⏳
Cem Adrian -Tuz Buz
*Tuz buz oldum, güldüm soldum, ben dayanamıyorum. Biliyor musun, artık çok yoruldum.*
2. BÖLÜM|"YARALAR"
Yeşil gibi bir renk vardı, cayır cayır yakan ve o kusursuzluğunu, mükemmelliğini her hücrenize kadar hissettiren türden. İçinde kaybolup da bir daha kendinizi bulmamak, teslim olup orada sonsuza dek yaşamak, ölüp de oraya gömülmek isteyeceğiniz güzellikte bir yeşilden bahsediyorum.
Ve ben o yeşillere bakıyordum!
O yeşiller ateşten farksız değildi, kaynayan ruhumun canını fena acıtıyordu.
Beden yanar, ruh kaynardı. Ben ona fokur fokurdum. Öldü bildiğim adamın yaşadığını görüyordum tam şu anda.
İşte şimdi boğuldum.
"Kuzey?"dedim kendimin bile zar zor duyabileceği bir tınıyla. Dilim nasıl varmıştı, beş harflik kelimeyi söylemeye ya da o beş harflik kelime nasıl kurşun gibi birbir saplanmıştı öyle yüreğime? Hayal mi görüyordum yoksa etrafı dört duvarla çevrili mekanda serap mı?
Gözlerimi kırpıştırdığımda sıra sıra tuzu yara bere içindeki canımı yaka yaka yüz kıvrımlarımdan aşağıya bir şeyler süzüldü.
Kuzey?
Bu oydu.
Sevgilimdi.
Kuzey'imdi...
Emindim.
Ben ne kadar yanarak bakıyorsam, o da o kadar soğuk bakıyordu. Gözlerimin içine içine. Varlığından bir an şüphe etmemi sağlayan bacaklarımın zayıflığına direnerek ayağa kalktım ve topuklularım üzerinde adımlarımı ona yönelttim. Bacakları iki yana doğru açılmıştı, önünde büyük kahverengi bir masa ve üzerinde çokça, yarılanmış içki kokteyleri, çerez kaseleri... Gözlerimi kırpıştırdığımda, kirpiklerim ıslanmış, görüşüm kısa bir süreliğine buğulanmıştı.
Kuzey, yaşıyordu!
Yaşıyordu!
Yaşıyor muydu?
Kuzey...
Çok güçlü bir kahkaha firar etti gırtlağımdan sonra. Bunu ben de beklemiyordum. Bana aksine uzak değil, çok tanıdık bir eylemdi fakat zaten şu anda ne hissettiğimi kestiremiyordum. Gözlerimden acı bir feryat dökülüyordu fakat dudaklarım aksine alakasızca hareket ediyordu. Sonunda önüne geldiğimde oturduğu koltukta, yan tarafında ona eşlik eden bir kız ve üç farklı çift olduğunu bir saniye bile gözlerimi ondan ayırmamış olsam da fark etmiştim.
Yukarı kıvrılmış dudağım tam önündeyken aşağı doğru düştü, bir an ruhum canımdan çekilip beni bedenimle başbaşa bırakmış gibi hissettim.
"Kuzey..."dedim alt dudağımda nayif bedenimle birlikte tir tir titrerken. Dudağımı dişlerimin arasına alıp ısırırken sıcak damla kaydı yanağımdan üst dudağıma, oradan da dişeme. Dilimle hafif tuzlu yaşın tadını denerken, yeşillerine bıraktım kendimi. Yüzümde çok aptal bir gülümseme - belki de özlem ve acı bir gülümseme demeliydim- vardı.
"S-sen, yaşıyorsun..."
İrkilerek gözlerim sol tarafta büyük bir kahkaha atan kıza kaydı. Kaşlarım çatılmıştı aniden, nefes almakta zorlanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐒𝐋𝐀𝐊 𝐊𝐄𝐋𝐄𝐁𝐄𝐊
ChickLitGökyüzünde uçuşurken yarın öleceğinden habersiz yarını istiyordu. Fakat bugünün ona aşık olduğunu tahmin edemedi. Yarına aşık kelebek; bugünün değerini hiç bilemedi.