Bölüm 14| UMUT - 1. Kısım

75 1 1
                                    

Bölümün ismini bu şekilde yazmamın sebebi, ne zaman hikâyeye umut diye etiket eklesem namaz başa geçti. Anladım ki namazsız bir umut yok arkadaşlar. Ve dedim ki; namazdan sonra umut. Umut gibi umuttur...

 Umut gibi umuttur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


    1.Kısım:

               Saat sabah 8 civarında başını anca kaldırabilmişti, önünde serili projeden. Oturduğu koltukta hafif gerilince fark edebildi. Her yeri tutulmuştu. Üzerinde siyah tişörtü düzelterek ayağa kalktı. Güneş doğduktan hemen sonra dalmıştı, muhtemelen. Uyuklamaması gerekiyordu. Ama canı çıkmıştı. Üzerinde aylardır uğraştıkları proje bitti sayılırdı. Sadece birkaç düzeltme ve belki biraz da ekleme dışında pek bir şey kalmamış görünüyordu. Kollarını başının arkasında birleştirip, pencereye doğru yürüdü. Parmağıyla araladığı stor perdeden dışarı baktı. Karşısında çam ağaçları ve yan evin çocuk havuzu vardı. Hava diğer günlerin aksine daha berraktı. Güneşli bir gün olacağını düşündü. Geriye doğru adımlayıp, kendisini sırtüstü yatağa bıraktığında tamamen emindi. Her yeri tutulmuştu. Belinin ağrısıyla yüzünü buruşturdu. Tavana diktiği gözleri bir süre sonra kendiliğinden kapanmıştı.

                "O hoo ho!" diyerek odaya giren Zişan, kapıyı birkaç kez tıklamış ve cevap alamayınca içeri dalmıştı. Tepkisi Kamer'in yatış şeklineydi.

                 Gözlerini araladığında kirpiklerini kırpıştırarak baktı. Birkaç kez.

                 Başta bulanık olan görüntü netleşti. Başında dikilenin Zişan olduğunu gördü. Ama cevap vermedi. Çünkü o kadar yorgundu ki değil bedenini kolunu kaldıracak hali yoktu.
"Ya ağabey, sabah oldu. Sen hâlâ uyukluyorsun."

               "Ne istiyorsun? " diye mırıldandı Kamer. Bir hamleyle siyah nevresimle kaplı yorganın altına girerken, donmuştu. Hatta titriyordu.

               "Ağabey? " diye sordu Zişan.

              "Efendim? "derken sesi çıkmıyordu. Çıkmış hissetmişti.

              "İyi misin sen?"

               Yatağın ucundan dolaşıp, başlığın hemen yanında durdu. Elinin tersiyle, Kamer'in alnına dokunduğunda, ateşli olduğunu fark etti. Bir panikle, "Yanıyorsun, sen." dedi.

             "Ağabey, inanmıyorum ya? Hastaneye gidelim çabuk."

            "Ne hastanesi Zişan? Biraz uyuyup uyanacağım bir şeyim yok."

            "Nasıl yok ya? Kaç derecesin kim bilir? Kalk!" dedi üzerinde yorganı çekiştirdi. "Birde yorgan örtüyorsun."

            "Sabah sabah bu ne çene ağabeycim? Bir rahat ver."

            "Rahat mı?" diye sordu Zişan. "Ağabey hastalanmışsın hâlâ ne rahatından bahsediyorsun acaba, bu çok rahatsız edici."

            "Çorba yap."

Reyyan |Ölmeden Önce Yaşa Seri #1|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin