⏳BMTH - Seen It All Before
*Toprak altında ölü bir beden, peki ama üzerinde açan güller neden?*
4. BÖLÜM |"MEZARLIĞIM"
Titrekçe kapanan gözlerimle nefesim kesildi ve olduğum yere çakılı kaldım. Ses tanıdıktı fakat duyduğum sesten dökülen o küçük sözcük bir kurşun olup ruhumdan vurmuştu sanki beni ve ben acı içinde kavruluyordum. Kelimelerin kendinden büyük anlamları vardır efendim. Üzerinize çöktüğünde kurtulmayı değil bir an önce ölmeyi dilerdiniz ve ölmeyi başardığınızda ise cümleler derin bir mezarlığa dönüşür ve kürek olan ünlemle içine gömülürsünüz.
Bedava sonsuz bir uyku verilir size. Yanında da en berbat kabuslar hediye...
Karagül olmak zordur, her mezarlıkta filiz vermezdi. Tabii eğer benim aklımdaki gibi gözleri ve burnu yakan acı bir isle çevrelenmiş kutsal bedenleri bir bir öldürdüğüm mezarlıktan varsa: öyle güzel yetişirdi ki tüm o rengarenk çiçekleri yanında güzelliğini sollar, tüm gözleri üzerine çevirirdi.
Bir mezarlık var çürük kokulu ruhumda. Şimdi her arkamdan vuranı oraya itiyor, üzerine ellerimle toprak atıyor, tırnak aralarımdaki çamurlarla mezar taşına bir çarpı çiziyorum. Çünkü bir yerden sonra gerçekten aynı havayı solumaktan bile tiksinç duyacağınız insanların yok olması gerekiyor. Ben ve hayallerlerimde işte onların yeri yok.
Bu yüzden...
Kendi içimde ruhuma gizlediğim mezarlığımın açılışını yapıyorum artık!
"Karagül."
Bir yıl sonra ilk kez tekrardan işitiyordum bu kelimeyi, kendiyle birlikte onlarca anıyı da peşinden sürükledi hafızama ve zaten dokunsalar ağlayacak durumda olduğumdan gözlerimin dolmasına da sebep olmuştu. Başımı bedenimden bir saniye önceden çevirdim arkama. Karşımda duran kişi ne zamandır görmediğim Furkan'dı, Kuzey'in en yakın arkadaşı, hatta dostuydu. Bana az yenge dememişti sonuçta. Kuzey'le iyi anlaşıyorlar diye severdim onu.
"Furkan?"dedim şaşırmışçasına, başını sallayıp gülümsedi hafifçe. Gülümsediğinden dolayı ben de tam gülümseyecek gibi olurken kendimi frenledim.
Uğur benden saklamış olabilirdi belki peki ya Furkan, o nasıl yapabildi bunu bana? En son Kuzey'in sahte, yalandan cenaze töreninde görmüştüm onu kısa bir süre. Sonra o da herkes gibi gitmiş ve bir daha asla aynı yerde bile bulunmamıştık.
Ona doğru yürüdüm. Hıçkırıklarım bir bir boğazıma dizilirken öfkemi dizginleyemiyordum. Herkes nasıl bu kadar kötü ve adi olabilmişti ki? Hiç kimse mi demez Kuzey ölmedi diye? Kendimi bunca süre harap ederken neredeydiler bunlar, şimdi teker teker karşılaşıyorduk yeniden?
Hoş, Kuzey için döktüğüm gözyaşı da, uykusuz geçen gecelerim de, zayıflıktan yataklara düştüğüm günler de güzeldi, sırf o diye... Onun için bir yılım gitmiş, dert miydi?
Asla...
Onun için onun yolunda ölmeyi bile göze alabileceğim adam; onun için yaptıklarım da, yapıyor olduklarım da, yapacaklarım da bana günah değil mübahtır.
Normalde açık kahve olan gözleri karanlık olduğundan dolayı iyice koyu gözüküyordu. Ve ağladığım içinde biraz da parlak. Islanan kirpiklerimi parmaklarımla sildikten sonra gözlerimi kırpıştırdım. Onun hemen dibinde duruyordum, her zamanki şekerli parfümünü sıkmıştı yine. Geçmiş hatıralar bu kokuyla zihnime doluyordu. Derin ve ürkekçe bir nefes çektim burnuma parfümünden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐈𝐒𝐋𝐀𝐊 𝐊𝐄𝐋𝐄𝐁𝐄𝐊
ChickLitGökyüzünde uçuşurken yarın öleceğinden habersiz yarını istiyordu. Fakat bugünün ona aşık olduğunu tahmin edemedi. Yarına aşık kelebek; bugünün değerini hiç bilemedi.