[B 13] Tek İstediğim Bir İşaret

280 21 7
                                    

Her bir insan aynı bir orkestradaki bir enstrüman gibi, müthiş eserin bir sesini icra eder...

Esin ve Eylem alışverişteykene yaşadıkları şeyler karşısında çok şaşkındırlar.. Böylesi bir tesadüfe anlam veremiyordu Eylem kafasındaki düşünceler Rüzgar'a karşı şüpheliydi.. İkisi eve girdiklerinde hemen aldıkları yiyecekleri buzdolabına yerleştirmeye koyulmuşlardı. Bir yandan sohbet ediyorlardı tabii..

"Ya Eylem neydi o marketteki halin canısı tanıyamadım."

" Ne demek şimdi bu.. Napsaydım.. Haddini bilmez birisi işte.. Uff zaten birde aynı apartmandaymışız. Bu uyuzla aynı bina da oturmak kabus gibi.. Bu konuda konuşmayalım canısı unutmak istiyorum.."

"Tamam canısı ama alışman gerek Eylem.. Sonuçta kaçışın yok.." *Gülüyor*

" Sana da eylence çıktı ha.. Hadi yatalım artık yoruldum.."

"Tamam... İyi uykular.."
"Sanada."

***********

Sabah olmuştu Esin ve Eylem dünün yorgunluğunu atamadıkları için epeyce uyumuşlardı saat öğlen bir buçuk civarında ikiside uyanmaya başlamıştı.. Esin hemen yatağından kalkıp penceresinin camını açmıştı.. Hava güzel gibiydi.. Kuşların cıvıltısı hakimdi dışarda.. Penceresine beyaz bir güvercin gelmişti.. Esin de onu izliyordu hemen yanına gidicekti ki uçtu.. Daha sonra üstünü değiştirdi. Her zaman ki olduğu gibi bir koyu mavi kot bir de siyah beyaz çizgili salaş bir tshirtünü aldı.. Saçını da topuz yaptı. Ve odasından çıktı.. Hemen mutfağa giderek kahvaltıyı hazırlamıştı..
Eylem de odasından çıkıp mutfağa gelmişti.. İkisi güzelce bir kahvaltı yapıyordu..

" Bugün içimde bir his var canısı sanki bir işaret beni bulucak gibi."

"Hadi bakalım.."
" Bakalım.."
"Esin ben bugün cafeye gidicem canısı bugün şimdi çıkıcam sen napıcaksın.."

"Bilmem. Biraz sahile gidip dolaşıcam.. Sonra da cafeye geçerim heralde.. Prova vardı sanırım bugün.."

"Hımm anladım canısı.. Neyse ben hazırlanıcam.. Sen toplarsın o zaman masayı.."

"Tamam tamam sen işine bak.."

Eylem odasına giderek hazırlanıyordu.. Esin ise masayı topladıktan sonra.. Salona geçmişti koltuğa oturup kumandayı alıp televizyonu açmıştı ama ilgisini çeken bir şey yoktu.. Hemen kapadı.. Uzun zamandır.. Bloguna yazı yazmıyordu.. Bir şeyler yazmak isteği gelmişti.. Bloğunu açıp şunları yazıyordu.. Uzunca bir yazıydı bu.. Sadece içinde yaşadıklarının birkaçıydı...

MUTLULUK YANIMIZDAN GEÇİP GİTTİ..

"Ve mutluluk, bir kibrit çöpü.
Artık ne kadar yanarsa. -Edip Cansever

Akıp gitti güzel olan ne varsa düne dair, geleceğe dair.. Ve tüm izleri silinmişti mutluluğun.. Ne kadar garip değil mi? mutlu olmak için yarından bir şeyler beklemekle geçiyor günlerimiz.. Her ne yaşadıysak yeniden başlıyoruz hayata. Acılarımıza halen daha tutunabilme gücü var elimizde. Ama insanın içinde derinliklerinde kalan bir acı, yalnızlık, umutsuzluk.. Orada halen daha kalmaya devam ediyor.. Kimse bunun farkında bile olmuyor. Çünkü bu hayatta herkes kendi derdiyle yanan biri olmuş durumda.. Ne yazık ki durum böyle.. Ama insan yitirmiyor asla ümidini.. Belki yarın daha güzel bir gün olur dileği avutuyor onu kısa bir süreliğine de olsa. Ee herkesin yanında başını omzuna koyacağı bir seveni olmuyor.. Kendinde buluyor o gücü.. Başka çareside yok zaten.. Günümüzde herkes gülüyor, gülen bir kişiyi görünce mutlusun sanılıyor.. Ama bir insan gülerken de ağlayabilir öyle değil mi? Hangimiz yüzümüz gülerken ağladığını söyledi ki.. Kendimizi kandırmayalım.. Aslında mutlu olmak için kimseden bir şey beklemediğinde mutlusun.. Ama insan mutsuzlaşınca, yalnız kalınca bir arayışa giriyor. Kendi mutluluğu için bir başkasını mutlu etmeye çalıştığında unutulmaması gereken bir şey var ki.. Onlar mutsuz olduklarında ilk kurban edeceği kişi sen olursun.. Bir söz vardır mutluluğu sende bulan senindir ötesi misafir. Bu böyledir. Peki ya hiç mutluluktan ağlar mı? bir insan. Ben henüz derinden ağlayanını görmedim. Hepimiz güleriz genelde.. Sadece acılarına ağlar bir insan. Yitip giden benliğinin kayboluşuna ağlar.. Ama hep bir ümit bekleme çabasındayız. Belki bir gün diye başlarız söze..
Belki yarınlar, mutlu sonlar var? Bazen mutluyuz, bazen mutsuz.. İkilemler içerisinde yaşıyoruz adeta. Büyüyünce geçer dedikleri şey acılarımız değilde bu olsa gerek.. Aslında mutluluğu mu? anlamıyoruz
yoksa hayatı mı anlamıyoruz.. Kısa bir örnek John Lennon' dan..

SON UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin