-12-

170 20 7
                                    

Üzerime bir bardak soğuk su dökülmüştü.
"Uyan artık tembel kemik torbası!"

Kafamı o kişiye doğru kaldırdım. Karşımda duruyordu.
S: Clawrus...

M: Sorgulama diye bir şey var Sans. Bu senin en büyük hatan. SORGULAMADAN UYGULAMA...

S: Benden ne istiyorsun!

M: Sorgulamanı.

S: Ne?

M: Sorgula.

S: Ha?

M: Neden ye sor!

S: Neyi sorgulayım! Neyin üzerine neden diyim?!

M: Bariyeri neden oluşturdum?

S: Çünkü sen tam bi-

M: SORGULA!

S: Sen bi-

M: Sorgula dedim...

S: SEN TAM BİR İ-

M: BENİ SİNİRLENDİRME!

Clawrus'un sırtından siyah sarmaşıklardan çıktı ve göğsümü (kollarım dahil) sardı. Beni sıkıyordu. O kadar sıkıyordu ki omurga kemiklerimden biri kırılabilirdi.
M: Anlasana! Ben insanları haklı bulmasaydım babam beni öldürecekti! Sana küçükken anlatmadığım bir şey vardı. Ben daha bebekken kalbime ve gözüme şaraplel parçası girdi. Babam bana bir kaynak ile hayat verdi. Gözüme de yapay bir göz. Eğer bir darbe sağ gözüme ve ya göğsümün ortasına denk gelirse... Neyse işte. İnsanları haklı bulmayıp, bariyeri oluşturmasaydım ve seninle yer altına gelseydim yer altında kimse hayatta kalamayacaktı. Ben de dahil...

S: Hem kendini, hem de UnderTale halkını korumak için insanları haklı buldun...

M: Onca yıl san bunu anlatmak için çabaladım, peşinden geldim. Ama sen beni her gördüğünde öldürmeye kalktın! Ve bunun bedelini ödeye-

Bir ışık topu, Clawrus'un tam kafasına çarptı ve onu metrelerce uzağa fırlattı. Sarmaşık onunla birlikte gitmişti. Ben de sert bir şekilde yere düştüm. Işık topunun geldiği yöne baktım. Frisk'in elinde büyük bir tabanca var ve ucundan duman çıkıyor. Gaster, Chara, Asriel, Papayrus ta arkasındaydı. Yabancı bir kız da vardı.

Benim bu kızlarla çektiğim çile ne!

Papayrus koşarak yanıma geldi. Beni ayağa kaldırdı.
P: Sans? İyimisin?

S: Evet...

Yabancı kız baygın Clawrus'un yanına gitti. Onun YinYang ruhunu çıkardı. İkiye böldü. Ve bir tüpün içine sıkıştırdı.
S: Hey! Ne yapıyorsun?

Yabancı kız bana baktı. Clawrus sivri pençesini kızın boğazına geçirdi. Sırtındaki sarmaşıklar hala duruyordu.
M: Bunu yapmamalıydın...

Kızın elindeki ruhu dolu tüpü aldı ve kızı tek eliyle metrelerce ileri savurdu. Tüpü yere attı. Tüp kırıldı. Ruhunu aldı.

N e f r e t l e n d i n . . .
U m u t l a n d ı n . . .

Ayağa kalktı. Zorlukla ayakta duruyordu. Frisk nişan aldı. Gaster'de GB'lerini (GasterBlaster'lerini) çıkardı. Clawrus'u öldüreceklerdi. Clawrus'un önüne ışınlandım. İki kolumu da yana açtım. Herkes şaşkınlıkla bana bakıyordu.
G: Sans! Ne yapıyorsun! Çekil şurdan!

S: Onu öldürmenize izin vermem!

G: Ama o seni öldürecekti!

S: Bu bütün yanlış anlamalar için!

G: Ne-

Yabancı kız Clawrus'un üzerine atlamıştı. Gaster hepimize bir kalkan yaptı. (Yabancı ve Clawrus hariç) Clawrus ondan daha güçlü olsa da Clawrus şu an yaralı ve yorgundu. Yabancı kız belinden çıkardığı bir zinciri sallamaya başladı. Zincir alevden bir zincire dönmüştü. Clawrus'un kolundaki yarayı vurdu. Clawrus'un kolu yanmıştı. Canı çok acıyordu. Bu yüzündeki ifadeden belli oluyordu. Frisk bağırdı.
*Tisi! Yanan zincir! (Tisi Tiiiisiiii diye okunuyo. İ'ler uzatılmış)

Yabancı kızın adı Tisi imiş. Tisi yanan zincirini tekrar çıkartıp savurdu. Bu sefer zincir Clawrus'un sağ gözüne vurmuştu. Clawrus yere yığıldı.
S: Gaster! Yok et şu kalkanı!

G: Onun ölmesi gerek...

S: Nrg!

Kemiklerim ile kalkanı zor da olsa kırmayı becerdim. Clawrus'un yanına gidip onu kendi evine ışınladım. Yoksa oracıkta ölecekti...

Karanlık Ve Aydınlık-UnderTaleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin