da yeterdi. Babamdan görmediğim ilgiyi birkaç haftalık adamdan görüyordum ya...
*
Uyandığımda boğarcasına sarılmıştı kolları bedenime. Ahtapot gibiydi aynı. Yavaşça kolları arasında ona dönüp gözlerimi güzel yüzüne diktim. Bir adamın bu kadar güzel gelmesi gözüme, doğru muydu?
Elim yavaşça yanağına çıkıp köşe çene kemiğinden çenesine doğru bir hat çizdi. Oradan elmacık kemiğine uzandı parmağım. Kirpiklerinin gölgesi işaret parmağıma düşünce gülümsedim. Kaşları hafifçe çatılınca elimi indirip gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldı, uykusu tekrar düzene girdi. Başımı göğsüne yaslayıp kalp ritmini duymaya çalıştım.
Ve cennetin müziği kulaklarımı doldurdu.
Alarm kulağım ardındaki ritmin içine adeta sıçarken adam homurdandı, daha bir sıktı kolları arasındaki beni. Boğulma tehlikesi yaşarken kıpırdandım, dürttüm onu. "Demir, alarmın çalıyor." Hızla geri çekilip gözlerini bana dikti, bir oh çekip doğruldu. Benden korkmuş olmalıydı.
Ellerini yüzüne koyup ovuşturdu, telefonuna uzanıp alarmını kapattı. Bakışları bana döndü. "Senin okulu ne yapacağız?"
"Gitmesem olur." dedim omuz silkerek. İç geçirdi.
"Bırakırım seni. Ama duşa girmem gerekiyor. Kahvaltı da yaparız, zamanımız var." Başımla ağır ağır onayladım. Yataktan çıkıp banyoya adımladı. Ben de gitmesinden fırsat bularak burnumu bir anda yastığına gömüp kokusunu tümüyle ciğerlerime doldurdum. Tarçın kokuyordu. Mükemmeldi.
Yataktan çıkıp mutfağa adımladım, dolabı açıp kahvaltılıkları masaya dizmeye başladım. Sonra çay koydum, ekmeği de masaya bırakıp odaya dönerek üzerimi giyindim. Ben tişörtümü üzerime geçirirken belinde havluyla odaya girince tıpış tıpış kaçtım odadan, mutfağa geçtim. Yüzüne bile bakamamıştım. Isındığımı hissedebiliyordum.
Yazlığa gideceğim. Bu son bölüm olabilir. Olmasa bile sonraki bölüm kesin sonuncu olabilir. Bayrama kadar orada olacağım, belki yazamam diye diyorum.
Bu arada bana instagramdan da ulaşabilirsiniz; selin.nbhd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy Issues (Gay)
Teen FictionDÜZENLENDİ! "Cennet... Cennet senin için yeniden can buldu Sarp. Seni gördüğüm gün yıllar sonra kalbim yeniden hızla tekledi. Göksu'dan sonra ilk defa bu kadar hızlı çarptı. Kalbimin cehennemi beynime hücum etti ve kalbim senin için beyaza boyandı."...