İki buçuk saattir ameliyathanenin önünde dört dönüyordum. Neden bu kadar uzun sürdü ki bu ameliyat? Ne yapıyorlardı sanki?
"Yeter artık Eun soo. Yerinde dur artık. Bir şey olmayacak korkma!"
Bakışlarım Hoseok'u bulurken başımı onaylamazcasına iki yana salladım. Anlamıyorlardı beni. "Nasıl durayım? O içeride yaşama savaşı içerisindeyken ben nasıl yerimde durayım?" En sonki muhabbetimiz sıkıyordu canımı. Bana dargındı, ona dargındım. Konuşup birbirimizin gönlünü almalıydık.ona değer veriyordum..
"İyi de mahvettin zaten kendini."
Yanıma gelip kollarını bana dolarken ağzımdan küçük çaplı bir hıçkırık kaçmıştı. Elimden bir şeyin gelmemesi en büyük acıydı zaten. Doktor olacaktım güya ama bir halt yapamıyordum!
Kapının açılma sesini duyduğumda Hoseok'dan ayrılıp kapıdan tarafı döndüm. Yoongi çıkmıştı! Hızlı adımlarla ona doğru ilerleyip karşısında dururken "Durumu nasıl?! O iyi mi?!" diye sormuştum aceleyle.
Yüzünü hafiften buruşturup bana baktıktan sonra konuşmak adına dudaklarını aralamıştı: "İyi. Şu an dinlenmede. Birazdan Yoğun bakıma alınacak."
"Neden yoğun bakım? Durumu ağır mı?"
"Önümüzdeki 24 saat önemli. Başından darbe aldığı için şu anlık yoğun bakımda kalması daha iyi."
"Anlıyorum.. Şey, ben.. teşekkür ederim."
"Görevim. Geçmiş olsun."
Yanımızdan ayrıldığında köşeden dönene kadar arkasından bakmıştım. O gerçekten başarılı bir doktordu.. Tanrının ona verdiği bu yetenek beni özendiriyordu..
Derin bir nefes alıp sandalyeye oturduğum sıra Taehyung omzumdan dürtmüştü beni. Bakışlarımı ondan tarafı çevirdiğimde elini kaldırıp ıslak yanağımı kurulamıştı.
"Kalk hadi git bir elini yüzünü yıka da kendine gel. Durumunu da öğrendik iyiymiş, hadi."
Başımla onaylayıp ayağa kalkarken istemeye istemeye lavaboya gitmiştim. Kapının önünden bir saniye ayrılsam bir şey olacakmış gibi hissediyordum.. Ellerimi tezgaha bastırıp kuru dudaklarımı ıslatırken aynadaki yansımama baktım. Tek kelime ile berbat gözüküyordum.
Hahhas cildim hassaslığını gösterip hemen gözlerimin kızarıklığını ortaya çıkarmıştı. Yoongi yüzümün halini görünce o yüzden yüzünü buruşturmuştu. Adam hayatında ilk kez canlı zombi görmüştü kesin. Halim zombilerden farksızdı..
Aklıma düşen Namjoon'la daha fazla oyalanmayıp soğuk suyu açarak yüzümü yıkamaya başlamıştım. Bir an önce geri dönmeliydim..
••
Akşam olduğunda Hoseok ve Taehyung'u zorla da olsa eve göndermiştim. Mi soo da sandalye sayıkladığından onu da eve göndermiştim. Benim tüm keyfim kaçtığından mesaiye kalmayı seçmiştim.
Hem onlar kalıp ne yapacaklardı? Ben bile doktor olmama rağmen -henüz olmadım ama olacağım- şu anlık elimden bir şey gelmiyordu. Daha uyanmamıştı bile..
Pencereye yaklaşıp yatakta öylece uzanan Namjoon'a doğru baktım. O böyle hareketsiz yatınca ister istemez gözlerim doluyordu. En sonki dargın ayrılışımız aklımdan bir türlü çıkmıyordu.