Yağmur’un sesiyle hayal kırıklığına uğrayıp, kapının kilidini çevirip açmamla Yağmurla burun buruna geldiğimde endişeli gözlerle bana bakıyordu.
Yağmur: Zeynep, neyin var?
Zeynep: “Yok bir şeyim.” Mecburen, zorda olsa hemen gülümsedim.
Yağmur: “Eğer istersen, derse gitmeyip seninle kalabilirim.” Ellerimi avuçlayıp cevap bekledi bir süre.
Zeynep: “Gerek yok, gerçekten.” Masum bir ifade takınıp gözlerine baktım.
Yağmur: Peki, senin dersin yok mu?
Zeynep: Hayır.
Yağmur: “Tamam canım, çıkıyoruz bir o zaman.”
Merdivenlere doğru dönüp, indi. Birkaç dakika sonra dış kapının sesini duyduğumda, Kerem’in odasına doğru ilerledim. Elimi uzatıp kapı koluna doğru götürüp kapıyı açtım… Kapıyı açtığımda odanın boşluğu, Kerem’in yokluğu işledi kalbime. Terk edildiğim gün kadar çaresiz hissettim o an. Gözlerim elimde olmadan dolarken anılar canlandı teker teker gözümde. Birkaç damla gözyaşı eşliğinde ayaklarımı yere sürte sürte mis gibi kokan lacivert yatak örtüsünün üzerine bıraktım kendimi. Ağladım… Sonra anladım. Hak etmedim…
Kerem’in ağzından
Büyük bir pişmanlıkla daha da çok yüklendim gaza. Evin önüne gelir gelmez arabadan inip koşarcasına ilerledim ve kapıyı açtım. Hızla çıktığım merdivenlerin sonunda Zeynep’in odasının kapısını açık buldum. Kapıyı itip içeri girdiğimde Zeynep’in yokluğu bir an korkmama neden oldu. Korkuyordum… Benim bıraktığım gibi beni bırakmasından, gitmesinden korkuyordum. Komidinin üzerinde duran telefonu çekti dikkatimi daha sonra yatağın üzerinde duran mendillere kaydı gözüm. Ağlamış mı? Diye düşünürken çok geçmeden yumruğumdan kapıda nasibini aldı. Kendi odama ilerlediğimde kapıyı ardına kadar açık ve Zeynep’i yatağımda melekler gibi uyurken gördüm. Yavaş adımlarla yaklaşıp, yanına uzandım ve mis gibi kokusunu çektim içime. Geldiği hissetmiş olacak ki kıpırdandı ve gözlerini açmadan ismimi sayıkladı.
Zeynep: Kerem…
Kerem: Efendim güzelim.
Gözlerimi hafif aralayıp birkaç kez kırpıştırdıktan sonra Kerem’in yeşilimsi gözlerine baktım. Mutluluğumun sebep olduğu tebessümümle konuşmaya çalıştım.
Zeynep: “Geldin mi?”Sağ elimi havaya kaldırıp Kerem’in yeni yeni çıkan sakallarına götürdüm.
Kerem elimi, yanağı ile omuzu arasında sıkıştırıp birkaç kez öptü ve gözlerini gözlerime sabitledi. Saçlarımı okşayan elini saçlarımın arasından çekmeden üzerime eğilip burnuma bir öpücük bıraktı. Geri çekildiğinde ise kaçlarınıçatmış bir şekilde bana baktı.
Saçlarımın arasında dolaşan elini, endişeli ve bir o kadarda hızlı bir şekilde çekip alnıma götürdü. Daha sonra da elini alnımdan çekip boynum ve göğüslerimin az üzerinde gezdirirken dudakları alnımı buldu. Ben Kerem’in her hareketini hayranlıkla seyrederken kızgın bir şekilde bana baktı. Kızgın olduğu kadar çok da endişeli olduğunu gözlerine baktığımda anlamam çok da zor olmamıştı.
Kerem: “Ateşin var Zeynep!” Ellerini saçlarının arasından geçirip tekrar bana döndü.
Zeynep: “İyiyim Kerem ben, endişelenme.” Yatakta doğrulup ellerini tuttum…
Kerem, başını sağ sola sallayıp iki eliyle tuttuğu eşofman üzerimin kenarlarını bir çırpıda başımdan geçirdi.
Ne yapacağımı bilememenin şaşkınlığıyla öylece etrafıma bakındım. Nefes alıp verdikçe aşağı yukarı gidip gelen, iç çamaşırımın üst kısımlarından taşmış olan göğüslerime baktım bir süre. Kerem, göğüslerime bakmamaya özen göstererek elini boynuma, köprücük kemiklerimin üzerine daha sonra da yanağıma götürdü.
Aniden yanımdan kalkıp kapıya yöneldiğinde ne yapacağını anlamaya çalıştım…
Zeynep: “Kerem.” Arkasını dönüp yanıma yaklaştı.
Kerem: Geleceğim güzelim, bekle.
Kerem’in kapıdan çıkışını seyredip lacivert yatak örtüsünün içine girdim. Evin içerisi sıcak olmasına rağmen üşüyordum.
Sadece birkaç dakika sonra örtünün üzerimden çekilmesiyle yüz ifademi değiştirip elinde yazlık pijamalarımla duran Kerem’e baktım. Örtüyü tutup tekrar üzerime çekmek istediğimde, Kerem elini elimin üzerine koyup beni engelledi.
Zeynep: “Üşüyorum…”
Kerem: “Biliyorum güzelim söz veriyorum geçecek.” Elimden tutup, ayaklarımın yataktan aşağıya sarkıtmama yardımcı oldu ve dikkat ederek geceliklerimi giydirip tekrar yatağa yatmamı sağladı.
Kerem: “Sana bunları yaşattığım için özür dilerim.” Yanıma uzanıp, yanağımı okşadı.
Zeynep: “Senin bir suçun yok ki, her zaman ki gibi ben dikkat etmedim yine.”
Gülümseyerek dudağını alnıma bastırdı.
Kerem: “İyisin değil mi?”
Zeynep: “İyiyim, gerçekten.”
Yanağımı okşadıktan sonra öpücüğüyle ödüllendirdi…
Zeynep: “Ama…” gözlerini üzerimde gezdirip cevap bekleyen bir ifadeyle bana baktı.
“Burada sıkıldım, aşağıya inip film seyretsek?”
Kerem, yanımdan kalkıp üzerimde ki örtüyü çekti ve ben daha ne olduğunu anlayamadan kendimi Kerem’in kucağında buldum. Odadan çıkıp dikkatlice merdivenlerden indiğimizde beni koltuğa yatırmak için elini belimden çekti. Sırtım koltuğa değdiğinde Kerem’de dengesini kaybedip üzerime düştü bir anda.
Biz şaşkın gözlerle birbirimize bakarken dış kapının açıldığını da çok sonra fark ettik…