"Siz ikiniz..!" Müdür yardımcısının bağırmasıyla ikimizde birbirimizden ayrıldık. "Burası okul! Aşk yaşanacak bir yer değil." dedi ve bize doğru adımlamaya başladı. "Ama sorun değil. Sadece yarışmaya iyi hazırlanın." Ardından hoca kıvırtarak buradan uzaklaşmıştı.
Odasına girdiği gibi ben ve Yoongi kahkaha atmaya başlamıştık. "Yoongi. Bence hoca sana aşık."
"Yani kim bana aşık olmaz ki!" dedi ve küpesini düzeltti. Ben de aslında şu an derste olmamız gerektiğini, onun sınıfın içinde beni öptüğünü ve rezilliğimi hatırladım. Yine salak salak telaşa kapılıyordum. "Müdür yardımcısı gittiğine göre sahneyi tekrarlayabiliriz."
Hızla arkama geçti ve tekrar arkamdan sarıldı. Ben kaçmaya çalışınca kollarını sıktı ve fısıldadı. "Seni seviyorum."
Ardından yavaş yavaş yürümeye başladık. Halen bana sarılıyordu ve biz yürümeye devam ederken beni kendimden geçiren bir şey yaptı. Boynuma bir öpücük bıraktı. "Yoongi." dedim sadece. "Yapma." Omuz silktiğini hissetmiştim. "Nedenmiş o ? Sadece sevgilime arkadan sarılıp onu öpüyorum, ilanı aşk ediyorum. Bence burada hatalı bir şey yok."
Bence burada hatalı bir şey vardı. Ben korkuyordum. Gelecekte beni kötü hissettirebilecek bir şey yapmaktan, ya da Yoongi ile her şeyi yaşadıktan sonra ondan ayrılmaktan ve içimde acısının kalmasından korkuyordum.
"Yoongi benim gitmem gerekiyor." dedim kollarından ayrıldım. Hızla bileğimi kavradı. "Nereye gidiyorsun ?"
"Sadece...gitmeliyim işte." dediğimde hızla karşı çıktı. "Bende geleceğim."
"Suga, lütfen." dedim. "Bana adımla seslen." dediğinde ise tepki vermeden hızla oradan uzaklaştım.
(...)
"Jung HoSeok..!" Sitenin içinde Hoseok'u görmemle yine adeta üstüne atladım.
"Uzun zamandır görmemiştim, naber?"
"Kafam karışık ama iyiyim. Senden naber?" Birlikte parka yürümeye başladık."Uhm...Aynı desem ? Bu arada buraya yeni bir kız taşındı ve JungKook ile iyi anlaşıyor gibi gözüküyor..." dediğinde nefes verdim. "Adı neymiş..?"
"So Rim. Yaşıtınız sanırım." dediğinde başımı salladım. "Uyuz mu ?"
"Ç~ok!" dediğinde güldüm ve salıncağa yerleştim. Hafiften salınmaya başladım. "HoSeok..." Ona seslenmemle beni duymamıştı. Bu sıralar fazla dalgındı. "Seninle fazla takılmıyorum diye bana kızdın mı ?" diye sorduğumda bana dönmüştü. "Efendim, ne dedin ?"
"Seninle fazla takılmıyorum ya bu aralar, bana kırıldın mı ?" Başını sağa sola salladı ve gülümsedi. "Saçmalama. Niye böyle düşündün ki ?"
"Bilmem, sanırım öyle hissettim." dedim ve yüzüme sahte bir gülüş yerleştirdim. "Yoongi ile nasıl gidiyor ?" Omuz silktim. "Sadece gidiyor işte. Sanırım çıkıyoruz." dediğimde omzuma vurdu. "Çıkıyorsunuz işte." dediğinde gülümsedim. "Evet evet, çıkıyoruz." Arkadan gelen sese baktım. Yoongi'ydi. Dudağımı ısırdım. Ona ne diyebilirdim ?
Tereddüt içerisindeydim. Onunla çıktığımda, ta mona alışmışken beni bırakıp giderse ne yapacaktım ki ?
"Bay Suga geldiğine göre ben gidiyorum." Salıncaktan kalkan HoSeok'a elimi uzattım. "Gitme!" Omuz silkerek ilerlemeye devam etti. "YA JUNG HOSEOK!" El sallayarak gıcık edici bir şekilde parktan çıktı. "SONRA ÖDEŞECEĞİZ!"
Yoongi salıncağımı durdurup bana arkadan sarılmaya devam etti. "Sanırım burada kimse sana sarılmamı engelleyemez." dedi ve kafasını boynuma yerleştirdi.
Biliyor musunuz, o anda onun beni bırakıp gitme olasılığı düşünmedim. Sadece onun sevgisine boğulmak istedim. Geleceğe dair şeyleri düşünmeyi bırakmak istedim. Anı yaşamak istedim. Boynumu biraz daha eğdim.
"O zaman repliğimi tekrarlıyorum." Şakacıktan öksürdü ve bende kıkırdadım. "Seni seviyorum." dedi ve ben daha çok güldüm. "Bende seni seviyorum." dedim ve gülümsedi. Hafifçe başını bana çevirdi. "Bunu duymak beni sevindirdi. Bunu senden duyduğuma inanamıyorum~"
Ona gülümsediğimde dudaklarıyla dudaklarımı birleştirdi. Yavaşça önüme geçti ve eli çeneme gitti. Dudaklarını hafifçe oynattı ve sırıtışını hissettim, dudakları gerilmişti. Dudağını minik bir öpücük bıraktıktan sonra geriye çekildim. O da geriye çekilmiş ve gözlerime bakmıştı.
Benden uzaklaşıp ellerini suratını kapattı ve bilinmeyen bir dilde, belki uzaylı dili, kendi kendine yürümeye başladı. Onun bu haline gülüyordum. Ben mutlu olduğumda oradan oraya sıçrar ve kahkaha atardım. O ise daha değişik bir şekilde mutlu oluyordu sanırım.
Salıncakta sallanmaya başladım. Sonra parka bir göz attım. Gördüğüm şey ise parkın kenarında pis pis gülen o kızları gördüm. Mina, Danbi ve So Rim...
Pekala...