(...)
Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda, hiç bir ağrı hissetmediğim için mutlu olmuştum. Masmavi duvarların arasında, bembeyaz bir hastane yatağında öylece uzanmış yatıyordum. Ağrımayan kolumu kullanarak elimi alnıma koydum ancak hissettiğim gazlı bez ile elimi hemen geri çektim.
Pekala, ne olmuştu bana?
"Uyandın mı?" Kısık sesle konuşan Yoongi'ye baktım. "U-uyandım." Dedim kekeleyerek. Titreyen elleriyle ayağa kalktı. "Beni ne kadar korkuttuğundan haberin var mı?"
"Ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yok..." dememle birlikte kollarını bana dolamıştı. Ama ben hiç bir şey hissetmiyordum.
"Seni seviyorum, seni seviyorum, seni seviyorum... Lütfen..." diyen sesini duyuyordum Yoongi'nin. Hemde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ama bana sarılan Yoongi son derece sakin bir Yoongi'ydi.
"Uyan...lütfen! Gözlerini açmak bu kadar zor olamaz. Uyan artık!" Diyordu. Ama karşımdaki Yoongi benden ayrılmış ve karşıdaki koltuğa oturup, soğuk bakışlar atmaya başlamıştı. "Neler oluyor?" Diye sorduğumda karşımdaki Yoongi omuz silkmişti. Ama dışarından gelen Yoongi'nin sesi devam ediyordu. "Neden uyanmıyorsun?! Aç gözünü, kendine gel... Fazla bir şey istemiyorum senden..." dediğinde gözümden damlayan bir yaşın yanağımda süzüldüğünü fark etmiştim. Kafam karışıktı ve düşünmemi de engelliyordu. "Uyanmalısın. Zor değil... Ben buradayım. Acı çekersen sana yardımcı olacağım. Elini tutacağım, sana sıkı sıkı sarılacağım. Hadi... Çok beklettin bizi. Rengin soluyor, kolunda serum var, sadece nefes alıp vermekten başka bir şey de yapmıyorsun. Beni duyduğunu düşünmek istiyorum..."
"Yoongi ben yaşıyorum! Buradayım!" Dediğimde ise karşımdaki Yoongi bana yaklaşmış ellerimi tutmuştu. "Onu dinleme. Beni dinle. Ben gerçek Yoongi'yim."
"Bende buna inandım gerçekten." Deyip ellerimi sahte Yoongi'den kurtardım. "Doktorlar sevdiğin bir kişi senin yanında olursa daha çabuk uyanacağını söylediler. Belki de sadece yalandı, ama inanmak istedim. Annen aşağıda kafeteryada. Onu sakinleştirmeye çalışıyor annem. Her an bayılacak gibi..." Elimi alnıma koyup ağlamaya başladım.
Çıkardığım rapor şuydu: ben hastanedeydim. Durumum kritikti, annem fenalaşmak üzereydi ve Gerçek Yoongi benim yanımda öylece duruyordu. Ve ben sadece rüyama hapsolmuştum.
Ah... Umarım bu tahminim doğrudur.
"Sen buradan gidersen bende seninle gelirim Hye." Dedi gerçek Yoongi. "Seni asla yalnız bırakmam. En azından beni önemsiyorsan uyan, elimi tut ve tüm acılarını görmezden gelelim."
"Seni neden önemsemeyeyim ki salak!" Diye bağırdım olduğum yerde. "Uyanmak istiyorum." Diye mırıldandım. "Kapa çeneni." Dedi sahte Yoongi. "Sen kapa çeneni gerizekalı!" Deyip sahte Yoongi'ye baktım. Bana yaklaşıyordu. "Uyanmak istiyorum. Uyanmak istiyorum. Uyanmak istiyorum!"
(...)
Gözlerimi açtığımda aynı odanın içindeydim. Bu sefer hava daha sıcaktı ve yanı başımda ağlamaktan gözleri şişmiş bir Yoongi vardı. Diz kapağım ve belimde öylesine kötü bir ağrı vardı ki, istemsizce yüzümü buruşturmuştum.
Yoongi'nin gözleri şaşkın şaşkın üstümde geziniyordu. Tepki yoktu. Şişmiş gözleri ile öylece bana bakıyordu. Yine uyanamadığımdam şüphelendim. Ama kenetlediği parmaklarımızı okşanasıyla anlamıştım bunların gerçek olduğunu. "U-uyandın..." dediğinde konuşmaya kalkıştım ama kuruyan boğazımı hiç bir şekilde kullanamıyordum.
Yoongi ağzımı açıp konuşamadığımdan anlamış olmalı ki, kenardaki sürahiden yanındaki bardağa azıcık su doldurmuş, kendi elleriyle içirmişti bana. Yaşadığımı hissediyordum.