5. Maskeli Adam

76 25 0
                                    

Gece saatlerinde, 4 katlı bir binanın önünde durdular. Onur, binaya bakarak "Esin'in evinde ne işimiz var? dedi.

"Cevabını bilmediğin soruları sormakta üstüne yok doğrusu," dedi Demir sakince.

Arabadan inip binaya girdiler. Tozlu, mermer merdivenleri yavaşça çıktılar. Son kata geldiklerinde kiremit renginde metal kapının önünde durdular. Onur, cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. İçeri sokulduklar.

Tek Odalı bir evdi burası. Yalnızca banyo için ayrı bir oda vardı. Salona geçtiklerinde komidinin üzerinde Esin'le çekilmiş fotoğrafları vardı. Demir fotoğrafı bakıp kısa süreli dalgınlık yaşadı. Daha sonra derin bir iç çekip etrafa bakmaya devam etti.

"Buraya neden geldiğimizi söylesen diyorum artık," dedi Onur sıkılmışçasına.

"Bilmiyorum," dedi Demir çekmeceleri karıştırırken.

"Ne?" dedi Onur şaşırmış bir şekilde. "Ne demek bilmiyorum?"

Demir ona aldırış etmeden çekmecelerin içlerini karıştırıyordu. Alttan ikinci çekmeceye bakarken bir şey dikkatini çekti. Bu bir rozetti. Polis rozeti. Ama üzeri kanlıydı.

Onur, onun yanına gelerek "Ne buldun?" diye sordu. Kanlı rozeti görünce afalladı. "Ama-ama cenazeden sonra rozeti-emniyete alındı," dedi şaşkın bir şekilde.

"Bu onun değil," diye mırıldandı Demir. Onur zor da olsa onu duymuştu.

Onur ayağa kalkıp kısa süreli düşündü. Aklından bir şeyler geçiyordu. "Olabilir mi?" dedi kendi kendine.

Demir ona dönüp 'ne düşünüyorsun' dercesine baktı.

Onur yutkundu. "Esin, sen gittikten sonra ailenin cinayetini araştırmaya başladı." Koltuğa yığıldı. Şaşkınlığı halinden okunuyordu. "Bu yüzden mi?" diye mırıldandı.

"Onur," dedi Demir rozete bakarak. "Ailemi bir polis mi katletti!" dedi dişlerini sıkarak.

Onur cevap veremedi. Olay aşikardı. Esin karantinaya alınmış eve girdiğinde, koltuğun altında bulmuştu bu rozeti. Bu yüzden öldürüldüğünü düşünüyorlardı artık. Demir'in ailesini de Esin'i de öldüren bir polisti.

O sırada pencerenin önünden bir tıkırtı duydular. Demir hızlıca pencerenin önüne gitti. Yangın merdiveninden birinin hızlıca aşağı indiğini gördü.

"Koş!" diye seslendi Onur'a. Onur hemen kapıdan çıkıp aşağıya fırladı. Demir de yangın merdivenlerinden hızlıca aşağı indi. Kaçan adamı kovalamaya başladı. Adam ne kadar hızlı olursa olsun, Demir de pek yavaş sayılmazdı.

Kaçan adam ara sokaklarda hızlıca ilerliyordu, Demir de arkasından nefes nefese koşuyordu. Adam yol kenarında duran taksiye bindi. Demir iyice yaklaştı taksiye ama; taksinin hareket etmesiyle umutsuzluğu gözler önüne çıkmaya başladı. O sırada Onur, arabayla onun yanında durdu. Demir hemen arabaya bindi ve taksiyi takip ettiler.

Taksi, olduğundan fazla hızlı gidiyordu. Demir'lerde arkadan takip ediyordu. Arabalar, ara sokaktan çıkıp ana caddeye geçtiler. Taksi makas atarak ilerliyordu. Onur da bir o kadar hızlıydı.

"Dikkatli sür," diye uyardı Demir onu.

"Eski günlerdeki gibi ha?" dedi Onur heyecanlı bir şekilde.

Taksi, dosdoğru boğaz köprüsüne gidiyordu. Köprünün üzerinde trafik vardı.

Taksi, köprüye yaklaştıkça yavaşlıyordu. Bunu gören Demir "Gerizekalı," dedi gülümseyerek. "Çıkmaza girdi."

Köprü girişinden itibaren taksi adım adım ilerliyordu. Demir'lerin arabası da yavaşlamıştı. "Sen taksiciyi al," dedi kapıyı açarak.

Arabadan indiler. Taksiye doğru koşuyorlardı. Onur, belinden silahını çıkarmıştı. Taksiye yaklaşmaya başladılar ki; adam taksiden indi telaşlı bir şekilde. Başında kapüşon olduğunu gördüler. Adam, yoldan çıkıp köprünün halatlarını tutarak Demir korumalılarmış diğer tarafına geçti.

Onur, taksicinin oturduğu kapıyı açtı. Silahı ona doğrultarak "Çık dışarı polis!" diye bağırdı. Taksici iki eli havada dışarı çıktı. Onur hemen onu yüz üstü taksiye yaslayıp üstünü aradı. Daha sonra ellerini arkada kelepçeleyip "burda!" diye kükredi.

Demir, adamın yanına geldiğinde "Dur yapma," dedi. Adam tek eliyle kapüşonunu açtı. Bu sarışın, güzel bir kadındı. Demir ve yanına gelen Onur şaşkınlıkla kadına bakıyorlardı.

"Kadın bu," dedi Onur şaşkın bir şekilde.

"Sana zarar vermek istemiyoruz," dedi Demir. Kadını ikna etmeye çalışıyordu ama kadının yüzünde kararlı bir ifade vardı.

"Zaten veremezsin, " dedi kadın ciddi bir ses tonuyla.

Kendini denize doğru bıraktı. Demir ani bir refleksle kadını tutmak istedi. Karın boşluğuna kadar eğildi demirlerden ama; artık çok geçti. Kadın, yaralı bir kuş gibi süzülerek Marmara denizine çakıldı.

Demir, Onur'a döndü. Çaresizce birbirlerine bakıyorlardı. Yoktan var olan ipucu şimdi tamamen yok olmuştu.

*******

Yüzünde maske olan bir adam, loş bir ışığın altında yürüyordu. Hemen yanında da maskeli iri bir adam ona eşlik ediyordu. Dama desenli koridordan ilerledikten sonra salonun girişine geldiler. İri yapılı adam, kapıyı açarak içeri girmesini işaret etti nazikçe. Adam yavaşça içeri girdi. Yumurta şeklindeki beyaz masanın çevresinde de maskeli adamlar oturuyordu. İçerisi ışıl ışıldı. Masanın başında duran kral sandalyesini andıran bir sandalyede oturan adam "Gelin," dedi tiz bir sesle.

Adam masaya yaklaştığında; masanın üzerinde çıplak bir kadının baygın olarak yattığını gördü. Biraz daha yanaştığında, kadının boynunun kesik olduğunu ve akan kanların, düzenli bir şekilde; oturan adamların önüne aktığını gördü. Masa, özel bir masayd ve eşi benzeri yoktu.

Adam sandalyesine oturdu. Akan kanlar onun önünde, masaya sabit olan kadehe damla damla dökülüyordu. Diğer adamların da elinde kadeh vardı. Adam, masasına sabit olan kadehi yavaşça söktü. Bir yudum içtikten sonra masanın üzerine bıraktı.

"Kim bu kadın?" diye sordu.

"Onu tanımıyor musunuz?" diye karşılık verdi kral sandalyesinde oturan adam.

Adam, kısa süre tereddüt ettikten sonra "Hayır," dedi usulca.

"Bu oldukça üzücü. Bizim, sırlarımızı öğrenmek için aramıza sızmaya çalışan bir zat." Adamın konuşması bile oldukça ürkütücüydü. Zira hepsinin yüzündeki maskelerin de korkutucu olmadığı söylenemezdi.

"Demir dönmüş. Doğru mu?" dedi kral ürkütücü bir sesle.

Adam 'Evet' dercesine başını salladı.

"Önleminizi almalısınız."

"Aldım."

"Ama gece saatlerinde yaşananlar, almadığını gösteriyor."

Adam tekledi. "Demir çok zeki bir adam. Kızın evine gidebileceğini düşünmedim."

Diğer adamlar şaşırmışçasına "Aaa," dediler.

"Yazık," dedi kral. "Sizden ummadığımız hatalar görüyoruz," dedi kral. Ses tonundaki ima, adamı ürkütmüş olacak ki yerinden kıpırdar gibi oldu. Kaçmayı düşünür gibi etrafa baktı ama kaçacak bir yerinin olmadığını o da biliyordu.

Adam boğazını temizledi. "Merak etmeyin. Üstesinden gelebileceğim bir konu bu."

"Rozet onda. Onunla yapabileceklerini düşünebiliyor musunuz?"

"Rozeti ondan alacağım," dedi adam.

"Bende öyle umuyorum," dedi kral. "Ama alamazsanız sizin için elimizden bir şey gelmez kardeşim."

Adam, anlamışçasına başını salladı.

DedektifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin