yedi : psychology

8.2K 549 48
                                    

👉


Yoongi ne kadar gitmesini söylesem de gitmemiş , peşimde kuyruk gibi dolanmaya devam ediyordu. Bende ne yapacağımı bilemediğim için tekrardan amfi tiyatroya gidip basamaklarda oturmuştum. Yoongi hala yanımda uykuyla baş ediyordu. "Yoongi , eve git ve uyu. Tüm enerjimi emiyorsun cidden." diye mızmızlandığımda beni duymamıştı , uyuyakalmıştı. "Kalk !" Omzundan tutup onu sarsatak uyandırma girişimim feci bir şekilde sonuçlanmıştı. Başı bir anda geri düşüp arkadaki basamağa çarpmıştı.

Bir anda sızlanarak kalktı. "Acıdı." Yeşil saçlarının arasına ellerini daldırdı ve saçlarını dağıttı. "Aish lanet olsun..!" Bakışları beni bulduğunda kahkaha attım. Fazla , komikti ? "Eve gitmeyecek misin , hala ?" dediğinde omuz silktim. "Üniformam üzerimde , çantam sırtımda. Yani sorun yok. Üstelik saat 5. Bir saat sonra yola çıkarım zaten." dedim ve önüme döndüm. "Ders dokuzda başlıyor." dediğinde başımı ona çevirdim. "Hadi canım."
Kıkırdadığında bende kıkırdadım ve esnedim. "HoSeok uyanmıştır." dedim ve elimi cebime atıp telefonu çıkardım. HoSeok'un telefon numarasını tuşlayacakken telefon Yoongi'nin eline geçip kilitlenmişti. "Ya !" Bağırdığımda başını omzuma yasladı. "Cidden. Azıcık uyumak istiyorum." dediğinde omzumu kafasına geçirdim. "Kafanı omzumdan kaldır." dediğim sert bir şekilde. Hiç bir tepki vermediğinde sinirle kafasını ittirecekken kollarını belime doladı.
Kokusuyla devre dışı kalmaya başlamıştım. Onu ittirecek gücü kendimde bulamıyordum. "Y-yoongi." diyebildim ancak. Hala sessiz kaldığında uyuduğunu anlamıştım. Şu an bir çocuk gibiydi. Çok sevdiği annesine sarılır gibi bir pozisyonda uyuyordu. Sessizce kıkırdadım ve tekrardan titreşen telefonuma baktım.

Kyung Mi : onu hak eden sendin Hye.

hhyerim : sevmediği bir adam için yakın bildiği arkadaşını yüz üstü bırakan bendim sanki ,hıh.

Telefonu hızla kitledim ve cebime atarken Yoongi'nin kıpırdandığını hissettim. "Ya , uyan." diye fısıldadım kulağına. Sadece kollarını gevşetmişti.
O bana böylece sarılırken hareket edecek alanım kısıtlanıyordu ve canım sıkılıyordu. Üstelik uykum da yoktu. Cidden... "Yoongi-ya." diye tekrar fısıldadım kulağına. Kulağı kaşınmış olmalıydı ki , eliyle kulağını kaşımıştı. Kedi gibiydi.
Neden Yoongi normal bir insandan farklı her tatlı şeye benziyordu ?! Lanet olsun , bu ne kadar uzun bir tanımdı... Yoongi bende kafa yapmaya başlamıştı bile.

Ondan aşırı doz alırsanız , zihniniz karmaşıklığa sürüklenirdi.

"Hm." dedi Yoongi bir anda. "Bana seslendin ?"dedi başını kaldırarak. Kafamı ona çevirdim. "Ha ? Ha, uyan diye demiştim." Kollarını benden çektiğinde alışık olduğum boşluk hissine geri düşmüştüm. "Ben okula gidiyorum." dedim bir anda. Saat daha beş buçukken hemde... "Hm. Gidelim o zaman." dediğinde elimi havada sağa sola salladım. "S-sen uyu. Ben tek giderim." Gökyüzünü işaret etti. "Havada hala ay varken mi ? Karanlıkken mi ? Deli misin ?" Ardarda sorduklarından sonra başımı yukarı aşağı salladım. "Deliyim."

(...)

Yolda yürümeye devam ediyordum , Yoongi'de arkamdan yürüyordu. "Eve git."
"Asla."
Bütün yol boyunca bu şekilde inatlaşıyorduk. Eve gitmemi söylüyordu. Bense asla , diyerrk yanıtlıyordum. Beni bir anda bileğimden tutup çekiştirdi. Bir demir kapıya ilerlediğinde ne olduğunu şaşırmıştım. Cebinden çıkardığı anahtarı kapıya soktu ve ikimizde içeri girdik.
"Y-yoongi." sadece bir lambayla aydınlatılmış uzun bir koridordan geçiyorduk. Seul'da böyle bir yer var mıydı ? Karanlık kısma gelince iyice Yoongi'ye sokuldum. Elini bileğimden elime indirdi ve sıkıca tuttu. Kendimi güvende hissetsemde korkuyordum. "Bu ne c-ciddren .?!" Titrek çıkan sesimle birlikte kıkırdamış ve tek elini belime atmıştı. Hala korkuyordum ama.
Elindeki anahtarın diğerini -önümüzde kapı olduğunu bilmiyordum , deliğe sokup kilidi açtı.
Bir anda fazla gelen aydınlıkla yüzümü buruşturdum ve içeriye göz attım.
Burası bir stüdyoydu. Kesinlikle Suga'nın tarzına göre döşenmiş , şık bir yerdi. Üstelik bir yeraltı stüdyosuna göre temizdi de.
"Oha padler..!" direk padlere koşup elimi masaya koyup padlere eğildim. "Tanrım..." Gerçekten en son modellerdendiler ve pek çok işlevi vardı. Sadece bu padle tek bir müzik yapılabilirdi. "...bu müthiş !" Yoongi yanıma geldi. "Bilir miydin ?" dediğinde baygın bakışlarımı ona gönderdim. "Ehem. Bunu bana mı söylüyorsun..?" Sahte bir sırıtış gönderdim. Padlerden uzaklaştım ve arkadaki koltuğa ilerledim. "Bir şey çal." dedi bana Yoongi. Bana elindeki kağıdı uzattı , sözlere uygun bir şey mi yapmalıydım..?

Kağıdı kapıp padlerin başına geçtim ve sözleri okumaya başladım.

"Takılıp düşeceğini bilsen de koşmaya devam et.*..."
Elimi pade uzattım ve uygun bir kaç tuşa tıkladım. Ritim oluştuğunda kağıdı ona uzattım. O etkili biçimde söylerken ben de bir kaç tuşa daha basarak ritmi canlandırmıştım. Ritmi olduğu gibi bıraktım ve onun sesini dinlemeye başladım.
Ritime uyum sağlayan bir sesinin olması ve aralıksız söyleyebilmesi büyük bir yetenekti , etkileyiciydi de.
Onu izlediğimi farkeden Suga rapi kesip bana gülümsedi. Bende ona gülümsedim. Kağıdı bana uzattı ve kaldığı yeri işaret etti. Kulaklığı kulağıma yerleştirdi ve ben söylemeye başladım.
Pek iyi rap yapamazdım , ama kötü de değildim. Fakat vokalim muhteşemdi.
Müziğin durmasıyla durmuştum. Kötü bakışlarımı Yoongi'ye gönderdim. Eliyle 'kötü' işareti yaptı. "Peki." kulaklığı ona uzattım ve derin derin nefeslendim. Duvarlarda bazı resimler asılıydı. Arkadaşlarıyla çekilmiş resimler , kendi resimleri. İncelerken elini omzuma koydu. "Saat 5:54." dediğinde gözlerimi kırpıştırdım sadece. "Zaman geçmek bilmiyor..." dedim ve bıkkın bir nefes verdim. "Ee , sen napıyorsun burada ?" dedim ve koltuğa oturdum. "Benim stüdyom. Her gün şarkı yapıyorum ,ya da üzerinde çalışıyorum. Öyle işte." dediğinde sorma gereği duydum. "Adın neden Suga ? Meşhurum filan demiştin."
"Cidden hiç araştırmadın mı ?"
"Neyi ?"
"Beni." Garip surat ifademi ona gönderdim. Google'da 'Suga' adını arattım.
Karşımda 'rapper' başlığıyla onu görmek , garip hissettirmişti. "Okulumda öğretmenim beni şirketlere tanıttı. Bende hepsini reddettim. Nasıl ama ?" dediğinde güldüm. "Yani karşımdaki çocuk bir ünlü , öyle mi?" Başıyla onayladı. "Ünlüler uykucu ve tembel ve soğuk mu oluyorlar yani ? Sevmedim. Kesinlikle antin olacağım." dedim ve sahteden güldüm. O da aynı şekilde bana güldü.
Göz kapaklarım ağırlaşırken üzerime atılan bir battaniyeyle sersemledim. "Azıcık kestir." Gülümsedim , düşünceli olması hoşuma gitmişti. "Merhametli ünlüler de varmış."

Örtüyü üstüme çektim ve gözlerimi kapattım. Huzurla uykuya dalmıştım ,kokusunu duyabiliyordum...

sound || min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin