Gece saf acı çekenler için uzundu. Gökyüzüne bakıp tefekkür edenler içinse kısa... Tüm hayatı boyunca sadece kendini bulabildiği zaman dilimiydi gece. Herkes uyurken yıldızları seyretmeyi severdi. Bunu çocukluğundan beri uyanık kaldığı bütün gecelerde yapmaya çalışırdı. Onun özgürlüğe açılan penceresiydi gökyüzü. Uçsuz bucaksız bir genişlik...
Dolabı açıp, baktı. Canı bir şey istemiyordu. Uzun süredir aç olduğu hâlde. Sütü severdi. Kutuyu çıkarttı. Tezgâha koyduğu bardağa doldurdu. Balkona çıktı, besmeleyle yavaş yavaş içti. Dizlerini yana kırdı. Bir süre öyle oturdu. Kazağının cebinde telefonu titriyordu. Çıkartıp, ekrana baktı. Arayan Zişan'dı. 3. çalışında açtı. "Efendim."
"Alo Reyyan" dedi. Ses kesildi. Birkaç saniye sonra tekrar ses değil, sesler duyuldu. Ne olduğunu anlayamadan "Alo" diye tekrar etti bir başka ses.
"Zişan sen misin? " diye sordu Reyyan.
Karşıdan gelen ses bir erkek sesiydi. "Pardon" dedi. Cızırtılar duyuldu." Arkadaşınız burada sızıp kalmış, onu alsanız iyi edersiniz."
Buz kesildi. "Nasıl?" diye sorarken.
"Bana sizi arayabileceğimi söyledi. Kusura bakmayın. Burayı kapatmak zorundayız. Gelip onu alırsanız iyi olacak."
"Neresi orası?" Sesinin azarlar tonda çıkmasına mani olamamıştı.
"Adresi ben size mesaj olarak atacağım. Biraz acele ederseniz iyi olur."
Telefonu kapatıp, mutfağa geçti. Elindeki bardağı çalkalayıp makineye yerleştirdi. Bu sırada telefonuna gelen mesajın az evvel konuştuğu kişiden olduğunu düşündü. Mesajı açtı. Tahmin ettiği gibi adres yazılıydı. Neden onu aradıklarına anlam veremese de üzerinde fazla durmadı. Eğer gerçekten zor durumda olmasa aramayacağını düşündü. Sonuçta onu daha bugün görmüştü.
Banyoya geçti. Dişlerini fırçalayıp, abdest aldı. Saat epeyce geç olmuştu. Bu saatte dışarı çıkmasına imkân yoktu. Fakat eğer başı gerçekten sıkıntıda ise bunun vebalini alamazdı.
Usulca Mediha'nın odasına girdi. Mediha tabletten başını kaldırıp, ''Reyyan, gel canım'' dedi hemen yanını işaret ederek.
Oturacak zamanı yoktu. Bunu nasıl söyleyeceğini de pek bilmiyordu. Halasıydı sonuç itibariyle. Açık olmayı denedi. Bir insan ne olursa olsun, yalan söylememeye kendini şartlarsa Allah (c.c) ona yardım ediyordu. Bunu biliyordu. Bunu defalarca tecrübe etmişti.
''Ayakta kaldın, otursana'' diye tekrar etti Mediha.
''Şey...'' dedi. Mediha elindeki tableti kenara bırakıp, tüm dikkatini Reyyan'a verdi. ''Hala benim bir arkadaşım, rahatsızlanmış. Onu görmem gerekiyor.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reyyan |Ölmeden Önce Yaşa Seri #1|
General FictionHiç ölü birinden şikayetçi olabilir miydiniz? Ya da ölü biri sizden? Düşüncelerindeki çirkinlikle insanları yargılayamazdı, insanlarla işi yoktu. Onun tek savaşı kendiyle. Kendini tanıyabilirse, kazanmış olacaktı. Bütün mesele kendini tanıyabilmek...