Keyifli Okumalar aşk ı-okurlarım
Beni Aşka Inandır
Fatih&Hare
28 yıl önce İstanbul
Yüreğindeki acının hiçbir tarifi, anlatımı yoktu. Kızgın demirlerle basıldığını, dağlandığını hissediyordu. Dağlanan her yer cızırdayarak etini yakıyor, bütün bedenini saran büyük acıyla kavruluyordu. Bir annenin en büyük imtihanıydı onunki.
Daha kucağına dahi almadan toprağa verdiği oğlunun mezarı başında dökülen gözyaşları, zaten nemli olan toprağa düşüp kaybolurken her bir damla gözyaşıyla yeniden ıslanıyordu. Toprak bir damla ile doymuyordu.
Nisa, kokusunu alamadığı oğlunu burada, toprak altında bırakıp gitmek istemiyordu. Daha iki gün önce karnında taşıyordu. Şimdi toprağın atındaydı. Ağlamaktan değişen yüz hatları ve kızaran gözleri, hiç ama hiç umurunda değildi. Son bir kuvvet sarıldı ıslak toprağa...
"Neden gittin oğlum? Beni bırakmak sana hiç yakışmadı! Biz daha seninle göz göze gelecektik."
Çok kuvvetli bir feryat döküldü Nisa'nın sesinden. Ortalığı ateşe veren, yürekleri acıtan, taş kalpliyi bile ağlatan feryat.
Toprağın üzerine kapanıp daha yüksek sesle ağladı. Bir annenin yürek yakan ağlamasına kimse sesini çıkaramıyordu. Onu izleyen iki arkadaşı ve eşi dışında kimse yoktu. Seval "Nisa lütfen arkadaşım, kendini topla."
Seval, damlaların ardı ardına geldiği gözlerini sildi. Nisa'nın omuzlarından tuttu. Nisa bugün bedenini sadece acı olarak hissediyordu. "Bırak beni Seval,"deyip kendini ıslak toprağın üzerine bıraktı. "Fatih!" İnler gibi, adını aşkla kalbine, ruhuna kazır gibi. "Oğlum!"
Seval'in bıraktığı boşluğu kocası Sait doldurdu. "Nisa, yapma sevdiğim! Bak onu da üzüyorsun."
Oysa Sait'te Nisa kadar ölüyordu. Ben de ölüyorum! Ama sen üzülme diye belli etmiyorum. O benimde oğlum. Yüreğim nasıl yanıyor Nisa bilsen, diyemiyordu.
Karısını omuzlarından tutup torağın üzerinden kaldırdı. Göğsüne sıkıca sardı. Nisa'nın gözyaşları durmuyordu. Yarısı içine yarısı dışına akıyordu. Nasıl acıydı bu? Daha önce hiç buna benzer bir acı tatmamıştı karı koca. Nisa annesi öldüğünde dahi bu denli bir sızıyı hissetmemişti. Başını kaldırıp kocasına baktı. "Üzülür mü?" dedi. Beyazı kan çanağına dönmüş gözleriyle.
Karısının çaresiz bakışlarına dayanamıyordu Sait. "Üzülür! O bir melek ve bizi görüyor." Nisa elleriyle yüzünü sildi. Toparlanmaya çalıştı. Ama o kadar güçsüzdü ki her yeri titriyordu. "Üzülmesin oğlumuz Sait. Beni eve götür." Aslında eve değil hiçbir yere gitmek istemiyordu. Burada oğlunun mezarı başında ölebilirdi.
Sait karısını sıkıca tutarak ayağa kaldırdı. Nisa'nın tüm ağırlığını kendine verdi. Onunda dizleri tutmuyordu. Ama karısı için ayakta kalmak zorundaydı.
Mezarlığın çıkışına geldiklerinde siyah aracın içinden iki tane yine siyah giyimli adam indi. Hem Nisa hem Sait bu adamları tanıyordu. Nisa'nın babası Yakup Şahkıran ve abisi Ahmet Şahkıran'ın adamlarıydı.
Nisa, zengin bir babanın tek kızıydı. Sait'le tanışıp aşkı bulduğunda tüm ihtişamı elinin tersiyle itmişti. Babası buna asla razı olmamıştı. Ama Nisa onu dinlememişti. Sait'le kıt kanaat bir hayatı olsa da aşkla çok zengindiler. Geçirdikleri bir yılda babası onları rahat bırakmamıştı. Sürekli eve geri dönmesini, Sait'i bırakmasını söylemişti. Nisa hepsine kulak tıkamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beni Aşka İnandır (G.S.A serisi 4) Tamamlandı -Düzenleniyor-
RomanceFısıltıyla konuşarak Hare'nin son gücünü de elinden almış oldu. " sorunumuz ne biliyor musun? Konuşmaya mecali olmayan Hare başını salladı. "Sen deli gibi sevilmek! Bende seni deli gibi sevmek istiyorum." Kollarında kasılan bedenin bir anda erime...