Kumsaldan:
Arkamda duran Boraya döndüm.
"Off Allah belanı vermesin Bora ne zaman geldin sen ödümü kopardın."
Güldü ve tek kaşını kaldırarak sırıttı. Komik bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Bilirsin şaşırtmayı severim."
Gülüp omzuna vurdum. Bu onun sırıtmasını sağladı. Sahneye çıkan adamla herkesin gözleri o adama döndü.
"Merrrhaba Saygınlar Lisesi! Bu yılın kral ve kraliçesini duymaya hazır mısınız!"
Herkes alkışlayıp evet diye bağırmaya başladı. Adam elindeki kartı çıkarttı.
"O zamaaan. Açıklıyorum. Gecenin kralı..."
Meraklı gözlerle adama bakıyorduk. Hadi be adam. Sanki milli piyango açıklıyorsun. Boşuna ekşın. Cık cık cık.
"Uygur Kaya!" Alkışlamalar arasında gözlerimi devirdim ve biraz ileride sağ tarafımda duran Uygur ve Oya'ya baktım. Oya Uygur'un yanağından öptü ve alkışladı. İçimden gelen kusma isteğiyle birlikte bir daha gözlerimi devirdim. Allahın yılanı. Uygur cool cool sahneye çıktı. Etrafımdaki kızların salya sesleri ona odaklanmamı zorlaştırıyordu. Taç takıldı. Uygur yan bir gülümsemeyle eğildi ve elini 3 tur çevirip selam verdi. Artan salya seslerine aldırmadan izlemeye devam ettim. Sırada kraliçe vardı. Oya yanıma geldi.
"Mendilin hazır mı kül kedisi."
Ona dönüp sırıttım.
"Gözyaşını silecek başka birini bul çakma kraliçe. A dur bir dakika. Neden kendi gözyaşını kendin silmiyorsun?"
"Kimin gözyaşını sileceğini göreceğiz."
"Göreceğiz."
Adam konuşmaya başladı.
"Gecenin kraliçesiiii..."
"Oya Özkan!"
Yumruklarımı sıktım. Oya yanımdan alkışlar eşliğinde geçerken elime bir peçete tutuşturdu.
"Al bakalım kül kedisi. Çok ağlarsın sen ihtiyacın olur."
Omuz attı ve gitti. Çevremde birkaç ooo sesi duydum. Ağladığımı gözümden düşen bir damla yaşla fark ettim. Ne bekliyordum ki. Kraliçe olacağımı mı?! Sinirle gözlerimi kapattım. Hayır Kumsal. Ona istediğini vermeyeceksin. Ağlayamazsın. Şimdi olmaz. O sırada el ele yanıma gelen Burcu ve Tuna ikilisinin gelişini yeni fark etmiştim. Burcunun elime dokunmasıyla kendime gelmiştim. Ellerimi o kadar sıkmıştım ki avuç içlerime tırnaklarım geçmişti. Burcu omzuma dokunup üzgün bir ifadeyle konuştu.
"Kumsal? İyi misin?"
Suratıma sahte bir gülümseme yerleştirdim. Tam iyiyim diyecekken adamın sesiyle ağzımı kapattım.
"Bir dakika bir dakika! Bir yanlışlık olmuş."
Oya bir ayağı merdivenlerde sahneye çıkmayı bekliyordu. Ah hadi ama ne yanlışlığı olabilir ki. Dediğim gibi. Boşuna ekşın.
"Son dakika oylarının bir kısmı sayılmamış. Kraliçe Kumsal Derin!"
Ağzım hayretle açılırken olduğum yerde kaldım. Ne! Nasıl olur! Şoktan Burcu'nun kolumu deşmesiyle çıktım.
"Yürü be Kumsal Başkan! Kim tutar seni! Çık hadi çık çık!" Burcu'ya ve yanındaki gülümseyerek beni alkışlayan Tuna'ya döndüm. Gülümsedim. Alkışlar eşliğinde merdivenlere yürüdüm. Hala bir ayağı merdivende olan Oya'ya baktım. Ve kahkaha attım. Bana verdiği mendili avcuna sokup parmaklarını üstüne kapattım.
"Sende kalması daha iyi. Daha çok ihtiyacın olacakmış gibi duruyor." Omuz attım ve sahneye çıktım. Taç takıldı. Gülümseyip el salladım. O sırada bana bakan Uygur u gördüm. Ahh tamamen unutmuşum. Ben bu çocukla gecenin sonuna kadar dans mı edicektim!
.............
Uygur teşekkür konuşmasına başladı.
"Herkese selam. Kralınız konuşuyor." Dedi ve kıkırdadı. Herkes gülmeye başladı. E tabi ben de. Ay havalara bak egoların kralı.
"Bugün güzel bir gündü. Bir o kadar da yorucuydu. Kavgaya karıştım, sevdiğim insanlarla takıldım, hiç hesapta olmayan belalı bir kızla şarkı söyledim. Aa dur. Hatta ikinci kez aynı sahnedeyiz." Bana baktı ve güldü. Kalabalıktan da kıkırtılar geldi. Ben de güldüm ve dil çıkarttım.
"Neyse uzatmayacağım. Herkese teşekkürler. Umarım gününüzün kalanı da iyi geçer."
Herkes kuvvetlice alkışladı. Ben de Uygur'a dönüp tek kaşımı kaldırdım ve alaycı bir şekilde hafifçe alkışladım. Güldü.
Mikrofon, konuşmamı yapmam için bana verildiğinde üfledim ve iki kere vurdum.
"Herkese merhaba. Öncelikle teşekkürlerimi sunuyorum. Kraliçe olmaya bünyem pek alışık değil günlük rutinime girmiyor o yüzden heyecandan konuşamazsam kusura bakmayın." Güldüm ve kalabalıktan da kıkırtı sesleri geldi.
"Bugün moralimi bozmaya çalışan insanlara rağmen hayatımın en güzel günlerindendi. Beş dakika provayla sarı ve pek hoşlanmadığım.."
Elimle Uygur'u gösterdim. Uygur ve ben dahil herkes güldü.
"..Bir arkadaşla şarkı söylemem , çok zevkli bir kavgada bulunmam, iki kardeşimin arasını yapmam... " Kıkırdayıp Burcu ve Tuna'ya baktım. Bana gülerek baktılar sonra ellerini kenetleyip havaya kaldırdılar.
"Ben. Kül kedisi diye aşağılanan Kumsal Derin. Şuan burada duruyorum ve inanılmaz iyi hissediyorum. Bugün burada gerçekten kendim gibi hissediyorum.Hem bir kraliçe hem de bir Kül Kedisiyim. Kendim olmaktan hiç utanmadım hatta her zaman gurur duyacağım. Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkürler. İyi eğlenceler."
Herkes son gücüyle alkışlıyordu. Gülümsedim. Oya tabiki bozulup gitmişti. Şahsen şuan umrumda da değildi. Bora da görünürlerde yoktu. Yanıma baktığımda Uygur'la göz göze geldik. O da yan bir gülümsemeyle alkışlıyordu. Ben de ona gülümsedim.
Sahneden indikten sonra birbirimize doğru yaklaşmaya başladık.
"Sanırım gece boyunca birlikteyiz pisicik."
Sırıttım.
"Umarım seni öldürmeden gideriz."
O da sırıttı.
"İçecek bir şeyler?"
Gülümsedim.
"Zehir koymazsan neden olmasın."
Kahkaha attı ve eliyle garsonu çağırıp bir şarap ve bir kokteyl aldı. Kokteyli bana uzattı. Sorarcasına ona baktım.
"Bunu sevdiğimi nerden biliyorsun?"
Gülümsedi.
"Senin hakkında o kadar çok şey biliyorum ki..."
Sevgilisi olmasa bana yazdığını düşünecektim ama neyse. Bu gece niye bu kadar mükemmeldi?
💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞💞
Okunmalar, oylar ve yorumlar azalmasın lütfen.😢
Bir sonraki bölümde görüşmek üzereeeee....🌸👋