Zeynep’in ağzından
Keremden intikamımı ancak Aksel’i kullanarak alabilirdi… Aksel’in arkadaşlarıyla o aptal iddiaya girdiğinden haberim var, benimle 1 kez yemeğe çıkmaya 1 spor arabaya iddiaya girmişti aylar önce ama bir türlü ikna edememişti beni bu yemeğe Kerem’in baş düşmanıyla yemeğe gidecek halim yoktu… ama bu şuan için geçerli değildi o yemeğe gidecektim Aksel ile yemeğe çıkacaktım, sonuçları ne olursa olsun Keremin canı da benim ki kadar yanacaktı.
Aşağıda dört dönen Kerem’i Barış ile Can sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Melis ile Yağmursa karışırlarsa her şeyin daha kötü olacağını bildiklerinden kendilerini bahçeye attılar. Zeynep ise odasında hazırlanmakla meşguldü…
Zeynep’in ağzından
Amacım Aksel ile buluşacağım için hazırlanmak değildi Kerem’in deli oluşunu görmek için her şeyi yapacaktım ve Kerem hiç bir şey yapamamanın verdiği sinirle sinirden deliye dönecekti… On beş dakikadır aradığım deri, üzerinde gri tonlarında fermuar aksesuarlı eteğimi ve yarım kol siyah, gri parlaklıkların bulunduğu kısa kazağımı dolaptan alıp giydim ayağıma da bilekte biten siyah renk botlarımı da giydiğimde hazırdım…
-
Kerem: Ne, ne zaman beri görüşüyorlar? Sinirle bir ifadeyle arkadaşlarına baktı.
Barış: İlk defa Aksel dediğini duyuyorum.
Can: Aslında ben birkaç kere gördüm yan yana ama Yağmur, Aksel’in rahatsız ettiğini Zeynep’in takmadığını söylemişti.
Kerem: Gidip o herifin ağzını yüzünü dağıtıp gelcem. Diyerek ceketini giymeye çalıştı.
Can: Abi sakin ol bak, belki yanlış anlaşılmadır.
Kerem: Aksel’le buluşcaz demesi mi yanlış anlaşılma Can?
Barış: Şş Zeynep geliyor…
Barışın cümlesinden sonra merdivenlerden inen Zeynep’e çevirdi Kerem bakışlarını, baştan aşağıya süzdü… “ Ne giymişti bu kız ya, ne giymemişti?”
Zeynep: Gülümsemesini hiç bozmadan sordu arkadaşlarına. “ Melis ile Yağmur nerede?”
Barış: “ Bahçedeler” derken tüm içtenliğiyle gülümsemişti Zeynep’in gülümsemesine karşılık olarak.
Başını sallayarak bahçeye doğru ilerledi Zeynep. Kerem ise sinirden ellerini saçlarının arasından geçirdi.
“ Gidip o adamın beyninin dağıtacam ve oda Zeynep’i almaya gelemeyecek.
-
Zeynep: Çıkıyorum ben…
Melis: Telaşla kalktı yerinden. “ Canım emin misi?”
Tam o sırada Aksel’in arabasının sesi duyuldu…
Zeynep: Elini havaya kaldırıp dışarısını işaret etti… “Geldi.” Akşam görüşürüz.
Keremlerin yanından geçip siyah deri ceketimi alıp kapıyı açtım, kapının dışına çıkıp arkamdan bakan arkadaşlarıma dönüp el salladım ve kapıyı kapattım…
Zeynep çıkar çıkmaz herkes cama koştu, Kerem elini yumruk yapmış sevdiği kızın düşmanıyla gidişini seyrediyordu… Zeynep ise arabasına yaslanmış olan Aksel’in arabasına doğru ilerledi emindi arkadaşları camdan onları seyrediyordu ve arkadaşlarının bu oyunu anlamaması için, Zeynep gülümsüyor olması gerekti…
Aksel: Doğrusu geleceğini sanmıyordum. Zafer kazanmış gibiydi.
Zeynep: Kes sesini! Diye mırıldandı dudaklarının arasından.
Aksel: “ Gel canım gel”, diyerek ellerini Zeynep’in beline doladı.
O an kapıya yöneldi Kerem… Kerem’i tutan Barış oldu eğer kapıdan çıksaydı hiç iyi şeyler olmayacağını biliyordu.
Zeynep: “ Bir daha bana sakın dokunma!” arabaya binip titreyen ellerinle kemerini takmaya çalıştı.
Aksel, eğilip Zeynep’in önüne düşen saçlarını geriye itti ve kulağına eğildi. “ anlaşmayı unutma” gülümsemesinin hiç bozmadan bitirmişti cümlesini. Aksel’in son hareketi Kerem için bardağı taşıran son noktaydı kapıyı açtı fakat Aksel’in arabası çoktan uzaklaşmıştı…
-
Zeynep: Tamam durdur şu arabayı yeterince uzaklaştık.
Aksel: tamam güzelim. Hala sırıtıyordu.
Zeynep: Bana bir daha güzelim deme. Diyerek tüm gücüyle çarptı arabanın kapısını.
Aksel: Kocaman bir kahkaha patlattı. Eve dönmek istediğinde mesaj at…
Cevap vermeden yürümeye devam etti Zeynep, sahilin kenarındaki şirin bir kafeye oturup olanları düşünmeye başladı… “ İntikamım kötü olacak Sayer” diye geçirdi içinden.
Oysa Zeynep bile bilmiyordu intikam almak için adım attığı bu oyunda birbirlerine daha çok bağlanacaklarını…