Kerem içeri geçip koltuğa yayıldığında ben hala kapıda öylece dikilmiş sırıtıyordum…
Kerem: Çok komiksin Zeynep, yüzüne ne yaptın öyle?
Zeynep: Sende mi yapacaksın?
Kerem: Benim ihtiyacım yok canım öyle şeylere.
Zeynep: Ne demezsin…
Kerem, beni hiç takmadan kendim için hazırladığım tepsiyi masanın üzerinden alıp makarna salatasından yemeye başladı.
Kerem: “Özlemişim.”
Ağzının dolu olmasından olmuş olacak ki dediğinden hiçbir şey anlamadım…
Zeynep: Anlamadım?
Kerem: “Acıkmışım.”
Gözlerimi devirip Kerem’in karşısında ki tekli koltuğa oturdum, öyle hızlı yiyordu ki boğulsa şaşırmazdım.
Kerem: “Zeynep, karşımda böyle oturunca yemeğime odaklanamıyorum.” Büyük bir kahkaha attı…
Kızgın gözlerle Kerem’e bakıp odama çıktım, makyaj masama oturup pamuğa döktüğüm tonikle maskemi temizlemeye başladım. Tamamen temizlendiğinde krem sürüp masayı toparladım. Kerem, masanın kenarına dayanmış büyüleyici gözleriyle beni seyrediyordu.
Kerem: “Kesinlikle o yeşil şeyle daha güzeldin.”
Zeynep: Öküzleşip benim sinirlerimi bozma Kerem!
Kerem, sinirlendiğimi anladığında yanıma yaklaşıp topuzumdan fırlayan aksi buklelerimi kulağımın arkasına sıkıştırdı. Kocaman, yumuşacık elleri yüzümü okşarken gözleri dudaklarıma odaklanmıştı. Resmen eriyip gidiyordum, zorda olsa toparladım kendimi ve geriye bir adım attım.
Benim her geri adım attığımda Kerem o kadar yaklaşıyordu bana en sonunda geri atacak adımım kalmadığında Kerem ve duvar arasında sıkışıp kaldım… Kerem, çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı…
Kerem: Seni çok özledim Zeynep…
Dudakları, dudaklarımla buluştuğunda karşılık vermiyordum ama Kerem pes etmeden öpmeye devam ediyordu konuşmak için dudaklarımı araladığımda dudaklarımı, dudaklarının arasına aldı…
Karnının üzerine koyduğum ellerimle Kerem’i kendimden ittiğimde şaşırmış gözlerle bana bakıyordu…
Zeynep: Seni affetmedim Kerem…
Kerem’in yanından geçip kapının yanına geldiğimde arkamı dönüp ekledim…
“Seni affetmeyeceğim.”