Emniyet müdürlüğü binasının önünde polisler sıraya girmiş, girişteki başkomiserin resmine bakmaktadırlar. Hemen hemen herkesin gözü yaşlıdır. Kısa bir süre sonra, Demir, Onur ve İdil binadan çıkıp gurubun en önüne geldiler. Başkomiserin fotoğrafına bakıp asker selamı verdiler.
*******
Aradan bir hafta geçti... Demir başkomiserin mezarının başında gözü yaşlıydı.
"Benim yüzümden oldu," dedi. "Sizi sileceklerini düşünmedim. Özür dilerim. Çok özür dilerim başkomiserim."
Yaşlı gözlerini sildi. Titreyen elleriyle toprağı avuçladı. Dişlerini sıkarak "Söz başkomiserim... Söz!"
Mezarlığa bir araba yaklaştı. Arka pencere açıldı. Bu gelen İsa'dır. Mezarlığa bakıp gülümser. "Her şey yeni başlıyor," dedi kendi kendine. Daha sonra araba oradan ayrıldı.
Demir ayağa kalkıp oradan ayrıldı. Kısa süre sonra sahile ulaştı. Onur ve İdil sahilde ki bankta oturuyorlardı. Birbirlerine sarıldılar. Yüzlerinde ki üzgünlük ifadesi büyük bir çöküşün habercisiydi aslında.
"Durmamız gerek," dedi Onur kendinden emin bir şekilde.
Demir anlamışçasına ona baktı. "Anlamadım?"
"Durmamız gerek Demir. Bu bir mesajdı. Ve biz bu mesajı aldık."
"Ne saçmalıyorsun lan sen!" dedi Demir hiddetle ayağa kalkarken.
İdil hemen atıldı. "Demir. Senin acını biz de yaşıyoruz şuan. Ama üstesinden gelemediğimiz bir durum var ortada."
"Başkomiser boşuna öldü yani öyle mi?"
"Hayır," dedi İdil ve ekledi. "Bizi kurtardı aslında. Sen zeki adamsın Demir. Başkomiser emniyetteki bir bardağa sürülen zehirle öldürüldü. O bardağı oraya kim getirdi bilmiyoruz. "
"Çay ocağına baktık," dedi Onur. "Bizim bardaklardan çok farklı. Dışarıdan geldiği belli."
Demir yutkundu. Çaresizce etrafa baktı. "Arkadaşlar. Ben İstanbul'a boşuna gelmedim. Büyük bir plan alt üst oldu. Bunu toparlamaktan başka şansımız yok. "
"Büyük bir plan derken?" diye sordu İdil anlamamış bakışlarla ona bakarak.
"Emniyete gidelim," dedi Demir.
Kalkıp yol kenarına gelirler. Tam arabalarına bineceklerken Demir durur. "Ben su alacağım. İçer misiniz?"
"İyi olur," dedi Onur.
"Ben de alırım," dedi İdil.
"Hemen geliyorum," dedi Demir. Açtığı kapıyı yeniden kapattı. Hemen yanındaki büfeye gitti. Dolaptan 3 tane su aldı. İçinde bir gariplik hissetti. Dönüp arabaya baktı. İdil ve Onur arabaya yaslanmış onu bekliyorlardı. Arkadaşlarıyla göz göze geldiler.
Demir, Onlara doğru giderken arkasından biri hızlıca gelip Demir'e omuz attı. Böyle bir darbeyi beklemeyen Demir; omuzun şiddetiyle de yere düştü. Elindeki şişeler yerde iki kez sekerek yola doğru sürüklendi. Demir'e omuz atan adam, belinden çıkardığı silahı Onur ve İdil'e doğrulttu. Onur ve İdil silahlarına davrandılar. Ama adam onlardan hızlı davrandı ve tetiğe bastı. Onur ve İdil göğüslerine yedikleri mermilerle yere yığıldılar. Adam daha sonra Hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı. Birkaç adımdan sonra görünmeyen biri tarafından kafasından vuruldu ve sırt üstü yere yığıldı. Elindeki silah yere düşen 5 kovanın yanına düştü.
Demir yerden kalkıp hızlıca arkadaşlarının yanına koştu.
"Hayır, hayır hayır..." dedi defalarca bağırarak.
Hemen nabızlarını kontrol etti.
"Ölmeyin lan ölmeyin!" diye bağırdı ağlayarak. "Ambulans çağırın!" diye bağırdı etrafa.
Bir adam hızlıca oraya yöneldi. "Ben doktorum," dedi gelen adam.
Doktor İdil'in nabzını kontrol etti. Ardından üzgün bir şekilde Demir'e baktı.
"Kurtar onları doktor," diye haykırdı Demir. Ama İdil ölmüştü. Doktor bunu söyleyemedi ama gözlerinden okunuyordu.
Doktor Onur'un nabzını kontrol etti. Üzgün bir şekilde ayağa kalktı.
"Bir şey yap doktor! Bir şey yap!" dedi Demir gözyaşları içinde. "Arkadaşlarım ölüyor!"
"Başınız sağolsun," dedi Doktor. "İkisi de... Öldü..."
Demir, onların yanına yıkılır. Öfke ve acıyla bağırır. "Hayııırrrr!!!"
Yolun karşındaki binanın çatısında duran keskin nişancı silahını çantasına bırakır. Ve telefonla birini arar. "İşlem tamam İsa bey. Belirttiğiniz adamın arkadaşları öldü. Onları öldüren de öldü" dedi.
İsa evinde, tekli koltuğunda oturuyordu. Telefonu kapattı. Kendi kendine gülümsedi. "Bu acıyla biraz yaşa. Daha sonra sıra sana gelecek cesur polis."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dedektif
Mystery / Thriller"Bir insanı öldürmek istiyorsan en başta yapman gereken şey; ailesini yok etmektir." //PATRON// #ÖZET# (Kısa Hikaye) Demir, üst düzey bir polisti. Sayısız başarılara imza atmasına rağmen son durakta patrona yaklaşmıştı. Ama işler h...