-Eylül'ün Anlatımından-
Binanın içinde her yere bakmama rağmen Deniz ve Bora'yı hala bulamadım. En iyisi bir de bahçeye bakmak diye düşündüm ve kapıya doğru yürüdüm. Saat 19:30 du ve hava kararmıştı. Başımı sola doğru çevirdiğimde onlari gordum. Deniz bağırarak Bora'ya bir seyler anlatıtdu. Bunu benimde dinlemem lazım diye düşünüp hızlı adımlarla yanlarına gittim. Ben gidince ikiside sustu. Bir müddet konuşmayıp onların konusmasini bekledim. Onlardan ses cikmayina sinir bozucu sessizliği bozan ben oldum.
"Böyle susacak mıyız?"
"..."
"Heey kime diyorum?"
"..."
"Deniz?"
"..."
"Bora?"
"..."
"Birisi bana neler olduğunu soyleyecek mi?"
diye sesimi yükselterek soruduğum da Bora dayanamayıp konusmaya başladı.
"Berke Deniz'e se-"
"Sus"
diyerek konusmayı böldu Deniz.
"Söyle Bora"
"Hayır söylemeyecek."
"Bilmek istiyorum."
"O zaman git Berke'ye sor."
"Bana niye sinirlisin? Ben ne yaptım?"
"Onun siniri sana değil Eylül. Üstüne alınma. Berke'ye sinirli o."
diyerek beni yatıştırmaya çalıstı Bora.
"Şu sinirinin ve atılan yumruğun sebebini öğrenebilir miyim?"
"Bana kalsa söylerdim ama Deniz istemiyor söylememi gördugun gibi."
Deniz araya girerek konusmaya basladi.
"Bora sen Eylül'ü eve bırak, benim halletmem gereken şeyler var."
"Neymiş o şeyler?"
diye sorunca ters ters bakti Deniz bana. Bakışlarından anlıyordum, halletmesi gereken şeyler Berke'yle ilgiliydi. Sanirim attiği yumruklar az geldi. Onu bekleyip tekrar dövmeyi planlıyor. Ben bir şeyler soyleyecekken Bora konusmaya basladi.
"Seni yalnız bırakmayacağımı biliyorsun."
"Kendi meselemi kendim hallederim sen Eylül'ü evine birak"
"Eve gitmek istemiyorum."
"Sana fikrini sorduğumu hatırlamıyorum."
"Bana böyle davranmaktan vazgeç."
"Rahatsız mı oluyorsun? O zaman durma burada."
"Beni istemediğini bu kadar belli etmek zorunda değilsin."
dedim ve arkamı dönüp yurumeye basladim. Benimde bir sabrım var. Sabrımin sınırını zorluyor bu çocuk.
Arkamdan seslenmesine aldırış etmeden yürüdüm. Daha sonra Bora yanina gelip durdurdu beni.
"Tek basina gitme ben birakirim seni."
"Gerek yok. Yürümek istiyorum."
"İnat etme hadi bin arabaya."
"Bora gerçe-"
"Eylül hadi."
"Peki tamam."
"Bora'yla birlikte arabanin oldugi yere kadar yuruduk zaten fazla uzakta degildi. Yol boyinca ikimizde konusmadık. Beni eve biraktiğinda teşekkür edip arabadan indim. Eve girip doğruca banyoya gittim. Üstümdekileri çıkarıp ılık suyun altina biraktim kendimi. Gercekten iyi geliyordu. Gunun yorgunlugunu atiyordum üstümden. Banyoda yeterince zaman geçirdikten sonra üstümü giyindim. ardından da saçlarımı tarayıp kuruttum. Kendimi yatagin ustune birakip telefonu elime aldiğimda yedi cevapsiz arama oldugunu gordum. Belki Deniz aramistir diye dusundum ama yanilmisim. Cevapsiz aramalarin sahibi Betül.
Neden aradiğını sormak icinaradim Betül'ü. iki kere caldiktan sonra açtı telefonu.
"Nihayet arayabildin."
"Sanada merhaba Betül. Evet saol iyiyim.Ya sen?"
"Kızım boşver şimdi gereksiz konuşmaları. Niye bana haber vermeden kayboldun ortalıktan?"
"Deniz'i bulmam gerekiyordu. Onunla konusmam gerekiyordu. O yumruğun hesabını sormam gerekiyordu."
"Deniz'in bir suçu yok ki. Haketmis Berke."
"Nasil yani? sen sebebini biliyor musun?"
"Yoksa sen bilmiyor musun?"
"Hayır soylemedi Deniz bana. Sen kimden ogrendin?"
"Sen ortaliktan kaybolunca seni aramaya baslasim ama ulasamadim. Sonra Deniz'i aradim onun yanindasindir diye dusunup. Ama telefonu kapaliydi. Sonra aklima Bora'yı aramak geldi. Senin nerde oldugunu falam sordum. Deniz'le kavga ettiginizi ve seni eve bıraktihini soyledi."
"Eee"
"Dur kızım anlatiyoruz iste. Seni bıraktıktan sonra o tekrar Deniz'in yanina gitmis.Berke bir sey yapip basina bela almasin diye onu yalniz birakmiyormus. Onu tekrar hastanelik etmesinden korkuyormus. Neden tekrar hastanelik etsin ki diye sordum bende Bora'ya. Berke'nin basket maçinda soyledihi sey yuzunden dedi. Ne soyledi ki diye sordum ve Bora'da ağzindan kacirdi. Ben de böyle oğrenmis oldum.
"En heyecanli yerinde bitirmesene cumleyi. Sonuç olarak ne soylemis Berke?"
"Duymak istedigine emin misin?
"Evet hadi catlatmada soyle."
"Tamam soyluyorum. Hani maçta herkes Deniz'i alkislayip tezahürat yapiyordu ya."
"Evet."
"İste o sırada Berke Deniz'in yanina gitmis ve şöyle demiş:
Şu çığlıkları duyuyor musun Deniz? İşte onlarin yüz katıni Eylul'e attıracağım. O günü sabırsızlıkla bekliyorum demiş. Yani hani şey anlaminda. Kötü anlamda. Neyse sen anlamışsındır. Bu çocuğun seninle kötü planları var Eylül. Uzak dur ondan."
Betül konuşmayı kesip benden bir cevap bekliyordu ama benim yaptığım tek şey susmam oldu. Sadece susmak.
Telefondan yazdigim icin yazim yanlislari olabilir. Lutfen kusura bakmayin. Yorum ve votelerini bekliyorum.