Nihayet cafeden çıkmıştık. Saat yaklaşık 21.30 civarıydı.
"Eymen deniz kenarına gidelim!" Eymen kocaman açtı gözlerini.
"Ne? Bakma öyle. Gidecektik ya zaten."
"Olur." dedi umursamaz bir tavırla.
Mete'nin bana doğru yöneldiğini fark ettim. Üstündeki rüzgarlığı çıkardı.
"Benim görüşmem gereken biri var. Siz takılın. Çok geç kalmayın." ceketini bana giydirdi.
"En az on beden büyük geldi bee" dedim gülümseyerek. Eymen kulağıma fısıldadı;
"Böyle daha seksisin bebek" kahkahayı da patlattı.
"Görüşürüz. " dedi ciddiyetle Mete ve gitti. Çok seviyorum ya bu çocuğu.
Eymen'le başbaşa kalmıştık. Bankta oturuyorduk. Yanımda duruyordu. Her şeyim. Hava soğuktu ve beni koruyan tek şey Mete'nin mis gibi kokan ceketiydi. Eymen'i izliyordum sessizce. O bunun farkında değildi tabii ki. Rüzgar saçlarını dağıtıyordu. Gözleri sulanmıştı ve yeşili daha çok belirginleştirmişti. Tüm dikkatini toplamış denizi izliyordu. O kadar masum ve şirin görünüyordu ki. Dayanamayıp ona iyice yaklaştım ve yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra başımı omzuna koydum. Öyle garip tepki verdi ki. Çok komikti. Kıkırdamaya başladım. Başımı öptü ama davranışları bir garipti. O da gergindi elbet. Bir şey demedi. Uzun uzun oturduk ve denizi izledik.
Gözlerimi açtığımda güneş doğmuştu. Tanrım, bir gün daha boşuna gitmiş! Üzerimde hâlâ dün giydiklerim duruyordu. Lavaboda yüzümü yıkayıp üstüme Mete'nin aldığı Doctor Who tshirtünü geçirdim ama altımdaki şortu çıkarmadım. Salona doğru yürüdüm.
"Bensiz götürüyorsun hani!" diye sırıttım. Mete elindeki poşeti uzattı.
"Seni de düşündüm. Al işte patatesli poğaçan ve çikolatalı sütün." diyip bana uydu.
"Çikolatalı sütün " dedi Mete cevap vermemi bekleyen gözlerle.
"Yaşı olmaz!" diye haykırdım.
"Bu arada onları yiyince dolapta senin için bir şey var. Önce onlar bitecek ama."
Yinede onu dinlemeyip dolaba koştum. O da arkamdan koştu ama çoktan dolabı açmıştım. Karşımda bir dolap dolusu tatlı şey vardı. Rüyada mıyız lan? Bildiğin tatlı dolu dolap. Çikolatalı sütler de eksik değil. Ben bunun karşısında büyülenirken Mete'nin köprücük kemiğimi öpmesiyle irkildim. Ben dolabın büyüsünden fark etmemişim ama Mete belime sarılmış zaten. Irkildiğimi fark edip geri çekildi.
"Özür dilerim dayanamadım."
"Eymen nerde?"
"Bilmiyorum dün geceden beri gelmedi."
"Peki şey dün ne oldu? "
"Uyuya kalmışsın. Eymen'in işi varmış, beni aradı. Gelip seni aldım ama Eymen ortalarda yoktu."
"Beni bırakıp gitmiş mi?"
"Önemli bir işi vardır mutlaka. Şey üstünü değiştirmedim rahatsız olursun diye. "
"Teşekkür ederim."
Eymen'e ne oluyordu böyle?
Bütün gün Mete'yle bütün haftanın gazetelerinde ki bulmacaları çözdük, Leonardo DiCaprio'nun filmlerini izledik ve dolaptaki çoğu şeyi yedik. Nasıl bir açlıksa artık. Bütün gün Mete'ye belli etmesemde Eymen'i düşünmüş onu özlemiştim. Nerede olabilirdi bu çocuk? Mete bunu hissetmiş gibi dönüp "merak etme, gelecek." deyince ona tatlı tatlı güldüm. "Izin verirsen biraz uyumak istiyorum." deyip cevabı beklemeden odaya doğru yürüdüm. Hava sıcaktı ama rüzgar o kadar sert ediyorduki üşümeme neden oluyordu. Battaniyenin altına girip sessizce ağlamaya başladım. Ben tam uykuya dalmak üzereyken kapı aralandı ve içeriye Eymen'nin bana seslenen seni geldi. "Efsun uyuyor musun?" deli gibi onu istiyordum ama olmazdı. Uyku rolüne geçtim. Gelip yanıma yattığında üstünde tshirt olmadığını fark ettim. Irkilmiştim ama tepki vermedim. Kollarını bana doladı ve uyumaya başladı. Muhteşem lavanta kokusuyla uykunun güzel kollarına bıraktım kendimi.
Gece yarısı çığlık çığlığa uyandım ama bu çığlıklar Eymen'in de Mete'nin de değildi. Benimdi. Kabus görmüş olmalıydım. Yanımda Eymen yoktu. Lavaboya gitmeye karar verdim. Lavaboya doğru giderken ışığın yandığını gördüm. Banyo ve lavabo birleşikti bu yüzden çat kapı girmek istemiyordum. "Eymen?" diye seslendim ama ses gelmedi.
"Giriyorum bak. 3'e kadar sayıp giriyorum."
"1"
"2"
"3!"
Birde ne göreyim. Eymen banyo küvetinde kanlar içinde yatıyor. Hemen koşup onu dürttüm ama gözlerini açmadı. ""Meteeee!"" diye bağırdım ama Mete beni duymadı. Hemen koşup Mete'nin odasına girdim. Balkonda sigara içiyordu. Arkasından dürttüm ve "Eymen iyi değil. " dedim. Ben banyonun yolunu tutarken Mete'de arkamdan geldi. Eymen'i kucaklayıp evden çıktı bende taksi çağırdım. Taksi gelince binmelerine yardım ettim. "Evden sakın çıkma Efsun. Sakın çıkma."
Mete'nin son sözleriydi bunlar. Eve girip kapıyı kapattım. Banyo'da bir şeyler aradım ve aradığımı buldum. Küvetin dibinde bir şırınga duruyordu. Ah be Eymen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELI
FantastiqueTımarhanede hayatta kalmaya ve bunu ona yapanlardan intikamını almaya çalışan bir kız.