28.bölüm

15.5K 586 77
                                    

Medya:Naz Mutlu...

Savaş Atasoy

Şu an bir kabusun içine çekiliyormuşum gibi hissediyordum. Naz'sız bir hayat...Nefes alabilir miydim? Onsuz hayatta kalabilir miydim? Hiç sanmıyorum...

Yaşadığımız herşey gözlerimin önünden geçti birden. İyisiyle kötüsüyle...Ölen insanların hayatı film şeridi gibi geçermiş ya gözlerinin önünden, Naz'ın kalbi atmayı bıraktığı an benimkinin de bıraktığını o an anladım.

Doktor üzgünce odadan çıktığında nefesimi tuttum. Yanlış anlamış olmayı diledim. Ama doktor acı gerçekle hepimizi yüzleştirdi.

"Elimizden geleni yaptık...Üzgünüm. Başınız sağolsun." Diyerek herkesi darmadağın etti. Herkes bir köşede acısını yaşarken ben sadece öyle dikilmiş Naz'ın solgun yüzüne bakıyordum. Doktor uzaklaşacakken arkadan gelen tiz bir ses ve hemen sonra koşarak gelen hemşireye dikkat kesildim.

"Doktor bey, birşey oldu efendim!"

"Ne oldu?"

"Biz...Cihazı çıkartacekken birden geri gelen nabız..."

Devam edemeden doktor koşturdu geldiği yöne. Az önce ağlayan herkes yeniden korkulu bekleyişe başlamıştı. Hala umudumuz vardı en azından. Hayatım boyunca etmediğim kadar dua ederken onu kaybetmemek için herşeyi yapabileceğimi düşündüm. Yaklaşık yarım saat sonra çıkan doktorun yanına yaklaştım hemen. Arkamdan diğerlerinin de geldiğini hissetmek zor değildi.

Biz daha sormadan anlattı son durumu. "Doktorluk hayatımda ilk kez karşılaştığım bir durum bu. Duymuştum ama başıma gelmemişti. O kadar uğraşmamıza rağmen duran kalbi, umudumuzu kaybedip bittiğini düşündüğümüz anda atmaya başladı. Sizi fazla umutlandırmak istemiyorum. Çünkü durum hala kritik ama bence hastamız çok güçlü...Kendisi istediği için döndü ve eğer hayata onu döndüren sebep her neyse umarım ona aynı şekilde tutunmaya devam eder."

Oradan uzaklaşırken o da şaşkındı belli ki. Naz gitmek istememişti işte. Bizi bırakmak istememişti. Belki kızıydı sebep. Ya da annesi. Bir umut belki de ben...Kim için ya da ne için dönmüş olursa olsun, şu an atan kalbi benim en büyük yaşama sebebimdi. Onu ikinci kez kaybetmekle karşı karşıyaydım ve az önce kalbi durduğunda hissettiğim acıyı bir kere daha yaşayacak gücüm yoktu.

"Oğlum, konuşalım mı biraz?"

Başımla onaylayınca bahçeye çıktık. Anlaşılan lafa nereden başlayacağını bilemiyordu. Onu zorlamamak için ben bir soru yönelttim. "Baran...Nasıl attırmış o imzayı?"

Babam sıkıntılı bir nefes alıp konuştu. "Hande, sana sarhoşken imzalatmış."

Gözlerim kocaman büyürken ağzıma ilk geleni de söyledim. "Siktir!"

Babam bu kez ters ters bakınca hatamı farkedip hemen konuyu değiştirdim. Küfür etmemden hiç haz etmezdi çünkü. Ne o, ne de annem. "Baran'ın eline nasıl geçmiş peki?"

"İkisi en başından beri beraber hareket ediyormuş anlaşılan. Ama merak etme Baran şuan aranıyor. Naz kızım yine canı pahasına yapacağını yapmış."

Gözlerimi kıstım. "Ne yapmış?"

"Takip edildiğini anladığında kamerasını çalıştırmış. Sanırım Arda'yı konuştururken belki lazım olur diye almış yanına ama arabada takip edildiğini ve bir şey yapacaklarını anlayınca bunu kanıtlamak için kullanmış. Bir yandan da Arda'yı arayıp durumu anlatmış."

Naz'a bir kez daha aşık olmuştum. Zekasına, yaptığı hamlelere...Ama bu onun hala içerde yaşam mücadelesi verdiği gerçeğini değiştirmiyordu.

Ateşli İntikam -TAMANLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin