"Umarım düşündüğüm şeyi yapmamışsındır Zeynep," diyerek Emir kapıyı açar açmaz yakasına yapışıp "Deniz nerede?" diyen abime şaşkınca bakarken, Nihan'ın koluma yapışmasıyla kaskatı kesildim. Son yaptıklarından, neredeyse bebeğimi kaybetmeme neden olacağı için ona bir hayli kin doluydum zaten. "Deniz arka odada." dedim kolunu üzerimden iterek çekip.
Bu sefer ben Nihan'ın kolunu tuttuğumda abimle göz göze geldik. "Bir daha bana dokunursan seni mahvederim, abim umrumda olmaz." diyerek kolunu bırakınca koşa koşa Deniz'in yanına gitti.
Bu sırada bakışlarım her zamanki gibi söyledikleriyle abimi sinir eden, Emir'i buldu. Gayet rahattı. "Abi bırak!" dediğimde abim yüzünü bana çevirerek "Sen karışma Zeynep!" dedi. "Abi lütfen," dediğimde Emir'i sinirle bırakıp bana yöneldi. "Senin ne işin var bu adamın yanında? Seni Nihan'ı elde etmek için kullanıyor farkında mısın?" dediğinde Emir'e baktım yalanlamasını istercesine.
Bunca zaman beni burada Nihan için mi tutmuştu yani?
"Ozan'ın katilinin Gürcan olduğu ortaya çıktı. Emir, Nihan'la beni ayırmak için seni ortaya attı. En başından beri katilin sen olmadığı biliyordu. Ozan aslında sen boğduğunda ölmemiş, komaya girmiş. Gürcan'ın enjekte ettiği zehirle öldüğünde abim onu asmış." Bir an bacaklarımın titrediğini,tüm gücümün kesildiğini hissettim. Ayakta kalmak için Emir'in elini tuttum, oysa ki tek düşme sebebim oydu. Onun beni her zaman abime karşı bir bıçak olarak kullanmasıydı.
Peki ya burada yaşadığımız onca şey? Beni sevmekten vazgeçme demesi, dans edişimiz... Hepsi Nihan için miydi?
İnanamıyordum.
İnanmak istemiyordum.
"İyi misin?" dedi Emir endişeyle. Oğlu için, dedim kendi kendime. Sadece oğlu için endişesi, üzülmesi.
"Poyraz iyi." demekle yetindim çünkü ben iyi değildim. Çok canım yanıyordu, canım çok yanıyordu. Fiziki olarak değil, kalben. Kalben kırılmıştım.
Deniz'i koklayarak öpen Nihan görüş açıma girince düşündüm. O bir şekilde kurtulacaktı Emir'den, abim onu kurtarırdı. Peki ya ben? Ben Emir'in yanında aşağılanan, sevilmeyen, daima kullanılan o güçsüz kadın olarak mı kalacaktım?
Ben böyle yaşamayı istemiyordum, ben yaşamayı istemiyordum. "Zeynep, gel." dedi abim bana elini uzatıp.
"Beraber gidelim buradan, bu adam sana acıdan başka hiçbir şey vermez." Emir'in elini bırakacakken elimi daha sıkı tutup, dudaklarını kulağıma yaklaştırarak "Sakın," diye fısıldadı. "Deneme bile. Doğumhaneden sonra oğlumuzun yüzünü göremezsin."
Öylece kaldım. Sanki her şeyin bittiği bir andaydık. Beni oğlumuzla tehdit etmişti. Kendi öz oğlunu annesiz bırakmakla hem de... "Siz gidin," dedim abime gülümsemeye çalışarak. Oysa ki gözyaşlarımın akmasına çok az kalmıştı.
"Sonra... Sonra gelirim ben." dediğimde abim daha ısrar edecekmiş gibi duruyordu fakat Nihan, "Kemal, gidelim. Deniz'in ateşi var." deyince aceleyle Deniz'e yöneldi ve gittiler.
Kapı kapanır kapanmaz boğazıma yapıştı Emir. "Sen.. Sen bittin Zeynep. Deniz'in yerini onlara söylemenin bedelini ağır ödeyeceksin." Ondan kurtulmaya çalışmadım, zaten nefes alamayacağım kadar çok sıkmıyordu. Yalnızca biraz kızaracaktı, alışıktım ben. Bu ilk boğazıma yapışması değildi.
"Ben zaten bittim Emir. O ilk tanıdığın, 'küçüğüm' dediğin kızı bitirdin." Boğazımı bıraktığı anda olduğum yere düştüm, dizlerimin üzerine. Dizlerimin yandığını hissetsem de ruhumun acısı daha ağır basıyordu şu an. Emir'in beni kullanmış olmasını hazmedemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Tutsağım
Fanfictionİmkânsıza meyilli, onu yaralayan adama tutulmuş çok seven bir kadın. Şefkat göstermekten, adamın onu tüm yaralamalarına rağmen onu sevmekten asla vazgeçmeyen bir kadın Zeynep. Yarası çocukluktan başlayan, başkalarında da yara açmaktan çekinmeyen, o...