Sabah uyandığımda Eymen'in kaslı kollarının arasındaydım. Yüzüm kızardı hemen, yani öyle hissettim. Beni en son dövdükleri yerlerim hâlâ acırken dudaklarımdan istemsizce garip bir ses çıktı. Bu sesin Eymen'i uyandırdığını düşünsemde o çoktan uyanmıştı zaten. Beni kendine daha çok çekip saçlarımı okşarken geçti diye beni avutuyordu.
"Günaydın prenses"
"Ohayo"
"Ohaya mu? Küfür anlayışın mı bu?"
Kıkırdadım çünkü komikti.
"Şapşal, Japonca'da günaydın demenin bir şekli o." daha çok güldüm.
"Seninle öğreneceğim çok şey var gibi."
"Belki de çok yoktur. " bunu ciddi bir şekilde söylemiştim. Neden bilmiyorum.
"Tahmin ettiğinden bile çok. Ee yeter bu kadar gevezelik, bu torbada bir kaç parça kıyafet var, ne renk seversin bilmediğim için kendi sevdiğim renkleri seçtim. Hemen hazırlan çıkmamız gerek." dedi ve bana siyah bir poşet uzatarak dışarı çıktı. Poşeti açtığımda içinden siyah dar bir kot, açık mavi bir tshirt, tshirtünkinden daha koyu hatta laciverte yakın tonda bir kazak, siyah palto ve botlar vardı. Zevki gerçekten güzeldi. Hemen giyindim ve Eymen'in yanına odadan dışarıya çıktım.
"Bu ne hız?"
"Öyle mi?"
"Bunu sevdim ama gitmemiz gerek." kolumdan beni tuttu ve hızla yürüyerek havaalanına doğru gitmeye başladık. Açıkçası hangi şehirde olduğumu bile bilmiyordum daha doğrusu hatırlamıyordum ama içimde zerre kadar korku yoktu. Kaçmak istiyordum ama Eymen yanımda olduğu sürece.
Havaalanına ulaştığımızda artık mutluluk içimi kaplarken duyduğum o ses bütün mutluluğumu götürdü.
"Kaçabileceğini mi sandın küçük hanım? Ailen seni görmemek için yüklü para ödedi. "
Bu Şebnem'in sesiydi. Orayı yöneten kişi.
Eymen beni birden çekerek koşarken önümü o günkü adamlar kesti. Birden saçımı tuttu ve çığlık attım. Ama işe yaramadı. Eymen'in çığlıkları arasında yediğim sert tokat ve gücümün tükendiğini hatırlıyorum.
*************
Uyandığımda o puslu kötü kokulu yerde, Eymen'in kanlı kucağında uyandım. Hem onun hem benim kanım. Eymen "Uyu Efsun. Korkunç günler bizi bekliyor. Lütfen uyu." derken sesi yalvarır gibi çıkıyordu zaten uykum olduğu için çok direnmedim.
"Sana yine şarkı söylememi ister misin prensesim?"
Başımı evet anlamında salladım. Eymen saçlarımı severken bir şarkı daha söyledi bana.
Her gece oturup odamda
Sarıyorum yaralarımı
Ve yeniden topluyorum kendimi
Fakat her allahın günü
Sanki çamurdanmışım gibi
Paramparça ediyor bu şehir beni
"Devam et" dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.
Hep söylerdin hayat dediğin
Uzun ince bir yol diye
Artık ben yolumuda kaybettim
Kendimi de
Şarkıyı bilmememe rağmen dudak oynatarak devam etmeye çalıştım. Ama başarısızdım. Eymen nakarata gelmişti ama sesi hâlâ sakindi.
Düşüyorum durmadan dipsiz kuyularda
Uyansam uyansam
uyansam ve haykırsam
Yalan yalan
Gördüğüm bildiğim her şey yalan
Son dizeyi söylerken uyku beni tamamen esir almıştı.
Her gece oturup odamda
Soruyorum kendime
Bu hayattan ne istiyorum diye
Ama her allahın günü
Karışıyor her şey birbirine
Dönüp duruyorum yok yere.
"Umudun gittiği yerde mutluluk yaşamaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELI
ParanormalTımarhanede hayatta kalmaya ve bunu ona yapanlardan intikamını almaya çalışan bir kız.