-Eylül'ün Anlatımından-
Kaç gündür burada olduğumu gerçekten bilmiyorum. Kafayı yemek üzereydim. Ne Deniz ne de bir başkası beni bulamamıştı, kurtaramamıştı bu psikopatın elinden. Kendimi çok savunmasız hissediyordum. Kollarımı o kadar sıkı bağlıyordu ki morardığına eminim. Halbuki buna gerek yoktu. Kollarım bağlı olmasa bile kaçacak gücüm yoktu ki benim.
Artık umudum gittikçe azalmaya başlamıştı. Beni bulamayacaklar işte, bu psikopat beni öldürene kadar buradayım. Belkide o haklıydı. Deniz beni çoktan unutmuş hayatına devam ediyordu. Peki ya ailem? Annem, babam? Ya Betül? O da alışmış mıdır yokluğuma?
Göz kapaklarım yine ağırlaşmıştı. Hafifçe kapanırken önümde bir karartı hissettim. Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım. Bu Berke'ydi. Yemek getirmişti.
''Artık bir şeyler yemek zorundasın.''
Şuan o kadar açtım ki ne verseler yerdim heralde. Ama yememeliydim. Berke'nin getirdiği her şeyden tiksiniyordum. Berke'den tiksindiğim gibi.
''Şimdi ellerini çözeceğim ve yemeğini yiyeceksin. Anlaştık mı?''
Kafamı olumlu anlamda salladım ve ellerimi çözmesini bekledim.
Biraz düşününce bir şeyler yemem gerektiğini anladım. Eğer bir şeyler yersem biraz olsun toparlanabilirdim. Neden kurtarılmayı bekliyorum ki? Kendimde kurtulabilirim buradan.
Ellerim ipten kurtulduğunda bileklerimi ovuşturmaya başladım. Gerçektende morarmıştı. Berke'nin uzattığı yemeği alıp büyük bir açlıkla yerken Berke beni süzüyordu.
''Ne var? Ne bakıyorsun?''
''Keşke beni seçmiş olsaydın Eylül. O zaman bunlar başına gelmeyecekti.''
''Ben seçimimden memnunum.''
''Öyle mi? Hiç belli olmuyorda.''
Cevap vermek yerine tekrar yemeğime döndüm.
''Acaba Deniz'e bir video daha mı göndersek? Ne dersin güzelim:''
''Geber Berke.''
''Ahahah. Sırada Deniz var. önce o.''
''Ne istiyorsun bizden? Neden rahat bırakmıyorsun bizi?''
''Sadece Deniz'e acı çektirmek hoşuma gidiyor.''
''Aptalsın sen aptal.''
''Aptal olduğum için seni kimse bulamıyor değil mi?''
''Buradan kurtulacağım.''
''Ya ya tabi.''
''Elimdeki tabağı sinirle yere fırlatınca Berke'nin çenesi kasılmıştı. Boynunu kıtırdattıktan sonra yanıma geldi. Ellerini saçlarıma götürüp çekmeye başladı.
''Bana bak, senin karşında Deniz yok anladın mı? Bir daha böyle bir şey yaparsan canını fena halde acıtırım.''
Saçlarımı bıraktığında gözlerimden akan yaşlara engel olamadım. Daha fazla burada duramazdım. Bir yolunu bulup buradan kaçmak zorundaydım.
-Deniz'in Anlatımından-
''O it nerde hemen söyle lan.''
dedim yumruğumu çocuğun suratına geçirirken.
''Bimiyorum.''diye cevap verdi.
Bir yumruk daha geçirdim. Dayanayıp karnına tekme atarken ''Tamam dur. Söyleyeceğim.'' dedi.