Demir ve Onur, sahilde bir çay bahçesinde kahvaltı yapıyorlardı. Demir, oldukça dalgındı. Aklı, hala dün gece intihar eden kadındaydı. Neden intihar ettiğini düşünüyor ama bir açıklama yapamıyordu kendine.
"Yeter takma kafana," dedi Onur çayından bir yudum alırken.
Demir oralı olmadı. Dalgın bir şekilde denize baktı. Kafasını kurcalayan soruların başında 'Kadın kimdi?' sorusu yer alıyordu. Esin'in evine rozeti almaya gelmişti. Hata yapınca da kaçtı. Ama neden kendini aşağı attı? Belli ki emir alarak attı kendini boğazdan. Ama nasıl bir emir, insanın canından daha üstün olabilirdi ki? Kendi canına tereddüt etmeden nasıl son verirdi insan?
O sırada Onur'un telefonu çaldı. Onur telefonu açtı. Yüzünde, ağırlıkta ciddiyet olmak üzere şaşkınlık oluştu. "Tamam," deyip telefonu kapattı. "Gitmemiz lazım," dedi ciddi bir şekilde.
Demir, anlamamışçasına ona baktı. "Soru sorma Demir," dedi Onur. Demir, onun yüzündeki ciddiyeti gördükten sonra ciddi bir şey olduğunu düşünden soru sormadı. Kalkıp arabaya bindiler ve yola koyuldular.
Kısa sürede İstanbul trafiğinden kurtulup hastaneye vardılar. Arabayı otoparka park ettikten sonra binaya girdiler. Onur'un bozulmayan ciddiyeti; Demir'in meraklı bakışları hala etkiliydi. Girişte, sarışın uzun boylu bir kadın karşılası onları. Bu komiser İdil'di.
Onurla tokalaştılar. "Hoşgeldiniz komiserim," dedi İdil zarif bir şekilde.
"Hoşbulduk,"dedi Onur ve ekledi. "Siz tanışıyor musunuz?"
İdil tam cevap verecekken Demir atıldı. "Evet. Diyaloğunuz olmasa da sima olarak tanışıyoruz."
İdil tebessüm etti.
"Evet İdil, seni dinliyorum."
Yavaşça koridorda ilerlediler. "Dün intihar eden kızla ilgili çok ilginç bilgilere ulaştık."
Demir şaşırmışçasına ona baktı. "Nasıl yani?" dedi. Onur'un neden ciddi olduğunu şimdi daha iyi anlamıştı.
Alt kattaki morga gittiler. Küçük ve oldukça soğuk olan morg odası insanı kendinden alıyordu. Cenazelerin bulunduğu metal dolaplara dokunduklarında da ürpertici soğuğu hissediyorlardı.
İdil, dolaplardan birini gerini açıp, içerdeki cenazeyi raylı sistemden kendine doğru çekti. Üzerindeki beyaz örtüyü, göğsüne kadar açtı. Köprüden atlayan kadını görünce çok şaşırdılar.
"Ama-ama bu-çocuk," dedi Demir kekeleyerek.
Bir
İdil, onu onaylarcasına başını salladı. "Sima akın. 19 yaşında,"
"Akın mı?" diye atıldı Onur. Şaşırmışçasına.
İdil, ciddiyetini bozmadan ona bakıyordu. "Aklından geçenleri tahmin edebiliyorum Onur."
İdil, hemen yan taraftaki dolaba yönelip kapağı açtı. Cenazeyi kendine doğru çektikten sonra onun da üzerindeki beyaz örtüyü açtı. Esmer kadın, gece masada yatan kadının ta kendisiydi. Kadını gören Onur oldukça şaşırmıştı. Öyle ki; şaşkınlıktan göz bebeği büyümüştü. Bu durumu fark eden Demir 'Ne oldu?' dercesine dürttü onu. Ama Onur sadece yutkunmayla yetindi.
"Zeynep Akın," dedi İdil ve ekledi. "Gizli soruşturmacı."
Demir şaşkın gözlerle ona bakıyordu. Gizli soruşturmacının boynunun kesilmesi dahi umrunda değildi. Kadının kardeşi, neden Esin'in evine geldiğini düşündü kısa süreliğine. Doğal olarak bir bağlantı bulamadı. İstemese de kendini bir anda cinayet soruşturmasının ortasında bulmuştu.
Birlikte hastaneden ayrılıp emniyet müdürlüğüne gittiler. Onur'un arabasını İdil kullanıyordu. Onur kendinde değildi. Demir de kafasındaki soru işaretlerini unutmuş, biraz toparlanmıştı.
Emniyet binasına girdiklerinde İdil, 'kendine gel' dercesine dürttü Onur'u. Biraz silkelendikten sonra o da kendini toparladı. Obalarına geçtiler. Onur yerine oturdu. İdil ise Demir'in eski masasına geçti.
Demir dalgın gözlerle masasına baktı. İdil, onunla göz göze gelmek istemediğinden sürekli gözlerini kaçırıyordu. O sırada başkomiser odaya girdi. O da bitkin görünüyordu. Demir'e selam verdikten sonra elinde tuttuğu dosyayı Onur'un masasına bıraktı.
"Bu iş sizde çocuklar," dedi sakin bir şekilde.
Onur dosyaya bakmadan "Kimin yanındaydı başkomiserim?" diye sordu.
Başkomiser iç çektikten sonra "iş adamı İsa Süzen."
"Katili biliyoruz ama delilimiz yok yani," dedi Onur.
"Kesinlikle," dedi başkomiser. "Fazla oyalanmadan atılın bu işe. Üst birim bizden rapor bekliyor. Hepsinde. Önemlisi; bu cinayetin aydınlanması Emniyet birimimiz için oldukça önemli."
Odadan çıkarken kapının önünde duvara yaslanmış vaziyette olan Demir'le bir kez daha göz göze geldi. "Seni burada görmek güzel," dedi yala dan tebessüm ederek. Ve odadan çıktı.
Esin, arkasında duran dolaptan bir dosya alıp "Gidelim," dedi.
"Nereye?" dedi Onur.
"Hem yemek yeriz hem de iş konuşuruz."
"Yemeğe gerek yok. Duymadın mı başkomiseri? Acilen çözülmesi gereken bir soruşturma var sonuçta."
"Hadi Onur," dedi İdil kalkmasını işaret ederek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dedektif
Mystery / Thriller"Bir insanı öldürmek istiyorsan en başta yapman gereken şey; ailesini yok etmektir." //PATRON// #ÖZET# (Kısa Hikaye) Demir, üst düzey bir polisti. Sayısız başarılara imza atmasına rağmen son durakta patrona yaklaşmıştı. Ama işler h...