[Bölüm: 1] Bir Damla Umut

4.1K 76 26
                                    

Merhaba arkadaşlar ilk hikaye yazma deneyimim olucak yazım ve noktalama yanlışlarım gözünüze çarparsa mazur görün. Umarım beğenirsiniz hikayeyi olumlu ve olumsuz yorumlarınızı yazabilirsiniz.
Sevgilerle :D İyi Okumalar :D

- Esin'den
Geleceğe açılan bir pencereden hayallerime savrulmanın umuduyla yaşıyorum. Kimsesizliğin verdiği acıyla hiçsizliğin verdiği umudunu kaybetmişliğiyle yaşıyorum adeta. Anılarımın, acılarımın ağırlığı var sırtımda atamıyorum.
Hiç bilmediğim bir denizde boğuluyor gibiyim de bilmiyor, kimse görmüyor ben dalgalar arasında hayatta kalmaya tutunabilecek bir liman arıyorum da haykırıyorum, haykırıyorum kimse duymuyor gibi sanki. Neden bu karmakarışık düşünceler arasında dönüp durduğumu anlamıyorum. Bir labirentin içerisindeyim de sanki dönüp duruyorum gibi bir haldeyim. Bundan sonrası için ne olur düşünemiyorum, düşüncelerim tutsak edilmiş gibi hissediyorum. Neden iç sesimin verdiği duyguya bu kadar kapılmış gidiyorum anlam veremiyorum. Herkes hayata adanmış gibi yaşarken ben neden kendi içimdeki tutsaklıkta yaşıyorum. Mutluluğu ne zaman yakalamışsam sonu hep hüsranla bitiyor. Yaşanmışlığın verdiği acıyla üstüne eklenen yıkılan hayallerimle beraber darmaduman oluyorum hep. Artık bu yaşadıklarıma bir son vermenin zamanı geldi mi dersiniz? Bence tam zamanı. Bu yaşadıklarım her şeyin tek suçlusu beni küçükken yetimhane'ye bırakan Annem'in olmasıydı. Evet doğru duydunuz Annem..
Beni bu hale getiren, çocukluğumun katili Annem. Düşünebiliyormusunuz onun mutluluğu benim mutluluğumken ben onun için bir hiçten farksızmışım. Acaba bir gün bende Annemi bulabilir miyim? Ona içimdeki nefreti kusabilir miyim? Ona bana yaşattığı her şeyden hesap sorabilir miyim? Ona "Neden?" diyebilecek miyim? Ve en önemlisi de beni bir hiç olarak görerek beni buraya bırakmasını, onun yüzünden hiçbir zaman tadamadığım o sevgiyi yakmasının intikamını alabilir miyim? ne dersiniz? Yaşadıklarım acıların bedelini ona yaşatmaya hazırım artık. Öyleyse bilinmezliğin yolculuğuna merhaba demekteyim.
Böylece Esin'in hayata olan savaşı başlamıştı. Esin Annesi'nin onu 8 yaşındayken bırakmıştı Umut Yetimhanesi'ne. Esin şimdilerde ise 18 yaşında kendi çabaları sonucunda Özel Umut Üniversitesi'nde burslu öğrenci olarak okumaktadır.
Yıllardır hayal ettiği Hukuk Fakültesi'ni kazanmıştı. Kazandığını öğrenince sevinçten mutluluklar içerisindeydi. Mutluyken bile elleri tir tir titriyordu. Neden mi Fakültede okumasına çok az bir zaman kalmıştı. Onu bu zor zamanlarında Yetimhanede küçük yaşlardayken beraber aynı odada kaldığı arkadaşı Eylem hiç bir zaman yalnız bırakmamıştı her konuda. Ve şimdi arkadaşı Eylem ile birlikte kiralık bir dairede yaşamakta.
İkiside sevinçten ağlamaya başlamışlardı. İkiside aynı fakülteyi kazanmışlardı birbirlerine verdikleri söz birbirimizden hiç bir zaman ayrılmayacağız sözünü tutmuşlardı. Ve o aralarındaki kardeşlik bağı hiç bir zaman son bulmicaktı. Birlikte yaşayacakları bu maceranın birde aması vardı. İkisi de hayatının değiştiriceği o Üniversitede hayatların gerçekleriyle yüzleşeceğine ve tüm zorluklara rağmen baş etmeye çalışacaklarını bilmiyorlardı.
Gelelim bu hikayenin başlama serüvenine.
Gün daha yeni doğuyordu. Esin erkenden kalkmış odasındaki penceresinin camını açmış temiz havayi içine çekiyordu. Ve kendi kendine düşündüğü bir şeyler söylüyordu gökyüzündeki o mavimsi renge bürünmüş bulutlara bakarak şunu diyordu : "Bir umudu olmalı insanın İlkbahar Güneşi gibi" dedi. Çünkü bugün dünküler gibi olmayacaktı. Onun için yeni hayatının ilk günüydü bugün. Ve hemen pencereyi kapatıp Eylemi uyandırmaya gitti.
Esin : Eylem, Eylem hadi! canım artık kalk sabah oldu sen haylen daha yatıyorsun nerdeyse akşama kadar uyicaksın uyandırmaya gelmesem seni hadi artık kalk Eylem ! kime diyorum ben duymuyor musun?
Eylem : Daha gün doğmadan ne bu acele kızım git uyu deli mi dürttü ne. Sabahın köründe in cin uykudayken sen benimle mi açtın gözünü.Bırakta azıcık uyuyayım.
Eylem bunu dedikten sonra
Esin'de: Gülerek Eylem yaa iyi tamam sen uyu kanka ben biraz sabah yürüyüşüne çıkıcam sahile doğru birkaç saat sonra gelirim. Öptüm seni görüşürüz. Diyerek odadan çıkıp kendi odasından dolabından rahat bir şeyler alıp giyerek evden dışarı çıktı.
Esin sokaklarda yürümeye başladı. Herkes mutlu mesut yürüyorlardı. Hava biraz soğuk gibiydi ama kimse havanın soğuk olmasına aldırmıyorlardı. Neşelerini hiçbir şeyin bozmasına izin vermiyorlardı.
- ESİN'DEN
Hiç bilmediğim bir sokakta ardıma bakmadan yürüyorum. Hayallerime, umuduma kavuşmanın heyecanıyla yürüyorum. Mutluluğumu yarına bırakmadan, acılarımı sırtımdan atarak yürüyorum. Bilinmez bir labirente emin adımlar eşliğinde bu düşüncelerimle yürürken sahile geldiğimi yeni farkettim ve o anda birden bir küçük kız çocuğu ilişti gözüme o al yanakları kırmızımsı bir renge bürünmüş soğuktan donuyor gibiydi. Ama o halinden bir o kadar da mutluydu. Çünkü küçük kızın Annesi onun elinden tutuyordu ve birlikte hızlı adımlarla ilerliyorlardı. Küçük kız o anı yaşadığı için mutluydu. Bense onları izlerken ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. İmrendim doğrusu bir bakıma onları öyle görünce. Onlar gözümden uzaklaşırken bende denizin dalga sesini dinlerken birden aklıma herşeyi ile beni anlatan şiiri okumak geldi. İşte benim şiirim
-ALIŞACAKSIN
Sabah olup kalkacaksın kendini yine vuracaksın sıradan bir güne.
Sokaklara atıcaksın kendini.
Adım adım geçiceksin yaşadığımız anılardan her anı yakıcak seni.
Küçük bir alevi yangına çevirecek yüreğinde.
Yangını söndürmek için bir damla su bulamıcaksın, kavrulacaksın.
İşte şu park diyeceksin ne çok oturmuştuk soğukta ellerinin soğukluğunu gelecek aklına.
Onları ısıtmanı istediği an gelicek gözlerinde.
Ilık öpüşlerim gitmiyecek gözünden.
Oysa şimdi bir kaç kuş ve bir kaç kuru yaprak ve sigara izmariti vardır aynı yerde.
İçin acıyacak bir terk edilmişlik duygusu gelip saplanacak yüreğine ağlayacaksın.
Zaten başka yapabileceğin birşey olmayacak.
Kızacaksın.
Öfkeni bir kılıç gibi bileyleyeceksin.
Büyüteceksin.
Öfken seni bırakıp gidenemi yoksa onu hatırlatan herşeye mi anlamıyacaksın
Karşılaştığın herkese nefretle bakacaksın
Sevgiye dair ne kadar kırıntı varsa hepsini alıp götürmüşlerdir çünkü.
Tek kelime etmeyeceksin susacaksın
Onu hatırlatan ayrılık şarkılarını duyunca bütün organlarına acı saplanacak .
'KAHRETSİN BİRİ SUSTURSUN ŞU ŞARKIYI ' diyeceksin biri sussa diğeri başlayacak kaçacaksın
Beynin oyunlar oynayacak sana hangisi hayal hangisi gerçek anlamayacaksın hayallerde yaşayacaksın.
Karşıdan geleni ben sanacaksın.
Koşacaksın yanına ulaşmak için yüzüne baktığında ben olmadığımı anlayacaksın .
Delirdiğini düşüneceksin.
Korkacaksın Yokmudur bunun bir çağresi diye soracaksın Kimse yanıt vermeyecek sana kimse bilmeyecek cektigin acıyı. Kimse senin hissettigin gibi hissetmiyecek .
Seni senden daha iyi kimse anlamıyacak
Oysa hayat devam edicek Anılarını içine gömüp yaşamayı ögreneceksin
Sahip çıkacaksın anılarına kavrulsanda .
Ağlasanda.
Kızsanda. korksanda yaşayacaksın zor olsada
ALIŞACAKSIN

Esin denizin dalgaları sesi eşliğinde şiirini okuduktan sonra eve doğru yürümeye başladı. Yürürkende içindeki sesler konuşmaya devam ediyordu. Aklında düşüncelerle dolu yeni bir hayatın onu eskisinden daha iyi hissettireceği kanısındaydı. Yarın büyük gündü onun için çünkü yeni umutlara merhaba dicekti. Geçmişteki yaşanmışlıklara son kez kapısını kapatmıştı artık. Yeni bir dünya doğuyordu onun için hayatına 'Sil Baştan' başlıcaktı.
Hepimiz içinde böyle olmamış mıydı? Herkesin bir iç evreni vardır ya hani. Bu iç evreninde türlü serüvenlerle dolu bir macera yaşanır. İçindeki sesle türlü savaşlar verir. İç sesini bastırmaya calışır ama bilir o ses hiç bir zaman durmaz. Suyun akışı gibi durmadan devam eder. Ve beynin oyunlar oynar sana ne olduğunu anlayamassın. Ve tek çarenin buna kabullenmek olduğuna mı karar verirsin? yoksa kabullenmek yerine asla vazgeçmezmisin?
Vazgeçmek kabullenmektir bazen. Söylemesi çok kolay olduğundan, yaşaması da çok kolay olacakmış gibi gelir başta. Oysa vazgeçtiğinle ya da hayaliyle her karşılaştığında, zaman , en derin kanayan gizli yarana bir avuç daha tuz atacaktır. İşte ancak o zaman anlaşılır kabullenmenin göründüğünden ne kadar zor olduğu.
"Hiçbir şeyden asla vazgeçme çünkü vazgeçenler yalnızca kaybedenlerdir.
Asla vazgeçme! Unutma ki anahtarlıktaki son anahtar, her zaman kapıyı açan anahtarlardır..."

SON UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin