Hemen hemen yarım saat sonra kafeden ayrılmıştık. Taehyung ve Hoseok yanımızdan ayrılmış, ben ve Mi soo ise hastaneye gitmiştik. İlk olarak Yoongi'nin yanına gidip özür dileyecektim. Bu yüzden odasına gitmeden orta şekerli bir kahve almıştım.
Derin bir nefes alıp üzerimi düzelttikten sonra kapıyı tıklatıp bekledim. Nereden ve neden geldiğini anlamadığım heyecanım giderek artmaya başlamıştı. Neden hâlâ ses yoktu? Gelmemiş miydi yoksa? Oysa bizden daha önce kalkmışlardı kafeden.
Hâlâ bir hareketlilik olmadığından kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi. Ya içerideydi işi olduğundan umursamıyordu, ya da henüz gelmemişti. Ee, ne yapacaktım şimde ben? Gitse miydim? Bu kahveyle Jungkook'un yanına gidemezdim. Jungkook şeker kullanmıyordu. Bunu odasına istediği kahvelerden biliyordum..
"Eun soo?"
Arkamdan gelen tanıdık sesle arkama döndüğümde elimdeki kahve Yoongi Hoca'ya çarpmış, neredeyse yarısı üzerine dökülmüştü. Şaşkın bir şekilde bedeninden uzaklaştırdığı gömleğine bakarken yüzümü buruşturdum. Daha da çok batırmıştım. Yakmıştım adamı resmen!
"B-ben özür dilerim! Bu kadar yakın olacağınızı düşünemedim. Gerçekten özür dilerim, bilerek yapmadım.."
"Tamam, tamam biliyorum. Sakin ol. Elin yandı senin, iyi misin?"
Hatırlatmasıyla elimdeki sızıyı hissetmiştim. Ama umurumda değildi. Şu an kendimi düşünemezdim. Düşünürdüm de özür dilemeye gelmişken bir hata daha yapınca mecbur düşünemiyordum. Giderek daha çok batırıyordum.
"Beni boş verin yaktım sizi!"
"Sorun değil, elin kötü olmadan git bir yıka."
Umarım yanında fazladan kıyafet vardı. değilse gerçekten gidip kıyafet alırdım ona. Benim yüzümden lekeli gömlekle kalamazdı. Oda kapısına doğru yöneldiğinde yüzümü buruşturup yanından ayrılmıştım. Adımlarım lavaboya doğru ilerlerken koridorun ortasında durup, yarısı Yoongi'nin üzerinde olan kahveyi çöpe attım.
Lavaboya geldiğimde direkt suyu açıp elimi altına tutmuştum. Soğuk su, sızlayan elime her değişinde rahatlıyordum. Şimdiden kızarıklık oluşmuştu bile. O kadar kat çıkmış olmama rağmen kahve nasıl böyle sıcak kalmıştı anlamamıştım.
Suyu kapatıp elimi kuruladıktan sonra lavabonun çıkışına doğru ilerledim. Yanına gitmeli miydim? Üzerini değişirken denk gelirsem? Bir utanç dalgasına daha yakalanırsam benim için pek de iyi olmazdı.
"Eun soo?!"
Lavabodan çıktığım gibi Jungkook'un arkamdan seslendiğini duyunca ondan tarafı dönmüştüm. Bana doğru adımlarken "Efendim hocam?" diye cevap vermiştim.
Yanıma vardığında durmuş, "İyi misin? Toparladın mı biraz?" diye sormuştu. Bunu bana eziyete devam etmek için sormuş olma lütfen. Gerçekten eski hâlini kaldıramazdım.
"Evet, daha iyiyim."
"Tamam o zaman, 318 numaralı hastayı kontrole gidiyorum, sen de gel."
"Not defterimi alıp hemen geliyorum."
Başıyla onayladıktan sonra hızlı adımlarla yanımdan ayrılmıştı. Jungkook'la da yapacağım konuşma uzayacak gibiydi. Şu an hastalarla ilgilenecekse konuşamayacaktık. Yoongi'ye de mecburen işim bittikten sonra uğrayacaktım.