Başkomiser odasına girdi. Oldukça buruk bir hali vardı. Masasına oturdu. Hemen karşısında duran üniformalı fotoğrafına baktı. Derin bir iç çekti. Bilgisayardaki açık görüntülere baktı.
Maskeli adamların toplantı yaptığı odadaki kamera görüntüleriydi bu. İçeri maskeli bir adam girdi. Maskeli kralın karşısına oturdu. Başkomiser görüntüyü ileri sardı. Kısa süre sonra gelen adam masadan kalktı ve odadan çıktı. Evin bahçesine çıktığında maskesini çıkardı. Bu başkomiserdi.. Rengi sararmıştı. Bu sararma korku değil de çaresizliğin bedeli gibi görünüyordu. İhanet içinde olduğunu kendisi de düşünüyordu. Ama kime ihanet ediyordu? Emniyete mi? Yoksa kardeşim dediği maskeli adamlara mı?
İsa da o toplantıdaydı. Öyle ya. İsa gitmeden önce ona kardeşim demişti. Kan bağları yoktu ama o masadaki herkes kardeşti. Buna yeminliydiler.
"Ne yapmalıyım," dedi kendi kendine. Bir yanda kardeşleri, diğer yanda da oğlu gibi sevdiği Demir...
Demir o sırada arabasını otoparka park etmiş binaya girerken İsa'yla karşılaştı. İri adamla çarpıştığı için durmak zorunda kaldı. İsa'nın adamları oluşabilecek bir kargaşa durumunda hemen müdahale etmek için İsa'ya yanaştılar.
"Evine geldiğin için çok mutlu olmalısın," dedi İsa.
Demir dönüp ona baktı. "Buradan hiç ayrılmadım ben."
"Eski günleri yad etmeye başlamışsın."
Demir dalga geçercesine gülümsedi. "Bana mesaj gönderenlere mesaj göndermeyi seviyorum."
"İyi günler eski polis," dedi İsa dalga geçercesine.
Demir ise dudak kenarını bükerek tebessüm etti. "Sana da," dedi. Ardından iri adama göz kırparak içeri girdi.
"Efendim, yaptıkları yanına mı kalacak?" dedi iri adam dişlerini sıkarak.
İsa arkasını dönüp binaya bakarak "Burası bile seni kurtaramayacak," dedi. Arabasına binip oradan uzaklaştı.
Demir koridorda yürürken İdil arkasından koşar adımlarla ona yaklaştı. "Demir," diye seslendi.
Demir dönüp ona baktı. "Neredesin sen kaç gündür?"
"Bırak şimdi onu," dedi Demir. Çantasından çıkardığı dosyayı ona uzattı. "Bunun içindekileri kimseyle paylaşma."
"Ne ki bu?" dedi İdil anlamamışçasına. Meraklı bir şekilde dosyayı açtı. Gözleri mercek gibi büyüdü. Şaşkınlıkla Demir'e döndü. "Ama bu-" kelimeler ağzında düğümlendi o an. Yutkundu. Demir onu onaylarcasına başını salladı. "Başkomiser seni görmek istiyor" diye kekeledi.
Demir başkomiserin odasına giderken İdil şaşkın bir şekilde onun arkasından bakıyordu. Dosyayı kapatıp odasına geçti. Odada sessizlik hakimdi. Demir'i karşısında gören başkomiser istifini bozmadan eliyle önündeki koltuğa oturmasını işaret etti. Demir sakince yanına oturdu. Kısa süre sessizlik oldu. Başkomiserin üzgün olması Demir'in gözünden kaçmamıştı. Boğazını temizleyerek neyi olduğunu sordu. Başkomiser önce cevap vermedi. Daha sonra derin bir çektikten sonra "Neden arabayı patlattın?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dedektif
Mystery / Thriller"Bir insanı öldürmek istiyorsan en başta yapman gereken şey; ailesini yok etmektir." //PATRON// #ÖZET# (Kısa Hikaye) Demir, üst düzey bir polisti. Sayısız başarılara imza atmasına rağmen son durakta patrona yaklaşmıştı. Ama işler h...