D ➽ 21

7.2K 611 226
                                    

Lanet alçıyla geçirdiğim koskoca bir buçuk haftanın sonunda nihayet eski halime dönebilmiştim. Alçı yüzünden başıma gelmeyen kalmamıştı.

Yoongi'nin ayağının dibinde düşmem mi, lavaboya gidememem mi, sekerek yürürken sağlam ayağımı da son anda burkmaktan kurtarmamdan mı bahsetsem..?

Fakat alçı yüzünden Yoongi'yle geçirdiğim bu zaman içerisinde bayağı ilerlemiştik. Artık o da ben de daha rahat davranıyorduk. 'Sevgilim' diye sesleniyordu mesela. 'Hayatım' diyordu. Eriyip gidiyordum karşısında. Bana ne yapıyordu bilmiyorum fakat kendimden geçiyordum.

"Doktor hanım yardım edin lütfen!"

Bir anda kolumdan tutup çekiştirmeye başlayan adamla ne yapacağımı şaşırmıştım. Sorun neydi, ne diye beni böyle peşinden sürüklüyordu?

"Çocuğum çok hasta."

"O zaman hastaneye getirin beyefendi, beni bu şekilde bir yere götüremezsiniz!"

Kolumu geri çektiğimde duraksar gibi olmuştu fakat hâlâ bırakmamıştı. Bu çok sinir bozucu bir hareketti.

"Getirdim, arabada."

Yahu tamam da beni niye sürüklüyorsun be adam kucakla gel hastaneye! Neden böyle değişik insanlar hep beni buluyordu?

Hastaneden çıkıp siyah bir arabanın önünde durduğumuzda içine kısa bir göz atmıştım. Ee? Hani nerede çocuk?

"Bizimle gelmelisiniz. Zorluk çıkarmayıp arabaya binin lütfen."

Çattığım kaşlarımla yanımda dikilen adamlara bakarken yutkundum. Şu an kaçırma girişiminde bulunmuyorlardı değil mi? Yo yo, bu kadar da şanssız değildim herhalde?

"Buyurun."

Üzerime gelip eliyle arabayı işaret ettinde geriye doğru adımladım. Şöyle bir bakıyordum da bana zarar verme ihtimalleri yüksekti. Etrafta kimse olmadığı için bağırma girişiminde bulunsam da bir işe yaramayacaktı. Ne gibi bir belaya bulaşıyordum bilmiyorum fakat kendi isteğimle o arabaya binecektim. Zarar görmek istemiyordum..

••

Saatlerce süren yolculuk arabanın durmasıyla son bulduğunda derin bir nefes alıp vermiştim. Hava kararmıştı resmen.

Tek tek inen adamların ardından ben de indiğimde büyük bir ev karşılamıştı beni. Buraya getirilmemi kim neden istemişti hiçbir fikrim yoktu. Bildiğim tek şey giderek daha çok geriliyordum.

Evin kapısına vardığımızda önümde duran adam açtığı kapının ardından benden tarafı dönmüş, "Korkuttuysak kusura bakmayın. Buyurun." demişti. Anlam veremeyen bakışlarımı üzerinde gezdirirken birkaç dakika öncesinde ciddi duran yüz ifadesinin artık öyle olmadığını fark etmiştim. Ne oluyordu?

İçeri girdiğimde ardımdan kapıyı kapatmışlardı. Sanırım buradan sonrasını ben gidecektim. Adımlarım yavaşça salona doğru ilerlerken boydan olan camın önünde sırtı bana dönük bir şekilde duran bedeni fark etmiştim.

Onu nerede görsem tanırdım. "Gerçekten böyle mi olmak zorundaydı?" Söylediklerimin ardından yüzündeki gülümsemeyle benden tarafı döndüğünde onaylamazcasına başımı iki yana salladım.

Aklım çıkmıştı! Gerginlikten ellerim terleyip duruyordu!

"Bütün sürprizler romantik bir şekilde ilerleyecek diye bir kural mı vardı yoksa?"

"Farklı olduğunu biliyorum elbette fakat senden bu kadarını beklemiyordum açıkçası."

Yanıma vardığında elini kaldırıp önüme düşen saç tutamlarımı parmağına dolamıştı. Neyse ki bu Yoongi'nin oyunuydu. Gerçekten manyak biri tarafından kaçırılsaydım halim ne olurdu bilmiyorum..

"Seni bana getiren küçük bir oyundu sadece."

"Küçük bir oyun mu? Nasıl gerildim sen biliyor musun?"

Yüzünde gülümseme oluşurken "Korku iyidir, kalp atışın yükselir, kan dolaşımını hızlandırır." demişti. Onun gibi gülümseyip "Korkunun böbreklerin işleyişini etkilediğini de biliyorsun ama?" diye sorduğumda yüzündeki gülümseme daha da genişlemişti.

"Tamam, bunu sonra tartışırız. Hadi gel benimle."

Elini uzattığında dudaklarımı birbirine bastırmış, elimi kaldırıp tutmuştum elini. Beraber bahçeye çıkan kapıya doğru ilerlerken dudaklarımı birbirine bastırdım. Pek kullanılan bir yol seçmese de yaptığı sürprizdi ne de olsa.

Bahçeye çıktığımızda gördüklerim bir anlık duraksamama neden olmuştu. Havuzun üzerindeki kırmızı gül yaprakları, aynı şekilde yerlerdeki küçük rengarenk ışıklar ve biraz uzağındaki mükemmel bir masanın üzerindeki mumlar.. harika gözüküyordu..

"Küçük bir sürpriz diyelim.."

Sesi kulaklarıma ulaştığında yüzümdeki geniş gülümsememle ondan tarafı döndüm. Ne söyleyeceğimi açıkçası bilmiyordum. Gerici bir oyundan sonra karşılaştığım bu manzara beni fazlasıyla şaşırtmıştı.

"Yoongi ben.. ne söyleyeceğimi bilmiyorum, teşekkür ederim.."

Diğer elimi de eli arasına alıp bedenime bir adım daha yaklaşmıştı. Öyle güzel bakıyordu ki karşısında eriyip gitmekten korkuyordum.

"Bir şey söyleme, bana hep böyle bak yeter."

Alt dudağımı ısırıp sessiz kaldığımda "Gel hadi, açsındır." demiş, elimden çekiştirmişti. Üzerinde boş yer olmayan masanın yanına geldiğimizde sandalyeyi çekmiş oturmamı beklemişti. Sanırım bu, sevgili oluşumuzu kutlama yemeği gibi bir şeydi.

Teşekkür edip oturduktan sonra o da karşımdaki yerini almıştı. Her şey çok güzeldi. Hayatımda ilk kez böyle bir sürpriz yapılmıştı bana. Yani en azından romantik bir sürpriz diyelim.

"Romantik biri miydin sen?"

Bakışları tabağından kalkıp beni bulduğunda gülümsedi. Başını iki yana sallarken "İlk kez birine böyle bir şey yaptım." demişti. İlk olmak içten içe hoşuma gitmişti. Benim için bu kadar uğraşmışsa beni gerçekten seviyor olmalıydı. Sürprizi ayrı, bunu bana hissettiriyordu. Çok nazik ve ilgiliydi. Hayatımda nasıl bir iyilik yapmıştım da Tanrı karşıma onu çıkarmıştı bilmiyorum. Bu yüzden Tanrı'ya minnettardım...

••

- Jimse.

Doctor ᴹʸᴳHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin