Hepinizin Ramazan Bayramı mübarek olsun, güzel bir bayram geçirmeniz dileğiyle bölümü yayınlıyorum. Ha bu arada satıriçi yorumlara bayılıyorum, bence mesajı aldınız💞 Hepinizi de çokça seviyorum, teşekkürler. Özellikle severek okuduğum yorumlarınız için.
Sabah gün ağardığında, beklediğim gibi Emir'in göğsünde uyanmadım. Aksine Emir yatakta bile yoktu. Gitmiş olma düşüncesi canımı yakarken, tuvalete gidip ihtiyaçlarımı karşıladıktan sonra evi aradım. Her odaya baktım fakat yoktu işte. Belki markete falan gitmiştir, dedim. Belki başka bir şey olmuştur, geri gelecektir dedim.
Kendimi kandırmışım.
Bir veda bile etmeden gidecek adammışsın Emir Kozcuoğlu.
Ona sövmek için telefonunu aradığımda ulaşılamıyor kelimesini duymak beni delirtmişti. Ne yani beni yine bırakıp gitmiş miydi hemen?
Oysa ki okuduğum kitaplarda böyle olmuyordu, esas oğlan sabah kızın yanında olamasa da ya markete ya da ona çiçek almaya gitmiş oluyordu.
Fakat kavrayamadığım şey onun esas oğlan olduğu hikayede benim esas kız olamayacağımdı.
Ne bekliyordum ki? Yalnızca arada bir gelip uğrayacağı kapı, bir metressin onun için, dedi içimdeki o ses. Onu susturmaya çalıştım çünkü haklıydı. Lanet olsun ki haklıydı! Hiçbir zaman Emir için daha fazlası olamayacaktım.
Bağırarak eşyaları yere fırlatırken sinirli, üzgün ve kırgındım her şeye. En çok da Emir'e.
Kapıdaki adamlar çıkardığım seslerden dolayı kapıyı çalınca perişan olmuş bir şekilde kapıyı açtım .
"İyi misiniz Zeynep Hanım? Sesler duyduk." dedi adam.
Alayla gülümsedim. Hatta kahkaha attım. Delirmiş gibiydim. "Çok iyiyim. O kadar iyiyim ki hiç bu kadar iyi olmamıştım. Patronunuza iletin bu söylediklerimi." derken bitmiş, tükenmiş hissediyordum. Bana haber vermeden daha gece koynunda uyumuşken sabah gitmesini yedirememiştim.
"Zeynep Hanım..." diyerek devam ettirecekken kapıyı adamların suratına kapatıp banyoya giderek bir duş aldım iyi gelmesi umuduyla. Gerçekten de su iyi gelmiş, sakinleştirmişti beni. Üzerimde bornozumla evde yalnız olduğum için rahat bir şekilde banyodan çıkıp mutfağa doğru yürüdüm. Acıkmıştık oğlumla beraber. Kendime bir tostla portakal suyu hazırladığımda kapının anahtarla açılma sesini duydum. Merakla mutfaktan çıkınca karşımda Emir'i gördüm. Aniden koşarak ona sarılınca "Yavaş, küçüğüm." dedi. "Gitmedin, beni bırakmadın." dedim boynuna doğru. "Henüz değil." dedi o da ellerini belime koyup. "Hem böyle üzerinde bornozla sarılıyorsun..." Kendini hafifçe bana bastırdığında ereksiyonunu hissedince gözlerim kapandı.
"Tehlikeyi farkında mısın küçüğüm?"
"Hiç bu kadar farkında olmamıştım." deyince elleri yanağımı kavrayıp okşadı. "Zeynep, Zeynep, Zeynep.. Hiç uslanmıyorsun."
"Uslandır o zaman."
"Sen iflah olmazsın küçüğüm." diyerek bornozun kuşağını çözünce kapalı olan gözlerimi açıp gözlerine baktım. Gözlerinde tutku yer edinmişti, onun buğulu bakışlarında bana olan tutkusunu görmek güzeldi. Eğilip dudaklarını boynuma bastırdığında elleriyle de bornozu omzumdan sıyırıp yere düşmesine sebep oldu. Gerisi tutku dolu dakikalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Tutsağım
Fanfictionİmkânsıza meyilli, onu yaralayan adama tutulmuş çok seven bir kadın. Şefkat göstermekten, adamın onu tüm yaralamalarına rağmen onu sevmekten asla vazgeçmeyen bir kadın Zeynep. Yarası çocukluktan başlayan, başkalarında da yara açmaktan çekinmeyen, o...