(Yazarınız dün gece gözünü sakatladı, zaten sakattı da azdı XD Yani tek gözle yazıyom, umarım yanlış yazmam...)
Frisk'in buraya dönmesi ile birlikte Chara ve Flowey Mime'yi aramaya başladılar. Chara gördüğü herkese Mime'yi soruyor, her seferinde 'hayır' cevabını alıyordu. Zaman zaman soruyu sorduğu kişilere tekrar aynı soruyu soruyordu. Frisk ile birlikte bunları izleyip pis pis gülüyorduk. Frisk'e oraya tekrar gitmek isteyip istemediğini sordum.
*Olabilir. Fark etmez ama gerek yok sanki.*
"Emin misin?"
*Frisk'im*
"._."
Frisk'in bu sepiri yapması üzerine onu Snowdin'e ışınladım. Tabii, Chara da koşarak Mime'nin yanına geldi.
C: Mime! Neredeydin!-Şöyle bi' dolaşmaya çıktım.
C: Peki. Gel, seni ailemle tanıştıracağım!
Chara, Mime'nin kolunu tuttu. Doğru Sans ve Papyrus'un evine gittiler. Evin önünde Papyrus ve Undyne vardı.
C: Papy, Undy! İşte Mime!P: Nyeheh! Küçük insanın bahsettiğinden de güzelmişsin Mime! Ben Muhteşem Papyrus!
U: Undyne...
C: Çok soğuksun Undyne!
S: Çünkü sıfır kol tişört ve şortla, Sniwdin'de. Tabii soğuk olur.
Sans evin içinden çıkıp her zamanki haliyle yanlarına geldi.
P: SAAAAANNNSS! Şu berbat esprilerin başka bir yerde yapsan!S: Peeeki.
Sans bir adım geriye gitti.
S: Aynen dediğim gibi, bir iskelet benim gibi tembel olursa, tembelet olur.P: Saaaanss!
S: Nee! Esprilerini başka bir yerde yap dedin. Bende başka bir yerde yaptım!
P: Sans! Bak şimdi kemiklerine spagetti sürücem!
S: Pehi. Sustum.
C: Uh... Bu da Sans! Berbat esprileri ile tüm Snowdin'i sarsıyor.
-Hehe, anladım zaten.
Bu lafından sonda Chara ile pis pis güldüler...
Akşama doğru Papyrus'un onlara yaptığı spagettiden yediler. Sans'ta Toriel'i çağırıp hep beraber nağmı değer Toriel'in gizli tarifi olan tarçınlı, kremalı turta yerken, Sans berbat esprilerine devam ediyordu.
C: Sans...S: Efendim?
C: Yeter...
S: Eğer biri şu turtanın tarifini verirse bırakırım.
C: HUAAA!? CİDDİ MİSİN SEN!? ANNEMİN O TARİFİ ASLA VERMEYECEĞİNİ BİLE BİLE YAPIYORSUN!
T: Chara haklı Sans, o turtanın tarifini almak için bu kadar çabalama. Çünkü asla vermiycem (͡° ͜ʖ ͡°)
C: Annneeee. Sende çok gıcıksın yaaa.
-Tahmin edeyim içinde, 2 bardak un 1 paket kabartma tozu, 1 bardak süt ve daha öncedec 1 tatlı kaşığı tarçın ile karıştırılmış, rondodan geçmiş kremşantili hamur var. Normal turta yapımı gibi. Daha önceden 180°C de ısıtılmış fırında 15 dk boyunca 280°C de pişirilmiş. Üstündeki krema için de bir tatlı kaşığı şekerli tarçınlı krema.
Mime bunların hepsini tek nefeste, turtanın üstündeki kremayı dağıtıp kremanın üstüne baklava deseni çizerken söylemişti. Frisk turtayı hep böyle yerdi. Herkes Mime'ye ağzı açık bakarken, Toriel kendini tutamayıp gülmeye başladı.
T: Bunların hepsi doğru. Ama bunların hepsini tek bir parçayı midene indirince mi anladın?-Tat algım iyidir...
*Ya da sadece paralel evreni resetleyip gelecekte bunu öğrendiğim için*
T: O zaman bir daha ki turtayı beraber yapalım. Olur mu?-Sarı çiçekli yapmaya ne dersin?
Yine, Mime'nin bu lafı üzerine herkesin ağzı açık kalmıştı. Asriel parmağı ile Mime'yi dürterken kaşlarını çattı.
A: Sarı çiçek olmaz!-Neden olmasın?
A: Eh... Çünkü onlar zehirli!
S: İlk defa Asriel'e hak verecek olursam, o sarı çiçeklerden yiyen 1 hafta içinde ölüyor. Hem de acı içinde. Tedavisi de yok.
A: Hey! Sen bana neden ilk defa hak veriyosun!?
S: Çünkü ilk defa
-Ancak, şöyle ki sarı çiçekler harabelerde yetişiyor, Değil mi? Pekii, harabelere en uzak yer Hotland değil mi? Yani yapmamız gereken Hotland'ın yeni soğumuş lav parçaları ile birlikte 1 saat kaynatıp süzersek, hiç bir olumsuz yanı kalmaz. Yenilebilir hale gelir.
C: Ciddi misin?!
-Evet, denemek ister misin?
C: Evet! Ama ben yemeye korkarım...
-O zaman ben yerim.
İkisi de kucaklarındaki boş tabakları masaya koyup ayağa kalktı. Toriel ise birden yerinden fırladı.
T: Mime? Emin misin..?-Evet, biz Youjou'da her gün böyle yemekler yiyoruz.
T: Sana güveniyorum...
U: Hey! Yabancı birinin gelip bize sarı çiçeklerden diyebiliriz demesi garip değil mi! Ya kendisinin o çiçeklere bağışıklığı varsa ve o çiçeklerden bize yedirip öldürme amacındaysa!
-Undyne. Öyle bir şey yapacak olsaydım bunu söylemezdim ._.
U: E.... Her neyse!
S: Sizi bırakmamı ister misiniz? Hotland uzak...
C: Ama en fazla 2 kişi ile ışınlana biliyorum. Yoksa benim midem bulanıyor.
-Işınlana biliyor musun?
S: O değil, ben...
-Bende...
C: O zaman senin gelmeme gerek kalmadı Sans! Mime beni de ışınlaya bilir misin?
-Uh... Hayır...
C: Tüh be...
S: O zaman Hotland'ta görüşürüz!
Sans Chara'nın kolunu tuttuğu gibi ışınlandı. Mime de arkalarından gitti. Mime oraya geldiğinde Chara kenardan soğuk lav parçası topluyordu.
S: Mime? Biraz özel konuşabilir miyiz?-Olur da... Chara?
C: Siz gidin! Ben toplarım!
-Peki...
İkisi de oradan uzaklaştılar...
HUAAA
EN SON 5 MART TA YB YAPMIŞIM
Üzgünüm ;-;
Yazmam için zamanım olmuyor ;-;
Uzun uzun yazmaya çalışıyorum ;-;
Neyse
Beklettiğim için özür dilerim...
Okuduğunuz için teşekkürler!
。^‿^。
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Ve Aydınlık-UnderTale
FanfictionYine 2 ayrı ırk. Siyah Ve Beyaz olarak kalmadı. Daha da renklendi. Bu iki kızın yer altından sonra yer yüzündeki hayatında nasıl bir değişiklik oldu bilmek istemezmisiniz? Eğer bilmek isterseniz bukitaba göz atabilirsiniz =)