Emir'in o yaralayıcı sözleriyle beni bırakıp gittiği günün ardından bir hafta geçmiş, oğlum daha da büyümüştü. Artık daha fazla yemek yiyordum, dolayısıyla Poyraz da büyüyordu ve bana destek olmak ister gibi tekme atıyordu.
Tembel adımlarla yataktan çıkıp, terlediğim için duşa girdim. Duştan çıkınca üzerime yine kısa bir elbise geçirip kahvaltı hazırlamaya başladım. İnsanın tek başına yaşaması gerçekten zordu, sabah uyandığında "Günaydın," diyebileceğin birisinin varlığının olmaması gibi. Şu an annem olsaydı onun hazırladığı poğaçalardan yerdim. Akşam onun yemeklerinden yerdim. Ama ortada ne ailem vardı ne de Emir. Zaten Emir burada olsa da beni yaralamaktan başka bir şey yapmıyordu çoğu zaman. Ona hiçbir şey yapmadığım, hatta bir evlat vereceğim halde hala böyle davranması garipti.
Kapı çalınca o adamların çaldığını düşünerek kapıya doğru yürüdüm. Emir'in gelme ihtimali yüzde sıfırdı çünkü bir haftada şirketini batmaktan kurtaracağını pek sanmıyordum. Abim onun açığını bulduğu anda bitirirdi, artık sabrının kalmadığını tahmin edebiliyordum.
Kapıyı açtığımda annemin o özlediğim yüzünü görmek benim için oldukça beklenmedikti. "Annem," diyerek ona sarıldığımda o da bana sıkıca sarıldı. Kokusunu bol bol içime çektim, çok özlemiştim onu çok. "Kızım, yavrum." dedi annem de. En sonunda ayrıldığımızda kapıdaki adamlar şaşkınlıkla bize bakıyorlardı. Annemi içeriye çekip kapıyı örtünce birbirimizden ayrıldık. Annem bir bana bir de artık şiş karnıma bakıyordu, "Doğru söylemiş o adam," dedi annem gözleri şiş karnımdayken. "Hamilesin sen, hem de onun çocuğuna değil mi?" Sesi hem kızgın hem de mutluydu. "Evet, karnımda onun oğlunu taşıyorum." derken başımı yere eğmedim. Asla da oğlum için başımı yere eğmeyecektim.
Annemle oturup biraz daha sohbet ettikten sonra o yemek yapmak için mutfağa gidince ben de Emir'i aramaya başladım. O gece teknede annemi özlediğimi söylemiştim, unutmamış, hatta beni düşünerek annemin yanıma gelmesini mi sağlamıştı yani?
"Küçüğüm," diyerek telefonu açtığında heyecanlandım, daha sonra kendime bana en son söylediklerini hatırlatarak heyecanımı yendim.
"Emir..."
"Annen geldi mi?" derken birkaç kağıt hışırtısı duydum.
"Geldi. Sen çağırdın değil mi?"
"Evet, senin için." Beklediğim oğlum için demesiyken, senin için demişti. Gülümsemeden edemedim.
"Emir," dedim. "Söyle," dediğinde ona uzun zamandan sonra ilk kez söyleyeceğimi fark ettim. "Teşekkür ederim."
"Kendine ve Poyraz'a iyi bak, küçüğüm." diyerek telefonu kapattığında annemin bana seslendiğini duydum. "Geliyorum, anne." diye cevap verdikten sonra içimdeki nedensiz ağlama isteğini bastırmaya çalıştım. Fakat gözlerimden yaşların akmaya başlamasıyla, kendimi durduramadım. Neden ağlıyordum ki durup dururken? Neden gözlerimden yaşlar süzülüyordu? Anlam veremiyordum. "Zeynep? Sana sesleniyorum iki saattir-" derken beni ağlayarak görünce devam edemedi şaşkınlıktan. Hemen yanıma gelip oturduktan sonra "Neden ağlıyorsun kızım, ne oldu?" diye sordu. "Poyraz'ın etkisi herhalde anne, bir şey olmadı." Ona oğlumuzun ismini Poyraz koyduğumuzu anlatmıştım. Sadece gülümsemişti. "Ben onu çok seviyorum." dedim anneme. "Karnımda onun canını taşıyorum ama hala umrunda bile olmadığımı düşünüyordum bugüne kadar." Annem dikkatle bana bakıyordu, her an kızacak gibiydi. "Ben ona seni özlediğimi söyledim, ama seni buraya getirmesini istemedim. İstesem bile umursamayacağını düşünmüştüm." Deli gibi sırıttım. "Yanılmışım. Bunca zaman sabrettim, bıkmadan bekledim beni sevmesini.. Oluyor anne, yavaş yavaş. Değer veriyor bana." Annem elini dizime koyup şefkatle okşarken derin bir nefes aldı. "O adamdan baba olur mu olmaz mı bilmem, ama koca olmaz kızım. Nihan'ın hayatını mahvetti kaç yıldır. Hala daha mahvetmeye devam ediyor. Hatta sen de. Sevsen de o adam sana neler yaptı, neler çektin onun yüzünden. Şimdi Nihan boşanma davası açtı ama kabul etmiyor boşanmayı. Deniz'i elinden almakla tehdit ediyormuş Nihan'ı..." Devam etmesine izin vermedim. "Benim yanımda telefonla konuşurken duydum, sanırım Deniz'i kaçıracak. Abime söyle bir şey yapsın, önlem alsın. Emir damarına basılırsa asla durmaz, Deniz'e zarar vermeyeceğinden eminim ama onu abimle Nihan'a bir daha göstermez."
"Pislik herif. Kızım sen nasıl bir herifi sevdiğini, nasıl bir herifin çocuğunu taşıdığını farkında mısın? Başkasını çocuğundan ayırmaya çalışan seni de çocuğundan ayırmaya çalışmaz mı?"
"Anne lütfen." dedim. Zaten ağlayacak yer arıyorken üstüne bir de bunları söylemeye çalışması hiç iyi gelmiyordu. Emir beni oğlumuzdan ayırmak ister miydi ki? Bizi ayırmaya çalışır mıydı, beni oğlumla tehdit eder miydi?
"Annelik her şeyden önce gelir kızım. Sevdiğin adamdan önce gelecek senin için de çocuğun. Eğer öyle bir şey yaparsa işte o zaman içinde Emir'e karşı hiçbir hissin kalmaz."
"Umarım öyle bir şey yapmaz, yapmayacağına inanmak istiyorum anne."
"İnan kızım inan, zaten hep o herife inanmaktan geldi bunlar başına."
"Anne..." dedim aklıma gelenlerle üzülürken. "Babam nasıl? Tarık abim, Kemal abim?"
"İyiler kızım, Tarık abin bu aralar durgun. Banu'yla boşanacaklar galiba. Kemal abin de bildiğin gibi Nihan'la Deniz'i Emir'den kurtarmak için uğraşıyor."
"Babam çok kızgın mı bana? Hamile olduğumu öğrendi mi?"
"Yok, Emir geldiğinde baban işteydi ama Emir babana da kendi söyleyecekmiş senin hamile olduğunu. Hiçbir şekilde Zeynep'i yargılayamayacaksınız, nasıl Kemal'i yargılamadıysanız dedi bana.."
"Benim anlamadığım abimin yaptığıyla benim yaptığım aynı günah ama abiminkisi normal, benimkisi yanlış oluyor. Erkek yapar, kadın yapamaz durumlarından nefret ediyorum."
"Sus kız, ayıp." deyince sustum. Ne desem boşaydı, düşüncelerini değiştiremeyecektim.
***
Günler geçmiş, annem gitmişti. Bense artık yatmaya hazırlanıyordum. Geceliğimi giydiğimde mutfaktan su içip yatağa yattım ve uykuya daldım.
Sabah uyandığımda yatağımda fazladan bir sıcaklık vardı, üstelik ben de terlemiştim. Gözlerimi aralayıp etrafıma göz gezdirince, başımı Emir'in kolunun üzerinde, boynuna yakın, bir bacağımı ise beline dolanmış bir vaziyette buldum. Şaşkınca baktıktan sonda algılamaya başladım, Emir gelmişti hem de ben gece uyurken. Üstelik aradan kısa bir mesafe geçmesine rağmen, Poyraz'ın kontrolüne çok varken... Üzerimdeki şaşkınlıktan kurtulup, hızlıca yan odaya baktım Deniz'i görmek için. Deniz, yatağın üzerinde uyuyordu. Etrafına yastıklar konulmuştu, büyük ihtimalle Emir koymuştu. Deniz'in üzerindeki biraz sıyrılmış battaniyesini düzeltip düşünmeye başladım.
Önümde iki yol vardı. Ya her zaman yaptığım gibi Emir'in tarafında olacak, planlarında yardımcı olacaktım ya da abimle Nihan'ın çocuklarından ayrı kalmasına göz yummayıp, onlara yardım edecektim.
-Bölüm Sonu-
Biliyorum biraz sıkıcı bir bölüm oldu, hem de kısaydı fakat bir sonraki bölüm telafi edeceğim. Sizce Zeynep ne yapacak? Yorumlarınızı bekliyorum ve çok teşekkür ederim hepinize❤️ Beni en başından beri yalnız bırakmadınız, dileğim bu yolculuğun sonuna kadar böyle devam etmesi🙏🏻 Hepinizi çok seviyorum♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Tutsağım
Fanfictionİmkânsıza meyilli, onu yaralayan adama tutulmuş çok seven bir kadın. Şefkat göstermekten, adamın onu tüm yaralamalarına rağmen onu sevmekten asla vazgeçmeyen bir kadın Zeynep. Yarası çocukluktan başlayan, başkalarında da yara açmaktan çekinmeyen, o...