söylenilen yalanlar

10.5K 361 82
                                    

Medya : Barış- Eflin  , Savaş - Derin

Arkadaşlar yanımda olan herkese gerçekten çok teşekkür ederim. Gerek vote gerek yorum gerek okumalarıyla yanımda olan herkeseeee

Keyifli okumalar :):):)))

Eflin'den...

Derin'le  bir dönerciye gelmiş yemek yiyecektik ama her zaman olduğu gibi yine bir parça yemek kursağımızda kalmıştı. Kimler böyle bir şey yaptı bilmiyorum ama Derin'in söylemek zorunda kaldığı yalanlar ortaya çıkarsa hiç iyi şeyler olmazdı. Savaş Bey'in babası hemen verdiği sözü tutması için sıkıştıracaktı.

Derin'i hemen hastaneye getirmiş ve ameliyata almışlardı. Derin'in ailesinin haberi olmuştu ama nasıl geleceklerdi hiçbir fikrim yoktu. Ben böyle düşünürken omzuma dokunan elle arkamı döndüm. Barış Bey elinde çayla bana bakıyordu.

" İç biraz için ısınsın " dediğinde

" Teşekkür ederim ama istemiyorum. Bir an önce uyansım istiyorum. Onu böyle görmek... Ne bileyim alışık değilim. O benim olmayam kardeşim" dedim ve ağlamaya başladım. Bir şey yapacağı zaman ilk başta beni düşünür kendini geri planda tutardı. Özellikle ailem öldükten sonra.

Ailem ölmeden önce üvey evlat olduğumu beni bırakan kişilerin zor durumda olduğunu benim hayatımın tehlikede olduğunu bu yüzden beni onlara vermek zorunda olduğunu benden her zaman haberleri olduğunu maddi her şeyde yanımda oldukları bir ailem olduğunu söylemişlerdi. Bu bilgiyi öğrendikten sonra Derin'le daha da yakınlaştık. O zaman anlamıştık ki bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu.

Bunu öğrendiğim zamanlar çökmüştüm sürekli ağlıyor ve bayılıyordum. Dayanamıyordum ve gerçek ailem de yanımda yoktu. Yanımda sadece Derin vardı. Ama şimdi o canıyla cebelleşiyordu.

Aslında ailemi merak ediyordum. Kızamıyordum da... Çünkü hayatım tehlikedeydi. Hangi aile evladını başka bir aileye bırakabilirdi ki? Onlar çok fedarkârdı. Bu yüzden Derin gibi ben de ailemin yanımda olmasını istiyordum. Çok fazla şey mi istiyordum?

Barış Bey " Derin'i tam tanımıyorum ama o güçlü olacaktır. Senin gibi bir arkadaşı var. Sahi ailesi nerede-? " Soracağı soruyu anlayıp hemen midemi tutup acıyla inledim. Ona yalan söylemek istemiyordum bu yüzden böyle bir yol bulmuştum

Neden yalan söylemek istemedin ona?  Diye kinayeli kinayeli konuşan iç sesim gerçekten tam cevap verilemeyecek sorular soruyordu. İç sesimi onun anlayacağı dilden susturup Barış Bey'e odaklandım

" Ne oldu iyi misin? Neren ağrıyor, miden mi? " diye sorularını sıralarken oyunu sürdürmek amaçlı yüzümü buruşturdum. Yalnız adam mafya. Ya böyle oyunlar hiç inandırıcı değilse ona göre? Ya, ya bana inanmıyorsa? Ne yapacağım şimdi ben? Derken aklıma gelen fikirle kendimi yere atıp bayılma numarası yaptım.

Bir anda sırtımda ve bacaklarımda eller hissettim. Daha sonra " Doktorrr! " diye bağıran Barış Bey... Allah'ım sen affet ama bunu yapmak zorundaydım.

Beni hemen bir odaya soktu. Bir yandan da doktora açıklama yapıyordu.

" Birden midesini tuttu ve bayıldı " dediğinde doktor olduğunu sesinden tahmin ettiğim adam

" Tamam şimdi anlarız niçin bayıldığını anlarız " dediğinde yaptığım planın aptallığına tükürdüm! Cidden mi? Hastanede mi? Ah! Ben bu akılla çok yaşamam.

Doktor gözlerimi açıp ışık tutunca gözlerimi kırpmamak için kendimi zor tuttum. En sonunda doktor

" Sanırım fazla ağlamış ve stres yapmış korkulacak bir şey yok. Birkaç saate kendine gelir" dedi ve odadan çıktığını duydum. Sonra birkaç ayak sesinden sonra yine kapı açılıp kapandı. Birkaç saniye sonra gözlerimi açıp Barış Bey'i odada göremeyince rahatladım.

Birkaç saat sonra

En sonunda bu kadar baygınlık yeter dedim ve odadan çıktım. Zaten Barış Bey her on beş dakika da bir beni kontrole geliyordu. Beni ayakta görünce Savaş Bey'le olan komuşmasına ara verip yanıma geldi

" İyi misin? " dedi ve vücudumu süzdü. Sanırım sağlığım iyi mi diye canım yaa- Ben iyice mallaştım. Şimdi de adama yürümeye başladım. İç sesim bile bana umutsuz bir vakaymışım gibi bakıyordu.

" İyiyim Barış Bey sorduğunuz için teşekkür ederim " dedim. Gülümseyip kolumdan tutup sandalyelerden birine oturtturdu. Hazır sırasıyken bunu neden yaptıklarını sormak için ağzımı açtım

" O adamlar neden bize saldırdılar? Neden Derin'i vurdular?" dedim ve gözümden üç damla yaşın düşmesine izin verdim. Uzanıp gözyaşlarımı sildi baş parmaklarıyla. Şefkatle bakıp

" Biliyorum, bunlar senin - sizin - için ağır seyler ama bu olanları unutmalısınız" dediğinde kaşlarımı çatmış ne dediğini anlama çabasındaydım. Ne demek unutun?

" Bakın Barış Bey, benim kardeşim orada canıyla cebelleşirken sizin bana burada ' bunları ununtun ' demeniz kusura bakmayın ama çok saçma.  Ne demek unutun? Kolaysa unutturun o zaman " diye sertçe çkışıp ameliyathanenin kapısının önüne geldim. Barış Bey'e olan sinirli bakışlarımı farketmiş ve kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Beş dakika sonra ameliyathanenin kapısı açıldı ve içeriden doktor çıktı.

Savaş Bey hemen doktora " Merve! Derin nasıl? " diye telaşla sorunca işkillensem de öncelik Derin'e ait olduğu için bu işi sonraya erteledim. Herkes merakla adının Merve   olduğunu öğrendiğim kadın 

( buradan canım kankam Merve'ye kocaman öpücükler😘😘 )

" Durumu iyi. Kurşunlardan bir tanesi sol bacağını sıyırmış, diğeri ise sol karın boşluğuna gelmiş ama sıkıntı yok," dedi ve gülümsedi. Sonra da birkaç hemşireyle acile gitti. O sırada Demir ve Deniz abiyi buraya gelirken gördüm. Demir abi

" Savaş, Barış ne oldu? Savaş asistanın neden vuruldu? " dedi merakla ama telaşı çok iyi saklamıştı. Savaş Bey

" Kuzey Sapkan yaptırmış. Derin bir uyansın bunun hesabını fazlasıyla ödeteceğim" dedi. Sesinde intikam arzusu vardı. Demir abi kafasını sallamış ve elinde telefonla bir şeyler yazıyordu. Bana gelen titremeyle telefonuma mesaj geldiğini anladım

Kimden: Demir abi

Eflin hadi abim sen eve git. Derin uyansın ben seni haberdar edicem hadi
Diye yazmıştı. Ben de

Kime: Demir abi

Olmaz! Kardeşim burada yatarken ben bir yere gidemem diye yazdım ve dikkat çekmemek için ona bakmadım. Barış Bey

" Kiminle mesajlaşıyorsun sen!?" deyince afalladım. Ona ne? Kaşlarımızı çatmış birbirimize bakıyorduk.

" Pardona burada sizi ilgilendiren kısım? " dedim. Yani buraya geleli daha kaç gün olmuş adama bak. Mafya bozuntusu. Verecek cevabı olmadığından sinirli bakışlarını atmaya başladı.

Amliyathanenin kapısı açılı içinden sedyeyle Derin çıkınca  hepimiz başına toplandık. Savaş Bey hemşireye

" Ne zaman uyanır?" dediğinde hemşire

" Şimdilik narkozun etkisinde olduğu için beş saat sonra uyanacak" dedi ve konuşurken Barış Bey'e kaçamak bakışlar atıyordu. Sinirlenmiştim. Sinirlenmiştimde ban neydi ama yine çatılmış kaşlarımı ondan alamıyordum. Benim bakışlarımı farkedince hızlıca burayı terketti.

" Sanırım beni kıskandın ha Eflin ?" deyip gülümseyince içimin eriďiĝini hissettim. Ama ukalalığı karşısında

" Ne münasebet?" dedim ve yanından uzaklaştım. Nu adama yakın olmamalıydım. Zira etkisine girdi mi çıkması zor oluyrdu. Bunu çok kısa bir zamanda öğrenmiştim.

Derinden

Karanlığın içindeydim. Yürüyordum önümü göremiyordum ama yine de yürüyordum. Uzaktaki ışık beni kendine çekiyordu ama içimdeki bir ses o ışık seni rahat ettirecek türden değil sen karanlığa git karanlın nam-ı diğer Savaş...

Dedi ve ben yavaşça gözlerimi açtım. Etrafıma baktığımda görüş alanıma direkt Savaş Bey geldi. Gözlerindeki rahatlamışlık hissi beni gülümsetmişti.

Hemen bir doktor çağırmışlar ve kontrol ettirmişlerdi beni. Koluma yapılan iğne ile kendimi karanlığa bırakmam uzun sürmedi....

MAFYA PATRONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin