BÖLÜM 10| "KIVILCIM"

777 126 35
                                    

Hazal'ın dinlediği şarkı da multide.


İyi okumalar....

Sofia Karlberg - A Bible Of Mermaid Pictures

NF - Paralyzed

Skylar Grey - Love The Way You Lie

Zella Day - Hypnotic

*Pimi çekilmiş ruh fazla dayanamaz, patlarsa avucunda hayalleri fazla dayanamaz. *

10. BÖLÜM| "KIVILCIM"

Ucu kahve-sarılı fırçayı parmaklarını içine geçirerek tuttuğu ahşap paletteki beyaz rengine yavaşça buladı. O kadar estetik ve pratik yapıyordu ki bu işi, onu gören bir insan, onun için bu mesleğe yıllarını vermiş diyebilirdi. Kendinden emin tavrı, elini hareket ettirişi ve bununla birlikte olağanüstü bir şekilde parmaklarının arasında can buldurduğu fırçasını son derece nazikçe tuvale sürdü.

Bir iki, üç dört, beş altı derken, tuvalin üzerine yalnızca beyaz renkle yağmur damlası gibi bir şekil çizdi. Koskocaman tuvalin tam ortasında bu orta boyuttaki resim oldukça büyüleyici duruyor, çok garip duyguları ilk defa tattırıyordu orta yaşlardaki kadına.

Büyük bir nefes aldı ela gözleri tuvaldeyken, geri verdi ama nefesi acı kokuyordu. Elindeki fırçanın ucunu bardağa daldırdığı suda karıştırarak beyazdan arındırdığında eski rengine döndü fırça ve onu bu kez siyah boyayla kirletti. Biraz öne eğilerek tuvale iyice yaklaştı, ardından beyaz kısmın daha üstte kalan şişman tarafını siyah, küçük bir nokta ile onu lekeledi.

Ve tam o anda büyük bir gürültüyle gök gürledi ama o, bunun yalnızca gürlemekten ziyade gökyüzünün bağırışı olduğunu pekala da iyi biliyordu. Telaşla etrafına korku dolu bakışlar attı kadın. Bir elinde fırça bir elinde palet, nefesi kesilir gibi oldu. Saçları omuzlarının aşağısında hafif dalgalıydı, rengi siyah ve kahvenin arasında kalmıştı ama uçları sarı tonlarındaydı. Bu kez ise şimşek çaktı, ödü koptu onun da ama tek kelime edemedi, kaçıp gidemedi de. Gözleri gökyüzüne doğru yükseldiğinde yağmur yağmaya başlamıştı. Burnuna, kısa ve rimelsiz kirpiklerine düşen bu yağmur damlalarının gökyüzünün gözyaşları olduğunu anlamakta güçlük çekmemişti haliyle. Yağmur uzun kollu, koyu kahve ve çiçekli, diz altındaki bol penye elbisesi üzerine henüz yapışacak kadar ıslatmamıştı. Yutkuna yutkuna başını eğdi ve korumasız olan balkonunda hafif hafif çiseleyen yağmur yüzünden resminin ne hale geldiğine bakmak istedi. Ama... Ama hiç beklemediği bir şey gerçekleşti gözünün önünde. Gözleri kocaman açıldı ve güneşin yeni batmaya başladığı, yeterince karanlık olmayan etrafı bir şimşekle daha da aydınlandı.

Çok geçmemişti o siyah noktayı beyazın üzerine çizdiği. Şimdi beyaza ihanet edercesine içinde; yağmur tanesinin yardımıyla dans ede ede süzülmeye başladı. Kadın izlediği bu olayın karşısında küçük dilini yutmak üzere şaşkınlık içerisinde bakakalırken oraya, dudakları yavaşça birbirinin üzerine örtüldü. Kendini iyi hissetmiyordu, delirdiğini düşünüyor ya da bu gördüklerini birer halüsinasyon zannediyordu ama... Zannediyordu sadece. Fakat, hayır bu mümkün değildi. Kirpiklerini kırpıştırdı birkaç defa bu hayali şey geçsin diye.

Geçmedi; çünkü bu gerçekti.

Hayret edişi kendini kontrol altına almasına yetmedi. Önce fırça gördü balkonun mermerden zeminini. Parmaklarının arasından kayıp giden palet, aşağısında küçük, kare masanın üzerinde duran içi koyu renk, kirlenmiş su dolu camdan bardağa çarptı ve kendiyle beraber onu da yere sertçe düşürdü. Su etrafa saçılırken, bardak ise orada tuzla buz olup sayıca fazla kristalden parçalara ayrıldı. Çıkan gürültülü ses kadının bir kez daha irkilmesine neden oldu. Önünde gördüğü manzara zaten kadının aklını başından almıştı bu da cabasıydı.

𝐈𝐒𝐋𝐀𝐊 𝐊𝐄𝐋𝐄𝐁𝐄𝐊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin