👉
Çekik gözlerimi araladığım zaman boynumun ne kadar ağrıdığını farkettim.
Televizyondan gelen sesler de boyun ağrıma bir yenisini eklemişti.
Uyandığım mavi koltuğu görünce , içimden küfür ettim.
Lanet olsun ben Yoongi'lerde mi kalmışım ?
SeoRa Abla'yı bulmalı ve özür dilemeliydim. Annemin 'Misafir Nezaketi' kitabı sayfa 125...Üstümdeki örtüyü atıp yavaşça kalktım ve koridora ilerledim. Beni mutlu eden tek şey evlerimizin aynı şekilde olmasıydı.
Koridorda tereddütlü adımlar atarken , banyonun kapısı açılmıştı.
SeoRa Abla olmasını umarak bakmıştım ki kafam o ıslak göğüse çarpana kadar.
Yoongi... Duştan yeni çıkmış saçlarından su damlayan bornozlu Yoongi.
"Anne..." Hemen kendime gelip koşarak kendimi aynı mavi koltuğa attım.
Kaçabilmiştim.
Ama o geliyordu işte.
"Sen hala gitmedin mi ?" Yalancıktan öksürüp durumu korkutucu durumundan kurtarmaya çalıştım. Olmadı. "Ah... SeoRa Unni'den özür di-" Lafımı kesip elleriyle saçlarını karıştırdı. "Özür dileme. İnsanlık hali değil mi ? Ben olsam bende benim omzumda uyuyakalırdım." Sesli öksürdüm. Tanrım,beni boğarak mı cezalandırıyorsun ? Öldür beni.
"N-ne ?" Kahkahasını duydum. Adımları salondan çıktığında derin derin nefeslendim.
Tanrım ; şaka filan yapıyor olmalı. Kesinlikle öyle bir şey olamaz ! İmkansız.Hemen mavi koltuktan kalktım ve elimle yüzümü kapatım son bir kez güldüm. Ardından kapıya ilerledim. "Nereye ?"Elim kapı kolunda kalmıştı. Lanet olsun... Çok utanıyordum. "E-eve." dediğimde havluyu bir kez daha saçlarından geçirdi. "Annen işe gitti. Anahtarı sana bıraktı. Evde yemek yiyemezmişsin , dolap boşmuş. Bir şeyler hazırlamışlar. Mutfakta." dediğinde başımı salladım. Yavaş ve titrek adımlarla kapıdan geçtim.
Kahvaltı masası hazırlanmıştı.
Neşeyle sandalyelerden birine oturdum ve masadaki yiyeceklerden ağzıma götürdüm. "Kimchi pankeki~" Neşeyle gülerken ağzına bir parça daha götürdüm ve gülümsedim.
Yoongi'nin kahkahası kulaklarımı doldurduğunda kafamı ona çevirdim. Gözlerimiz buluştuğunda kafamı hemen başka yere çevirdim.
Duvardaki büyük nota şeklindeki saate bakıyordum. 8.56 ?
56 ?!
"4 dakika..!." Hemen masadan kalktım ve anahtarı elime aldım. "Ben kaçar !" Evin kapısından çıkıp asansöre ilerledim ve tuşa bastım.
Gelmesini beklerken heyecanla yerimde zıplıyordum.
Kapı açılır açılmaz bindim ve evimizin katına indim. Koşarak eve girdim ve çantamı taktım. Kapıyı kilitleyip yeniden asansöre bindim ve aşağı indim.
Asansör kapımın önünde yeşil saçlı ve üzerinde bizim okulun forması bulunan bir adet Yoongi beklemezdim. Aklımın en uç köşesinden dahi geçmezdi.
Okul formasıda onda çok swag durmuştu. Nedense...
"Gecikiyorsun." Kapanmak üzere olan asansör kapısını umursamadan bileğime uzandı ve beni asansörden çıkarıp koşarak bir tane siyah arabaya bindirdi.
"N-ne oluyor ya ?!" Her şey o kadar hızlı gelişmişti ki ,başım dönüyordu.
"Kemerini tak. Okula gidiyoruz."Dediğini yapıp kemerimi taktım. "Reşit değilsin." dediğimde omuz silkti. "İyi sürdükten sonra ne anlamı var ki." Başımı salladım.
"Mantıklı." Ekledikten sonra duraksadım. Ben onun omzunda uyumuş muydum ? Ciddi anlamda , böyle bir şey olması mümkün müydü ?
Ah , tabii ki de hayır ! Sadece beni gıcık etmek için yaptı. Çünkü o bay çimen kafa Yoongi. Ondan asla nazik bir şey beklemeyin.
Araba ani bir fren yaptığında öne savrulan bedenimi kemer tutmuştu.
Sağ elimi kalbime götürüp bastırdım."Bizi öldürmek mi istiyorsun ?" Homurdanışıma karşışık göz devirdi. Kapıyı açıp indiğinde kemerimi açıp çantamı sırtıma geçirdim ve kapıdan çıktım.Jjang! Bütün dikkati üzerimize çekmiştik bile.
Umursamaz tavrımı takınıp kapşonumu geçirdim ve ellerimi cebim tıkışırıp hızlı adımlarla sınıfa ilerledim.