Anneme sıkı sıkı sarılırken dikkatli olmasını ve kendine iyi bakmasını tekrar etmeyi ihmal etmiyordum. Kısa süre daha burada kuzenlerimle kalacaktı ve ardından eve geri dönecekti. Ben ise okulu daha fazla aksatamayacağımdan dolayı eve Yoongi'lerle dönüyordum.
Yoongi ve annesi bana bakacaklarını söylemişlerdi, gerçi hastanede geçirdiğim iki haftanın ardından gayet iyi ve taze hissediyordum ancak yine de annem beni onlara emanet etmişlerdi.
"Dikkatli gidin," dedi annem Yoongi ile annesine bakarak. "Ara beni mutlaka," diye ekledi omzumu tutarken.
"Arayacağım. Seni seviyorum," dedim annemin saçını düzeltirken. Burada kalmak onun için yorucu olacaktı ancak halamı öylece bırakıp gitmek de pek uygun değildi.
Annemin verdiği evin anahtarını da çantama attım ve Yoongi ile annesinin peşine takıldım.
Onlarla zaten önceden vedalaşmıştım o yüzden tekrar odalarına girip vedalaşmak zorunda değildim. İçim rahat bir şekilde elimde bavulumu tutarak Yoongi ve annesine ayak uydurdum ve hastaneden çıktık.
Yoongi hastanenin yanındaki taksi durağından bize bir araba ayarlamıştı ve hepimiz binmiştik. Otobüs biletlerini internetten almışlardı ve binmemize yaklaşık bir saat vardı.
Taksi ilerlerken bastıran uykuma hakim olmak bana zor geldiği için kafamı cama yaslamıştım, araba tümseklerde sıçradığında kafam çarpsa da bunu pek önemsememiştim, sadece dinlenmek istiyordum.
Otobüslerin durduğu yere geldiğimizde kenardaki kafeye oturmuş, kalkmasına daha kırk dakika olan otobüsü bekliyorduk.
Gece yolculuğu olacaktı ve ben gece yolculuklarına bayılırdım. Ne yazık ki eskisi gibi keyifli bir yolculuk geçiremeyecektim. Hala ağrılarım vardı ve her ne kadsr iyiymişim gibi davransam da aslında pek harika hissetmiyordum. Yoongi'nin psikolojisinin ssrsıldığı bir dönemden geçiyorduk. En minik bir olumsuzluk bile onu çok rahatsız edebilirdi bu yüzden gülümsüyor ve baş ağrısını yatıştırmak için su içiyordum.
Kafede otururken Yoongi ve SeoUn Unni kahvelerini içiyorlardı ancak ben otobüste sadece uyumak istediğimden kahve içmemiştim. Onun yerine Yoongi bana bir bardak ılık süt almıştı. Kahve yerine bunu almak her ne kadar garip olsa da iş sağlık olunca hepsi önemliydi. İşin güzel yanı bunu almasını ben söylememiştim, elinde aniden ılık bie bardak sütle gelmişti. Beni düşünmesini seviyordum.
"İyi hissediyor musun HyeRim?" Dedi SeoUn Unni. Gülümseyerek başımı hafifçe salladım. "Evet, evet gayet iyiyim. Zaten öyle abartılacak bir şey de kalmadığı için rahat hissediyorum."
"Bunu duymak iyi hissettirdi," dedi SeoUn Unni.
(...)
Otobüs kalkalı daha beş dakika olmuştu ve muavin biletlerimizi kontrol etmişti. Anneme yola çıktığımıza dair mesaj atmıştım.
Tam telefonu çantaya koyacakken titreşmesi ile ekranı tekrardan kendime çevirdim ve gelen bildirimi açtım.
yoongi: seninle oturamadığım için özür dilerim
annem var diye seni öpemiyorum da
koltuğunu azıcık yatır ve yan dönerek uyu
molaya vardığımızda seni uyandırırımOtobüste iki koltuğa karşılık bir koltuk sistemi vardı. Yani Yoongi ile annesi oturuyordu,ben de tek başıma oturuyordum.
Başımı kaldırıp Yoongi'ye baktığımda alt dudağını ısırarak bana mesaj yazmaya devam ettiğini görmemle bakışlarımı tekrar telefonuma eğdim.
yoongi: kötü hissedersen söyle
seni seviyorumMesajlarından sonra başımı kaldırıp ona baktığımda telefonunu kilitlemiş bana bakıyordu, ancak hala alt dudağını ısırıyordu.