kırk üç : friendship

3.5K 289 56
                                    

"Rapperlar sokağında mı ? Saçmalama!" Önce bileğimi kavradı, sonra eli elime kaydı ve sıkıca tuttu elimi.
Sahneye çekiştirmeye başladı. Parlak ışıklara rağmen karanlık olan ortamda bana dönüp güzelce gülümsedi. Saçma salak bir durum da dıygusallaşmıştım...

Mikrofonu elime tutturdu ve telefonunu müzik odasına gönderdi.

Saniyeler içinde müzik başladığında ben mırıltıları yaptıktan sonra o rapine başlamıştı. 
Ortamdakiler havaya girmişlerdi. Sağa sola salınarak minik mırıltılarla eşlik ediyorlardı şarkıya.

Yoongi rapine devam edirken mikrofonu indirip onu izledim. Arada bana dönerek gülümsüyordu. Çok kısa bir vokal söyledi.

Sıra bana geçtiğinde tüm duygularımı yansıtarak söylemeye başladım şarkıyı.

"Bana güveniyor musun?
Bana güveniyor musun?"

Gözyaşlarımdan biri akmıştı. Arkası gelecekti minik damlaların anlaşılan...
Rapine çok etkili bir şekilde devam ederken gözleri bana takıldı. Elimi bir şey yok, dercesine salladım. Emin misin, dercesine bakışlar attığında ağzımı oynatarak cevap verdim.

"Duygulandım." Azıcık sırıttım ve devam etmesini işaret ettim.

Bu şarkıda duygulanmamak mümkün değildi. Bu şarkı onun şarkısıydı. Her duyguyu tek tek işlemişti sanki. Her kelimenin her harfinde o duyguyu sezebiliyordum.

Sıra bana geldiğinde nakaratı yeniden söylemeye başladım. Sonra gözlerimi kapatarak izleyiciler çıkardı hoş tınıyla söylemeye devam ettim.

Alkış tufanı içinde mikrofonu indirerek daha sesli ağlamaya başladım. Bu şarkıyı söylemek, dinlemekten daha çok ağlayası geliyordu.

Şarkı bittiğinde Yoongi gelerek kollarını bana doladı. "Ağlama sakın." Derin bir nefes aldı. Sesi ve nefesi titrekti.
"Bu şarkı ağlaman için değil. Hadi toparla kendini."

"Bu muhteşem şarkı için teşekkür ediyoruz!"
Alkış tufanı tekrarlandı. Yoongi'm mikrofona konuştu. "Hepinize teşekkür ederiz!" Ben de bir kaç kelime söylemenin iyi bir şey olacağını düşündüm.

"Gerçekten çok teşekkür ederiz. Hoşunuza gittiyse ne güzel." Gözyaşlarımı silerek kendime gelmeye çabaladım. Hareketliliğin içinde olan kalabalığa bakarak salak salak gülüyordum.
"Sanırım bunu daha sık yapmalıyız."  dedim mikrofona. Topluluk yalnızca 'evet' dediğinde sırıttım. "Ben değil Suga ayarlayacaktır bir şeyler." Kalabalık bağırdı.

"Sende gelmelisin!"
"Kulaklarımın pası silindi!"
"Sen en iyisisin!"
"Suga'ya gerek bile yok !" Duyduğum cümleyle mikrofona konuştum.
"Gerek mi yok ?" Etraf susmuştu. Aralarından bir ses yükseldi.
"Evet ona gerek yok!" Kimdi bu zevksiz ? Nasıl Suga'ya gerek yok ?
"Rapperlar sokağında rap dışında başka bir şey yapıyoruz ancak sen sadece vokal mi istiyorsun? Bana kendini göstermelisin."

Sesin geldiği yerdekiler çevreye açıldı ve aralarında tek bir insan durdu. Ancak seyirciler öylesine karanlık bir yerde kalıyordu ki.
Işık yönetim kabinine bakarak konuştum. "Işığı açabilir misiniz?"
Onay işareti gelmesiyle birlikte seyirci ışıkları açılmıştı.
Pekala... Bence orada kim olduğunu hepiniz az çok tahmin edebiliyorsunuz.
"Şaşırmadım." dedim. "Senden bu beklenirdi Kwon-sshi." Yoongi'nin sırıttığını gördüm. Kwon konuşamamış, öylece kalmıştı.
"Sana bir tavsiye Kwon-sshi : devamını getiremeyeceğin işlere bulaşmamalısın. Yoksa..." İşaret parmağımla onu gösterdim. "...aynen böyle kalırsın."

'Oo' sesi yükseldi kalabalıktan. Yoongi mikrofonu ile tüm konuşmayı böldü, yerinde olursa, içine etti.

Ben ne güzel laf sokuyordum, aşkısının birtanesinin biriciği..!

"Hepinize çok teşekkür ederiz! İyi günler..!" Mikrofonu teslim ettikten somra benimkini de alıp masaya bıraktı.

"Çok kıskanç."

"Aşırı şirinler."

"Vıcıklardan nefret ediyorum." ve benzeri bir kaç söz havada yayılmıştı. İçimden hepsine cevap veriyordum.

"Beni kıskanıyorsa, sorun yok."

"Değil mi ya~?"

"Bende başta vıcıklardan nefret ederdim seni kapüşonlı serseri tipli anormal çocuk!"

Yoongi'nin çekiştirmeleri sonucu kapının önüne çıktığımızda onu o halde görmemle içimde ilginç, tarifi olmayan bir dalgalanma olmuştu.

In Ha hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. İçimde bir şeylerin burkulduğuna emindim ancak ne olduğunu kestiremiyordum. Neydi bu duygu, acıma mı ? Yoksa yalnızca onu bu halde gördüğüm için üzülüyor ve boş boş eski hatıralarımızı mı hatırlıyordum? Beni arkamdan bıçaklayana karşılık, hala arkadaşlık mı duyuyordum ?

acaba In Ha ve Hye'nin arkadaşlığı düzelecek mi? düşüncelerinizi, değişik yorumlarınızı bekliyorum...
umarım sevmişsinizdir, bu bölümden beklediğiniz verimi alamadıysanız özür dilerim... Daha iyisini yapmaya çalışacağım~
sizi seviyorum~♥♡
sevgilerle,
hye'niz.

sound || min yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin