"Seni seviyorum..."
Söyledim! Tanrım söyledim! Onu sevdiğimi söyledim! Bunu yapmıştım! Gözlerimi yavaşça aralarken rüyayı gerçekle ayırt etmeye çalıştım. Elimi kaldıracağım sıra hissettiğim ağrılar her şeyin gerçek olduğunun bir kanıtıydı. Tanrım o merdivenlerden gerçekten düşmüştüm!
Gözlerimi odada gezdirdiğimde kimsenin olmadığını fark etmiştim. Gözlerim haricinde bedenimi hareket ettiremiyordum. Aldığım nefesler bile canımı yakıyordu. Sanki kemiklerim kırılmıştı da her nefes aldığımda organlarıma batıyorlardı.
Kurumuş dudaklarımı ıslatırken duyduğum kapı sesiyle bakışlarım içeri giren Yoongi'yi bulmuştu. Yüzündeki düz ifade hiç hoşuma gitmemişti.
Yanıma gelip oksijen ölçeri işaret parmağıma taktıktan sonra tansiyonumu ölçmek adına kolumdan tutmuştu. Geçmiş olsun bile demeyecek miydi? Peşinden giderken düşmüştüm bu duruma.
Komodinin üzerindeki dosyaya notlarını alırken gözlerim üzerindeydi. Biliyordum işte. Ona, onu sevdiğimi söyledikten sonra bana mesafeli davranacağını biliyordum.
"Yoongi.."
"Başına aldığın darbe yüzünden baş dönmeleri yaşayabilirsin. Birkaç gün dinlen, hemen ayağa kalkma. Sağ ayağında kırık yok fakat ezilmiş, baş ucunda destekleyici değnekler var, ister onları istersen de engelli arabasını kullanabilirsin. Geçmiş olsun."
Gözlerini üzerimden ayırıp arkasını dönmüştü. Odanın çıkışına doğru ilerlerken sessiz kalmakla yetinmiştim. Bana konuşma fırsatı bile vermemişti. Sanırım Yoongi'nin arkadaşlığını da kaybetmiştim...
••
Uyuyarak geçirdiğim birkaç saatin ardından eve gitme kararı almıştım. Hastane odası üzerime üzerime geliyordu. Uyurken Yoongi uğramış mıydı bilmiyorum fakat bana olan davranışından yola çıkmak gerekirse pek uğradığını sanmıyordum.
Yattığım yerden güç bela doğrulurken gerçekten kötü düştüğümü anlamıştım. Neredeyse vücudumun her yerinde bir acı hissediyordum.
Bakışlarım alçıda olan ayağımı bulduğunda sıkıntılı bir nefes verdim. Gerçekten bir buydu eksik. Her şey normal gidiyormuş gibi bir de bununla uğraşacaktım...
Yataktan kalkıp terliğimin tekini giyindikten sonra destekleyici değnekleri alıp kollarımın altına yerleştirdim. Attığım her bir adım sırtıma çivi gibi saplanıyormuş gibi acı veriyordu. Emindim ki vücudumun birçok yerinde çürükler vardı..
Beni geren odadan kendimi dışarı atarken derin bir nefes aldım. Moralim sıfırdı. Yoongi'den beklediğim karşılıklardan biriydi bu tabi ki, her şeye hazırlıklıydım fakat her ne kadar öyle olsa da bu durum canımı sıkıyordu.
Asansörün yanına gelip kırmızı yanan tuşa basıp beklemiştim. Yukarıda sandığım asansör bir kat indikten sonra açıldığında beklemeden içine girmiştim. Bir an önce eve gidip uzanmak istiyordum. Ayakta kaldığım her saniye daha çok sızlıyordu bedenim.
Zemin tuşuna basıp arkamı döndüğümde Yoongi'yle Sae jin'i konuşarak geldiklerini fark etmiştim. Dudaklarımı birbirine bastırırken elimi tuşlara götürmüştüm. Bastığım tuşla kapının kapanmasını sağlarken alt dudağımı dişlerim arasına aldım.